Bir Leicester yazısı daha!

Ogün Eratalay

Blog: Serbest Kürsü

Doğrusunu söylemek gerekirse bu yazıyı yazmamı sağlayan uluslararası büyük burjuvazi. Şaka yapmıyorum. Tekelci patronlara akıl vermekle övünen ve sermayeden yana olduğunu belirtmekten hiç çekinmeyen “The Economist” dergisinden bahsediyorum. Dergi son sayısında Leicester futbol takımının şampiyonluğuna dair bir değil, iki değil tam üç ayrı makale ayırmış. Üç farklı kalem tarafından yazıldığı anlaşılan yazılardaki vurgular çok değişik.

İlk yazı* açıktan “bize” vuruyor. Bir futbol takımının başarısından sistem eleştirisi çıkartanlar yeriliyor. Yazı, amaçlananın bir avuç vefakâr Leicester taraftarının sevinmesine engel olmak olmadığı belirtilerek başlıyor. İngiltere Premier Ligi şampiyonu olan Leicester özelinde yaşanan örnekten, imkânsız gözükenin yapılabileceğine dair “aptalca” bir algı yaratılmasına yolaçmasından korkulduğu belirtilmiş. Böylece kişiler kendi “düşük kapasiteleri”nin farkında olmadan boş hayaller peşinde koşacak ve uygarlığın insanoğluna kazandırdığı en büyük nimet olan “tahmin edilebilirlik” çöpe atılacak.

Böyle buyuruyor yazar ve “underdog” deyimiyle devam ediyor. Bu terim aslında spor müsabakalarında kazanması beklenmeyen, zayıf ve güçsüz durumda olan olarak tanımlanabilir. Kısaca “mazlum” olarak da çevirebiliriz dilimize. Dergi, Leicester futbol takımı kadar ABD Başkanlığı için adaylık yarışında adı geçen Donald Trump ve Kuzey Kore’yi aynı kefeye koyarak bu kişi ve kurumların da güçsüzlüklerine rağmen bulundukları alanlarda iddialarını sürdürdüklerini belirterek, bunun hiç de iyi bir şey olmadığını söylüyor. Hayatın acımasız olduğunu ve beklenmedik gelişmelere açık da olsa gelişme için insanların (siz girişimci olarak okuyun!) öngörülebilirlik peşinde olduğu vurgulanmış. Yazı, sonunda şaklabanlık yapılarak Leicester değil istikrârlı Arsenal’in desteklenmesi öğüdüyle bitirilmiş!

Dergideki diğer yazılar Leicester kentine dair daha nesnel değerlendirmeler içeriyor. Klubün tarihçesi, yabancı patronlar tarafından satın alınma süreçleri, kentin toplumsal ve sınıfsal yapısı ekonomik veriler eşliğinde irdeleniyor. Uluslararası rekabetçi kapitalizm ortamında bilimsel verileri kullanarak, yerel kaynaklarını düzgün planlayarak başarılı olunabileceğine dair malî bir başarı hikâyesi anlatılıyor.

*

Kabul edelim, futbol artık tamamen bir sanayi haline dönüşmüş durumda. Bu anlamda emeğiyle geçinen kitlelerden kopartılmış halde. Buna rağmen yaşanan sürpriz bir şampiyonluktan sistem eleştirisi çıkartılmasından korkulması ilginç. İlginç olmasına ilginç ama anlaşılmaz değil. Sanırım bunu da tek kelimeyle anlatmak mümkün, korkuyorlar. Bu yüzden haddimizi bilmemizi istiyorlar. Böyle gelmiş böyle giden mantıksız düzenlerinin, anlamsız saltanatlarının devrilmesinden, güttükleri sürülerin boyun eğmemesinden korkuyorlar. Pek de haksız sayılmazlar…

---

*Yazının aslını şu linkten okuyabilirsiniz:

http://www.economist.com/news/leaders/21698263-leicester-citys-success-should-be-celebrated-not-sentimentalised-underdogs-are-overrated