Özgecan... Daha kaç can?

Tuğba Çekici

Blog: Serbest Kürsü

Geçtiğimiz günlerde yaşanan Özgecan Aslan'ın katledilmesinden sonra kendimi ancak yazıyla ifade edebileceğimi düşündüm... 
Yaşanan acı olayı hepimiz biliyoruz. İnsani hiçbir sıfatla niteleyemeyeceğimiz 3 kişi karşısında, yüreğinde umut dolu genç bir kadın(insan) yakıyor şimdi de yüreğimi. 
Bir çok haber, tweet ile karşılaştık bu süreçde. Kimisi mini eteğe, laikliğe çamur atarak "açıyorsan kendini, susmasını bileceksin" dedi. Kimisi "Amerika'da da oluyor, kapayın çenenizi!". Kimisi de pembe bir otobüs!
Bu yazıları gördükten sonra durumun vahameti daha korkunç bir şekilde baskı yaptı yüreğime. Çünkü ne yazdıkları yazı yazıydı, ne de çözümleri çözümdü bu adlandıramadıklarımın. Polise verilen ve insanın kanını donduran ifadenin karşısında yine kadın haksız olmayı nasıl başarabilmişti onlar için! 
 
Bu duyulan ilk kadın haberi değildi tabi(!). 13 yaşındaki N.Ç. 26 kişinin tecavüzüne uğramıştı. Ya 16'sında 2'si polis 4 kişi tarafından umutları çalınan H.P.
Bunlar gibi nice kadının hayatları sönüyor yarınlara. 
Her geçen gün taciz, tecavüz, kadına yönelik şiddet ile açıyorum gözlerimi karanlığa ve susamıyorum sonrasında. Nasıl oluyordu da, bu zihniyeti bozuk insanlar, N.Ç. davasını bir de böylesi bir adaletsizlikle noktalıyor, "utanç kararı"nın altına imzalarını atıyorlardı. H.D.'nin davasında ki sanıklar aramıza salınabiliyordu...  
Şimdi soruyorum size, karanlık beyinleri pembe bir otobüs ezebilir mi?