NATO dışişleri bakanları toplantısının ardından

Özge Demir

Blog: Serbest Kürsü

NATO Dış İşleri Bakanları zirvesi geçtiğimiz hafta Antalya'da toplandı. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Ukrayna'daki faaliyetlerine işaret ederek Rusya'yı hedef aldı.

Bölgedeki enerji kaynaklarının hangi emperyalist devlet tarafından kontrol edileceği hususundaki rekabet sonucu gerçekleştirilen Ukrayna operasyonu üzerinden bir yıldan fazla süre geçti. Belarus'un başkenti Minsk'te Almanya, Fransa, Ukrayna ve Rusya liderlerinin yaptığı görüşmeler sonucunda 15 Şubat’ta imzalanan Minsk anlaşması ile ateşkes sağlanmıştı ancak özellikle son birkaç aydır Ukrayna-NATO-ABD ve Rusya arasında gerilim tırmanmış durumda. Antalya'da gerçekleşen toplantı ise bu gerilimin taraflarını belirlemeye yönelik oldu.

Doğu Avrupa'da ABD, İngiltere, Almanya, Letonya, Litvanya, Belçika, Polonya ve Hollanda'nın katılımıyla gerçekleşen askeri tatbikatlar, Norveç'te denizaltı karşıtı tatbikatların başlatılması, İsveç'ten 5 bin askerin tatbikatlara katılması, Ukrayna'nın Nazilerle işbirliği yapan Ukrayna Milliyetçileri örgütü ve Ukrayna İsyancılar Ordusu gibi "Ukrayna'nın bağımsızlığı için savaşan" örgütleri ve bu örgütlere üye olanları eleştirmeyi yasaklaması, Ukrayna'ya yapılan mali yardımlar ve Ukrayna'nın AB üyelik sürecinin başlatılması gerilimin giderek artmasına sebep oluyor.

NATO'nun dışişleri bakanları ile Antalya'da düzenlediği toplantı ise, NATO devletlerinin Rusya'ya karşı duruşlarının sıkılaştırılması gibi bir misyona sahip. Toplantı sonucunda NATO'nun Doğu Avrupa'daki askeri gücü iki katına çıkarıldı ve savaşa her an hazır olan 5 bin askerden oluşan öncü birlik oluşturuldu. Bu plana Türkiye de dahil oldu. Litvanya, Letonya, Estonya, Polonya, Bulgaristan ve Romanya'da yeni birlikler konuşlandırılırken, Ukrayna ve Rusya arasına milyon dolarlık duvar dikilmesi kararlaştırıldı.

Rusya'nın NATO elçisi Aleksandr Gruşko NATO'nun artan askeri faaliyetlerine karşı Kırım'daki Rus askeri varlığının artırılacağını ifade etti. Rusya parlamentosunda Kırım gibi Donbass'ın da Rus topraklarına katılabileceği ifade edildi.

Antalya'daki toplantının amaçlarından biri de Fransa ve özellikle Almanya'nın Ukrayna konusundaki temkinli yaklaşımını değiştirmek. Minsk Anlaşması’nın imzalanmasında arabuluculuk yapan Almanya, ABD'nin Rusya'nın Minsk Anlaşması'nı ihlal ettiği, ayrılıkçıları desteklediği, bölgedeki asker sayısını arttırdığı iddialarını abartılı bulduğunu, gerginliğin tırmanmasının engellenmesi gerektiğini düşündüğünü belirtmişti. Antalya toplantısından hemen önce Putin ile görüşen Almanya Başbakanı Merkel, Ukrayna'daki çatışmalardan memnun olmadığını söylese de sorunun diplomatik yollardan çözülmesinden yana.

Almanya'nın bloklaşmada taraf seçmesi konusunda umduğunu bulamayan ABD, İran’la nükleer müzakerelerde anlaşarak ve İran'a yönelik yaptırımların yumuşatılmasını öngören uzlaşı tasarısının imzalanmasını hedefleyerek İran'ı kendi tarafına çekmeye çalışıyor.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'e yönetilen soru ise tüm gerçeği çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Stoltenberg, Rusya ve ABD'nin bloklaşması yeni bir soğuk savaşın işareti mi sorusuna yanıt olarak, soğuk savaş döneminin belirleyici faktörünün ideolojik müdahale olduğunu söylüyor. Bununla elbette kapitalizmin reel sosyalizme açtığı ideolojik savaşı kastediyor.

Bugün yaşanan ABD'nin Rusya'nın gücünü Ukrayna'da kırmaya ve Pasifik’teki Rusya-Çin tehdidini ortadan kaldırarak yeni yayılım alanları yaratmaya çalışması. Antalya toplantısı bu ortamda çatışmanın taraflarını netleştirmek ve gerilimi artırmak anlamını taşıyor.