Birleşik Haziran Hareketi ve 'çok seslilik' üzerine

Osman Serkan Düz

Blog: Serbest Kürsü

Müzik’te bütünü oluşturan en temel parça notalardır. Birbirinden farklı notalar bir araya gelerek melodileri, melodilerin bir araya gelmesi de eseri oluşturur. Bütün olarak eserin bir anlam ifade etmesi için ise şüphesiz sadece farklı notaların bir araya gelmesi yeterli değildir. Aynı zamanda “harmonik” bir düzene de ihtiyaç vardır. Sırf farklı notaları birbiriyle yan yana getirmek anlamlı bir bütünü oluşturmaz. Yani kulakları tırmalamamak için matematiksel bir uyuma da ihtiyaç vardır.

Türkiye’de özellikle Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden sonra; çift kutuplu dünyanın ortadan kalkması ve kapitalizmin dünyayı tahakkümü altına alması ile birlikte sol, yeni arayışlar içerisine girdi. Bu yeni arayışların sonucunda liberalizm, solun bir bölümüne sirayet etmiş oldu. Bununla birlikte ilkelerinden ödün vererek “şeffaflaşma” girişimleri de başlamış oldu.

Artık toplum aynı kaygılarla hareket etmiyordu ve çıkan her farklı sese kulak verilmeliydi. Bu aynı zamanda yeni bir toplum mühendisliği çalışmasını da başlatmış olmak demekti. Örneğin; Türkiye çoğunluğu müslüman olan bir ülkeydi ve laiklik buna göre törpülenmeliydi. Türban hak ve özgürlükler kapsamında ele alınmalıydı ve üniversitelere türbanın girmesine izin verilmeliydi.

Öyle de yapıldı. Kimi “sol” çevreler tarafından; üniversitelere türbanın girmesini savunmak için çeşitli kampanyalar başlatıldı. Eskiye dair her ne varsa birer birer “tu kaka” ilan edilmeye başlandı. Tüm bunlar aynı zamanda kemalizmle hesaplaşmak da demekti. Yani tadından yenmezdi! Oysaki yapılmaya başlanan bu toplum mühendisliğiyle birlikte bir çok noktada ilkelerden vazgeçiliyor, ilericilik mevzi kaybediyor ve gericiliğin alan açmasının zemini hazırlanmış oluyordu. Yani sırf farklı notaları eklemek uğruna “harmonik uyum“ feda edilip kulaklar tırmalanıyordu.

Sovyetler’in yokluğunda Türkiye’nin son yirmi küsür yılı “kulak tırmalayanlar” ve “harmonik uyumcular” arasında bir çok tartışmaya şahit oldu. Üniversitelerde türbanla başlayan bu tartışmalar “yetmez ama evet” ile devam etti örneğin. Tam Türkiye bu anayasaya sığmaz dediğimiz vakitlerde ise Haziran isyanı patlak verdi ve tüm ezberler bozuldu. Bu aynı zamanda neoliberal politikalarla birlikte başlayan toplum mühendisliğinin de çöktüğünün bir kanıtı oldu.

Haziran şüphesiz birbirinden farklı notaları bir araya getirdi. Aynı zamanda bu notalar harmonik bir düzene de sahipti.Fakat bu güzel senfoni orkestrasının bir orkestra şefinin olmaması bir süre sonra o güzel ezgiler arasında geçişlerin yapılmasının önüne geçti. Bu, Haziran’da başlayan halk hareketinin ivme kaybetmesi demekti. İşte Birleşik Haziran Hareketi tam bu noktada Haziran’ın bir orkestra şefine ihtiyacının doğmasıyla ortaya çıkmış bir harekettir. Bu orkestranın notaları ise belirlidir; antikapitalizm, antiemperyalizm, laiklik, aydınlanmacılık, antifaşizm, gericilikle mücadele bizim notalarımızdır. Bu notaların matematiksel bir uyumu vardır, hep birlikte Haziran’ı yaratmışlardır ve Birleşik Haziran Hareketi bu uyumu bozup kulak tırmalayacak olan her ne varsa onun önüne geçecek, karşısında duracaktır.