Lewis Hine'ın radikal fotoğrafları

Peter Dreier(*)

Blog: Serbest Kürsü

* Peter Dreier, Occidental College’de  Çevre ve Şehircilik Politikaları Bölümü Başkanıdır. Aşağıdaki derleme Dreier'in The Huffington Post'ta çıkan yazısının fotoğrafçı Levent Karaoğlu tarafından yapılan çevirisidir.

Sosyal haklar mücadelesinde fotoğraf makinalarını bir silah gibi kullanan Paul Strand, Walker Evans, Gordon Parks, Milton Rogovin, Margaret Bourke-White ve  Dorothea Lange gibi fotoğrafçılarla anılan, Amerikan tarihindeki en başarılı belgesel fotoğrafçısı kabul edilen Lewis Hine 140 yıl önce doğdu (26 Eylül 1874). Bir ulusal kampanya kapsamında çektiği fotoğrafları çocuk işçilerin dramatik durumunu gözler önüne serdi. Upton Sinclair ve Lincoln Steffens gibi dönemin araştırmacı gazetecilerinden daha az bilinse de, çalışmaları, Amerikan toplumunu daha insancıl düzeye çıkarmayı hedefleyen İlerleme Dönemi'nin (Progressive Era)[i]  parçası oldu.

1911 yılının soğuk şubatında Mississippi’deki deniz ürünleri konserve imalathanesine ilk işçiler ulaştığında daha gökyüzü ağarmamıştı. İşçilerin arkasında hantal kamera malzemeleri taşıyan zayıftan bir adam vardı. Hine için içeride çalışma izni yoktu fakat patronların saatler sonra geleceğini bildiğinden gizlice birşeyler yapmaktan da vicdan azabı duymuyordu. Öğlen tekrar dönebilir, sandalını imalathanenin iskelesine bağlayıp çarpıcı “konu”larını yakalayabilirdi.

İlki Manuel’di. Sadece 5 yaşındaydı ama kıdemli karides seçiciydi. Hine tarafından çekilen bu fotoğrafta, Manuel’i yuvarlak yanak ve göbeğiyle birlikte ciddi bir ifadeyle görürüz. Çıplak ayak, kameraya yüzü dönük, başının üzerinde bir balıkçı şapkası, damalı gömlek, kısa pantolon ve kirli bir önlük. Her iki elinde süzgeç vardır. Arkasındaysa koca bir istiridye kabukları dağı.

Hine 1904’de olusturulmuş Ulusal Çocuk İşçiler Komitesi (National Child Labor Committee (NCLC)) adına Biloxi’ye gitti. Çocukların nasıl ırgat gibi çalıştırıldığını belgelemek için fabrikaları, madenleri, tarlaları ve imalathaneleri dolaştı.

Hine Oshkosk, Wisconsin’de ailesinin sahibi olduğu oldukca popüler bir restoranın üst katında doğdu. Babası, o 17 yaşındayken öldü. Annesi ve kızkardeşine destek olabilmek için haftada 6 gün, günde 13 saat bir mobilya fabrikasında taşıyıcı olarak çalıştı. Fakat 1893’ün ekonomik krizinde fabrika kapandı. Kriz koşullarında ne iş olsa yaparım diyerek odun kırdı, dağıtımcılık yaptı. (Dağıtımcılık sonraları favori konularından biri oldu.) Bankada çalışırken akşamları da steno okudu ve sekreter olarak bankada çalışmaya devam etti.

Hine’ın yaşamı Frank Manny ile tanışmasıyla değişmeye başladı. Frank Manny onun yönlendiricisi oldu. Onun aracılığıyla John Dewey’in [ii] düşünceleriyle ve Etik Kültür hareketinin kurucusu Felix Adler ile tanıştı. Hine, Manny’nin de ders verdiği koleje kaydoldu ve sonra Chicago Üniversitesine geçti. Manny, Etik Kültür Okulunda müfettiş olduğunda Hine’a coğrafya ve tarih öğretmenliği önerdi. Hine öğretmenliği süresinde New York Üniversitesi’nden mezun oldu.

