Emperyalizm, KBR, Vietnam ve Kosova

Ogün Eratalay

Blog: Serbest Kürsü

Kosova’nın başkenti Priştine’nin hemen güneyinde Ferizovik veya Ferizaj adıyıla anılan kentte, adını ABD Silahlı Kuvvetleri mensubu Astsubay Kıdemli Başçavuş James Leroy Bondsteel’den alan (1947-1987) bir askerî üs bulunur. ABD Silahlı Kuvvetlerinde verilen en yüksek derecedeki nişan olan Onur Nişanını almış olan Bondsteel bir Vietnam Savaşı gazisidir. Savaşta gösterdiği üstün başarıdan sonra ödüle layık görülmüştür. Emekli olduktan sonra bir trafik kazasında hayatını kaybetse de unutulmamış ve adı Balkanlardaki en büyük ABD üssüne verilmiştir.

*

Soğuk Savaşın Sovyetler Birliği’nin ve sosyalist blokun çöküşüyle beraber ABD’li ve Avrupalı emperyalistler işçi sınıfı iktidarının sürmekte olduğu bu ülkelere adeta bir çekirge sürüsü gibi üşüşmüş, kamuya ait taşınmazları yağmalamış, bu ülkelerin bakir iç piyasalarını kapitalizm için hızla birer pazar halien getirmişlerdir. Bu dönüşüm sürecinde yanlarına yerel ortaklar almışlar ve bu hamlelerle zenginleşen ve güçlenen bir kapitalist sınıf yaratmışlardır.

Yugoslavya bu açıdan ilginç bir yerdedir. Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği ve sosyalist blokla sosyalist uygulamalar konusunda aynı hattı takip etmeyen, ekonomide piyasa mekanizmalarına yer vermeye çalışan Yugoslavya yönetimi Batılı emperyalistler tarafından hep “iyi sosyalizm” örneği olarak yansıtılmış, “kötü” örnek olan Sovyetler Birliğine karşı kullanılmıştır. Ancak hikaye Soğuk Savaş’ın ardından değişmiştir. Artık iyi ya da kötü sosyalizme tahammül dönemi kapanmıştır. Küresel kapitalizmin koşullarına uymayan, emirleri harfiyen yerine getirmeyen ülkelere diz çöktürülecektir. Dönemin ruhunu kavrayan Yugoslav liderler sosyalizmden vazgeçseler, kapitalist reformları uygulasalar da emperyalizm tarafından asla kabul edilemeyecek olan bir nebze “bağımsız” davranışları nedeniyle hedef tahtasına konurlar. Sosyalizm sırasında birarada yaşamış uluslar çok kısa bir sürede birbirlerini boğazlamaya başlarlar. Hepsi de çok kanlı süreçlerle olmak üzere Yugoslavya’da sırasıyla Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Kosova ve Makedonya ayrılır.

Konu icabı bahsettiğimiz örnek Kosova’dır. İlginçtir Slovenya, Hırvatistan ve Bosna-Hersek’in “bağımsız” olmaları Batılı ülkeler tarafından hemen tanınır. “Bağımsız” olmak kapitalizmin hakim olamadığı bir iç işleyişten kendini kurtarmış ve ekonomisini tamamen emperyalizmin isteklerine göre şekillendirmiş olmak olduğu kısa sürede anlaşılmıştır. Kosova’da ise yine Batı tarafından silahlandırılan Kosova Kurtuluş Ordusu adı verilen güruh Yugoslavya’dan geriye kalan coğrafyadan ayrılma kavgasını başlatır. Kavga demek doğru değil etnik temizliğe veya kasaplığa başlar daha doğru bir tanımlama olabilir. Bu grupla savaşan ve adı artık Sırbistan olan ülke ABD, Almanya ve Fransa tarafından uyarılarak topraklarını tamamen Birleşmiş Milletler denetimine açması yönünde tehdit edilir. Tehditlere boyun eğmeyen ülke 78 gün boyunca NATO tarafından bombalanır. Taş taş üstünde kalmamış ülkede yapılan genel seçimlerin galibi olan Batı destekli Vojislav Koštunica, rakibi Slobodan Milošević’i seçimlerin hemen ardından derdest ederek Lahey Savaş Suçları Mahkemesine teslim ederek süreci sonlandırır. 1999 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1244 numaralı kararı gereğince NATO askeri bulundurulan Kosova ise 2008 yılında “bağımsız” ilan edilir. Bugün “bağımsız” Kosova, Avrupa’daki insan ve uyuşturucu kaçakçılığının lider ülkesi konumundadır.

*

Sırbistan’a NATO müdahalesinin olduğu 1999 yılında Bondsteel Üssü kurulur. Kampın inşasının önemli bir kesimini Irak Savaşı’nda kötü bir şöhret elde eden Kellogg Brown & Root (KBR) şirketi üstlenir. Yaklaşık 4 km² alana inşa edilen kamp için iki tepe düzleştirilmiş ve aralarındaki vadi toprakla doldurulmuştur. Kampın etrafı 2.5 metre yüksekliğinde duvarlarla çevrilidir, aynı anda 52 helikopterin iniş kalkış yapacağı altyapıya sahiptir, üs 7 bin kişi kapasitelidir. Üsle ilgili bilinen ama telaffuz edilmeyen bir diğer gerçek ise burasının Avrupa’da bir Guantanamo Hapishanesi benzeri bir yapıda olmasıdır. Haklarında kesinleşmemiş hükümler olarak üsse getirilen tutuklular hiçbir yasal hakları olmaksızın yasadışı olarak alıkonulmakta, sayısız işkenceden geçirilmekte ve bazıları da “kaybedilmektedir”. Kampın alenen CIA tarafından özel bir hapishane olarak kullanıldığı, 2002 yılında kampı ziyaret eden Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyonu üyesi Alvaro Gil Robles tarafından da teyit edilmiştir.

*

Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği Irak Savaşı’ndan olağanüstü kârlar elde eden dev bir firmanın, eski bir sosyalist ülke topraklarında inşa ettiği ve ülkelerini ABD işgalinden savunan Vietnamlı gerillaları öldürmesinden dolayı kahraman ilan edilen bir askerin adının verildiği bir üsse evsahipliği yapan “bağımsız” bir ülke. Yaşasın özgürlük, yaşasın Kosova!