Yalnız değilsin!

Ömürden Cengiz

Blog: Serbest Kürsü

Yetmeyen bir uykudan daha uyanıyorsun. Aklında annenin hazırlayabileceği güzel bir kahvaltının kokusu, midende ise alelacele atıştırılmış yağlı bir poğaça, servise yetişmeye çalışıyorsun. Sonu gelmeyen bir yolu bitirip, iş yerine varacaksın. Kafanı cama dayayıp hayaller kuruyorsun, indiğinde çoktan unutacağın, ne başını hatırladığın, ne de sonunu kurgulayabildiğin hayaller.

Yalnız değilsin.

İzlediğin dizilerin etkisinden olsa gerek, önündeki bina kocaman bir kale, sen yakışıklı bir erkek, en üst kattaki Rapunzel’i arıyorsun. Fakat kafanı kaldırdıkça gördüğün tek şey, emeğinin üzerinde yükselen biçimsiz, sevimsiz, renksiz bir plaza.

Tuvalette kendine bakıyorsun. “Ayna ayna, söyle bana..” “Git biraz daha uyu..” cevabıyla gerçeklerle yüzleşiyorsun.

Yalnız değilsin.

Bilgisayarını açıp güzel bir haber bulmaya çalışıyorsun. Gördüklerin ise sadece savaş ve felaket haberleri. Şiddete uğramış kadınlara destek olabilmek için sosyal medya hesaplarından paylaşım yapıyorsun, gün içinde uğradığın mobbing’e ses çıkartmadan, sorgulamadan, belki de anlamadan..

Yalnız değilsin.

Günlerce, gece gündüz demeden uğraştığınız projeniz bitiyor. Şirket, tüm ekibi, başarınızı kutlamak için yemeğe götürüyor, hem de çok fiyakalı bir mekana. Bunu haketmiştin. Çünkü bu sürede ailenle görüşememiştin, arkadaşlarını ihmal etmiştin, sağlığın bozulmuştu. Sen gerçekten bu yemeği, bu akşam yemeğini, bir gecelik eğlenceyi haketmiştin. Tüm gece iş arkadaşlarınla dağıtıp, sabaha, ne zaman biteceğini kestiremediğin yeni bir proje için aklını, bedenini hazır hale getirmen için bu gerekiyordu.

Performans görüşmeleri ve prim günü de yaklaşıyor. Hem belki bu sefer, maaşından fazla olan o telefonu alabilirsin. Nedenini bilmiyorsun fakat arkadaşların o telefonun artık eskidiğini, yenisini alman gerektiğini söylüyor. Halbuki senin işini görüyordu. İçine sinmiyor ama o telefonu bir şekilde alacağını biliyorsun.

Yalnız değilsin.

Arkadaşlarınla güzel bir tatile gitmek istiyorsun, ‘trend’ olan, şu ünlü sahil kasabalarından birine. Fakat paran yok. Kredi çekip tatile gitme fikri aklına yatıyor, bol bol fotoğraf çekip dinlenebileceğin güzel bir tatil. Fakat bir yandan da korkuyorsun. Acaba bu parayı geri ödeyebilir miyim? Ya işsiz kalırsam?

Yalnız değilsin.

Bunları düşündükçe canın sıkılıyor. Canın sıkıldıkça miden bulanmaya başlıyor. Doktora gitmek istiyorsun, fakat müdürün izin vermez ki? Çünkü yapılacak bir sürü iş, kurtarılacak bir şirket var. Ama cuma öğle saati olsa böyle mi olurdu? Bir selam çakıp doktora da gidebilirdin, gezmeye de..

Bu işte bir yanlışlık olduğunu biliyorsun. Bu yanlışlık canını çok sıkıyor. Bu yanlışlık içini yakıyor. Bu yanlışlık seni, umutlarını, tüm enerjini yavaş yavaş bitiriyor.

Yalnız değilsin.

Yalnız değilsin plaza emekçisi.

Yeter ki gözlerini aç,

Başka bir dünya mümkün, yeter ki inan ve bu düzene boyun eğme!

Yakanın rengini unut ve örgütlen!

İnan, gelecek güzel günlere, iyiliğe..

Yalnız değilsin,

Yalnız değiliz!