Adler tarafından kurulmuş Etnik Kültür Okulu ilerici ve deneyseldi. Müfredatın hümanist değerlere oturtulmuş olması Hine’nın gelecek çalışmalarının zeminini oluşturdu. Hine daha önce fotoğraf makinasını eline almamış olmasına rağmen, Manny ona okulun fotoğrafçısı olmayı önerdi. Hine, okul etkinliklerinin de fotoğrafını çekti. Okulda fotoğraf kulübü kurdu, karanlık oda yaptı.

Manny, Hine’ın ortaya çıkan fotoğraf yeteneğini öğrencilerine sosyal koşulları aktarabilmek için kullandı. Özellikle de Ellis Ada’sına gelen göçmenlerin durumları ile ilgili. Amerika’da yükselen göçmen karşıtı hareketlere karşı Manny, Hine’ın yeni gelenlerin onurunu ve  değerini hissettirecek portreler çekmesini teşvik etti. Hine, Manny’nin asistanlığıyla, eksik gedik fotoğraf malzemelerini Ellis Ada’sına taşıdı. İzinsiz hiçkimsenin fotoğrafını çekmedi, hatta  adadaki dil karmaşasında dahi pandomim yaparak fotoğraf cekme isteğini belirtti. Eski bir kutu kamera, cam negatifler, elle ateşlemek zorunda olduğu toz flaşla Avrupa’dan gelen göçmenlerin enfes fotoğraflarını çekmeyi başardı. İlerleyen yıllarda da birkaç kez Ellis Ada’sına gitti ve toplamda 200 fotoğraf cekti.

New York Üniversitesi’inden mezun olduktan sonra, Hine Columbia Üniversitesinde sosyoloji okumaya başladı. Bu arada bir dergi, Hine’den Russell Sage Vakfı tarafından 6 bölüm olarak hazırlanacak sanayi kenti olan Pittsburg’un sosyolojik araştırmasının fotoğraflanmasını istedi.

Hine, "Diğer Yarı Nasıl Yaşıyor" (How the Other Half Lives, 1890) başyapıtının yaratıcısı Jacop Riis’in izinden gitti. Riis çaresizleri, sistem tarafından ezilmişleri fotoğraflamışken Hine, onurlu, gururlu, çoğunluk zor, meydan okuyan yeni bir dünya için direnen insanları kendine konu seçti. Hine objelerini kendilerini keder ve boşluk rollerine sokmuşken değil “kendileri olduğu” anı çekmesiyle bilinir. Tarihçi Robert Westbrook’un tanımladığı gibi “edepli ve incelikli”; nadiren şipşak çekim yerine objektifle göz kontağını kurmayı cesaretlendirici biçimde fotoğraflarını çekmiştir.

Hine çocuk işçiliğin yasaklanmasını savunan organizasyonlarla çalıştı. New York’un ucuz apartmanlarından birinde kandil ışığıyla aydınlatılmış mutfak masasında kağıttan çiçek yapan anne ve dört çocuğunun fotoğraflarından biri için şöyle not düşmüştür: “Angelica üç yaşında. Taç yaprakları çekip ayırıyor, merkeze oturtup sapa yapıştırıyor. Günde 540 çiçeği 5 kuruşa.”

1908’de Ulusal Çocuk İşçiler Komitesi Hine’a tam zamanlı araştırmacı fotoğrafçılık önerdi. Tamamı 16 yaşın altında olan, pamuk tarlalarında çalışan, puro saran, kömür çıkaran, dut ve tütün toplayan, imalathanelerde, çamaşırhanelerde hatta cam işleme atölyelerinde çalışan çocukları fotoğraflayarak tüm ülkeyi gezdi. Fabrikalara ve atölyelere giriş izni koparabilmek için kimi zaman itfaiye müfettişi rolüne büründü, kimi zaman kutsal kitap satıcısı oldu. Başaramadığında kendisi kapıda oyalanırken çocuklardan kendi fotoğraflarını çekmelerini istedi.

