Halkın Şöleni

Mehmet Pekdüz

Blog: Serbest Kürsü

21 Aralık 2019 tarihinde TKP'nin düzenlediği “Halkın Şöleni'ne“ katılmak için saat 14.30’da Denizli'den yola çıktık. Otobüs üniversite öğrencileriyle doluydu. Otobüstekiler genç, umutlu ve heyecanlı çocuklardı. Biz, orta yaşlı birkaç kişiydik. Onlarla beraber gençlik yıllarımıza döndük. Şarkılar, türküler söyleye söyleye yolumuza devam ettik. İzmir yakınlarında otobüsümüz “zınk!“ diye durdu. Yarım saat kadar bekledikten sonra Aydın'dan bir otobüs geldi; onunla kesintiye uğrayan yolumuza devam ettik. Tam zamanında Kültür Park'a vardık. Kültür Park'ın salonu hınca hınç işçi ve emekçilerle doluydu. İşçiler ve gençler çoğunluğu oluşturuyordu. Umut dolu, aydınlık bir geleceğe ilişkin sloganlar atılıyordu salonda. Yoğun kalabalık TKP bayrakları dalgalandırıyordu; salonda baskın renk kırmızıydı. Umudu, aydınlık geleceği ve sosyalizmi simgeleyen bir renk. 

O gür sesiyle komünist şair Nihat Behram çıktı sahneye. Güzel bir şiir okudu; orada bulunanlar şiiri can kulağıyla dinledi, heyecanlandı, coştu. Şair şiirini yaşayarak, tüm içtenliğiyle söylüyordu. Kavganın şairi insanları diri ve uyanık tutmakta çok başarılıydı. Şiirde anlatılan işçi sınıfının, emekçilerin ve insanlığın hikâyesiydi. Şiiri dinleyenlerin heyecan dalgası gittikçe yükseldi. Bu uzun şiiri insanlar heyecan düzeyleri azalmadan dinledi. Burada da görüldü ki, kendi şiirini en güzel okuyan şairlerden olduğu görüldü Behram'ın. 

Nihat Behram'ın ardından TKP İzmir İl Başkanı Başar Özer sahneye çıktı. Başar Özer, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu tüm dramatikliğiyle heyecan ve umut dolu sesiyle anlattı. Toplumsal mücadelenin İzmir özelindeki durumunu örneklerle anlattı. İşten atılan, hakları yenen işçilerin nasıl zorlu bir mücadelenin içine girdiklerini ve PE (Patronların Ensesindeyiz) iletişim ağıyla kurdukları bağı, patronların geri adım atışını, işçilerin zaferle işlerine geri dönüşlerine vurgu yaptı. Son zamanlarda PE iletişim ağı önemli işler görmüştü emekçilerin mücadelesinde. Özel okul öğretmenleri de bu ağ aracılığıyla örgütlenerek haklarını almaya çalışıyor. 

Arkasından değerli gazeteci Enver Aysever sahnede coşkulu sesiyle Nazım'ı anlattı. O'nun anlatımında Nazım yeniden canlandı, ete kemiğe büründü. Nazım işçilerin, emekçilerin, insanlığın şairi olmanın yanında yurtsever kimliğiyle de öne çıktı. Ömrü memleket hasretiyle geçen şair yine bizimleydi, yine canlanmışcasına gözlerimizin önündeydi. İşçi sınıfının şairi toplumun her sıkışık durumunda olduğu gibi, yine bize yol gösteriyordu. Enver Aysever çok heyecanlı ve coşkulu sesiyle işçilerin ve emekçilerin karşısında göz doldurdu. O, taraflıydı, haktan, hukuktan yana bir basın emekçisiydi. 

Ünlü tiyatrocu Orhan Aydın Nazım'ın “Seni Düşünüyorum” şiirini tüm içtenliğiyle ve dost sesiyle okudu. Şiir okuyuşta bir tiyatrocunun eğitimli ve bilinç yüklü sesi vardı. Orhan Aydın işçi sınıfından ve geniş emekçi kesimlerden yana desteğini ortaya koymaktan çekinmiyordu. Sanatın gücü taraf olmasındadır; Orhan Aydın onu kendi yaşamında gösterdi. Çok heyecanlıydı, coşkuluydu, taraf olmanın tadını yudum yudum içiriyordu bize. İnsan yeni bir dünya istiyorsa, emekçi sınıflardan yana olduğunu göstermeliydi. Emekten yana bir sanat, değişimi ve dönüşümü sağlamakta yardımcı olabilir. 

En son TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan konuşmacı olarak karşımıza geldi. O'nun gelişi salondaki heyecanı doruğa çıkardı. “İşçiler partiye, parti iktidara!” sloganı hep bir ağızdan söylendi. Kemal Okuyan gür, tok ve anlaşılır sesiyle işçilerin, çalışanların, hakkı yenenlerin ve gençlerin gönlünü fethetti. Toparlayıcı ve güzel sunumuyla Türkiye ve dünyaya ilişkin görüşlerini herkesin anlayabileceği bir dille söyledi. Kemal Okuyan’ın konuşması her zaman olduğu gibi büyük beğeni topladı. O, farklı bir dünyadan bahsediyordu, sosyalizmin ne kadar gerekli ve mümkün olduğunu dile getiriyordu. Anlattıkları akılcı, mantıklı ve gün ışığı gibi aydınlık düşüncelerdi. İnsanların yanıp yakınmaktansa örgütlenmesi, yan yana durması, kendileri için mücadele eden işçi sınıfı patisini desteklemeleri güneşin erken doğuşunu sağlayacaktı. 

“Güneşli Bir Dünya” hepimizin, ezilenlerin ve sömürülenlerin ortak özlemi olmalıydı. Kemal Okuyan kafalardaki tüm sorulara, bilinmeyenlere aydınlık yanıtlar verdi. Güzel ve etkili konuşmasıyla insanları hemen etkisi altına almakta usta olduğunu bir kez daha gösterdi. Konuşması şiir coşkunluğunda çağlayan gibi akıp gitti. 

“Yapıcılar Müzik Grubu” da şarkılarıyla orada bulunanları coşturdu. Salonda bulunanlar o şarkıları da çok sevdiler. Çünkü kendilerini anlatıyordu söylenen şarkının sözleri. Yapıcılar Müzik Grubu orada bulunanlara keyifli anlar yaşattı. Gülcan Altan da o güzel sesiyle insanları âdeta büyüledi. Sahnede birden fazla dilde şarkı söyledi. Gülcan Altan’ın opera sanatçılarına özgü bir sesi var. Farklı dillerde söylediği şarkıların da ne kadar etkili olduğu görüldü. Salondakiler heyecanla ve coşkuyla Gülcan Altan’ı izledi. “Boyun Eğme” şarkısı dinleyicilerin coşkusunu ve heyecanını bir kat daha artırdı. 

Halkın Şöleni'ne dünya komünist partilerinden de güzel ve umut dolu iletiler geldi. Onları da karşımızdaki ekrandan izledik. Hep zenginlerin olacak değil ya, halkın da şöleni oldu işte.