1909’da Ulusal Yardım ve İslah Kongresi'nde (National Conference of Charities and Correction) başlığı “Belgesel Fotografcılık: Kamera Sosyal Kalkınmaya Nasıl Yardımcı Olabilir?" (Social Photography: How the Camera May Help in the Social Uplift) olan konuşmasında Hine,  “Büyük sosyal tehlikenin karanlık ve cehalet” olduğunu savundu. Sosyal reform yanlılarının çoğu Amerikalı için görünmez olan korkunç yaşam ve çalışma koşullarını günyüzüne çıkarmak zorunda olduğunu ifade etti. Hine burada yaptığı konuşmada ”Sıradan insanlar fotoğrafın gerçeği olduğu gibi yansıttığına inanıyorlar. Sizin de benim de fotoğrafa olan sınırsız inancımız sık sık sarsıldı; fotoğraflar yalan söylemeyebilir ama yalancılar fotoğraf çekebilir” dedi.

Hine çocukların isimleri, yaşları, çalışma saatleri ve kazançları gibi detayları kayıt altında tutma konusunda çok titizdi. Özellikle kömür madeninde çalışan çocuk işçilerden çok etkilendi. “Sanki bir kömür kovasının üstünde bütün gün oturmak gibi ama kömür sürekli hareket halinde, patır kütür ve ellerini kesiyor. Bazen çocuklar kalın toz tabakasının içerisinden görebilmek için şapkalarına bir lamba takıyor. Sırtları ağrıyıncaya kadar kanalların başında eğilmek durumundalar ve temiz hava yerine kömür tozu soludukları için yorgun ve hastalar” Hine’in Pennsylvania madeninde bulunduğu süre içinde iki çocuk kanala düşüp öldüğü not ediliyor.

Hine’in çocuk işçilerini konu alan fotoğrafları bilinen ancak gündeme gelmeyen çocuk işçileri görünür kıldı. Broşürlerde, gazete ve dergilerde, sergilerde ve sunumlarda Hine’in fotografları kullanıldı. Çoğunlukla çocuklar için zorunlu eğitim yasasıyla birlikte anılan ve çocuklara güçlü koruma maddeleri içeren Adil Çalışma Standartları Yasası 1938 yılında çıkarıldı.

Hine, sonraki bir on yıl daha çocuk işçileri belgelemeye devam etti.

1918 yılında Amerikan Kızılhaçı’yla Avrupa’ya, Birinci Dünya Savaşı sırasında yurtlarından koparılmış mültecilerin hayatlarını belgelemeye gitti.

1920’lerde, daha can alıcı konulara odaklanma isteğiyle Amerikan işçilerinden oluşan portreler serisine başladı. Bu dönemde son büyük projesi Empire State binasının yapımının fotoğraflanmasıydı. O sıralar ellili yaşlarındaydı; başdöndürücü yüksekliklere tırmanıp çektiği fotoğraflar 1932 yayınlanan “Man at Work” isimli kitabında yayınlandı. 

1936’da Hine Ulusal Araştırma Proje Yönetimi ’ne baş fotoğrafçı olarak atandı. Sonraki yıl, FSA (Çiftlik Güvenlik İdaresi - Farm Security Administration) yoksul ve işçi sınıfından Amerikalıların çalışma ve yaşam koşullarını belgelemek için bir grup fotoğrafçıya iş önerdi. Fakat Hine bunların arasında değildi. Proje yöneticisi Roy Stryker, Hine’in birlikte çalışmak için zor biri olduğunu söyledi. Dahası Hine’in objelere yaklaşımı, diğer fotoğrafçıların belgesel/sosyal gerçekçilik nosyonuyla uyum sağlamayabilirdi!

Hine’nın hayatı mutsuzluklarla sonlandı. Hazırlıksız, samimi çekimler (Candid shots) popüler olmaya başladığında onun fotoğrafları demode görüldü ve iş bulamaz oldu. Evini kaybetti, yoksulluk içinde karısından bir buçuk yıl sonra öldü. (3 Kasım 1940). Çalışmaları ölümünden sonra bir kez daha takdir gördü. Riis ile birlikte sosyal belgesel fotoğrafçılığın babası olarak anıldı ve birçok genc fotoğrafçının esin kaynağı oldu. Bugün Hine’ın binlerce fotoğrafı Kongre Kütüphanesi (Library of Congress) dahil bir çok enstitü tarafından korunmaktadır.


[i] Amerika’da 1890 – 1920 yılları arasında sosyal dönüşümün ve politik reformların yaşandığı ilerleme dönemi.

[ii] Amerika’lı filozof, eğitim reformcusu.