Yabancı kontenjanını tartışırken...

Kadir Can Özçamca

Blog: Serbest Kürsü

Halkının politik anlamda , iktidara yakınlık-uzaklık konusu üzerinden bile %50, %50 gibi anlamsız bir biçimde tasnif edildiği Türkiye Cumhuriyetinde herhangi bir meselenin doğru şekilde tahlil edilip, üzerine kafa yorulması pek mümkün olmuyor. Çoğu mesele hakkında anlamsız noktalara takılıp kısır tartışmalar üretmek konusunda maharetli bir toplumuz. Bu tartışmaların en sonuncusu Spor Toto Süper Lig’deki yabancı kontenjanı hakkında başladı ve sürüyor. Türkiye futbolunun dertlerine deva olması için önümüze getirilen bu kuralın ismi hakkındaki görüşler bile farklı, kamuoyu bu kurala ‘’Yabancı Kontenjanı’’ dese bile, kural koyucular ‘’Yerli Kontenjanı’’ demek hususunda ısrarcılar.

Söz konusu kurala göre artık takımların sezon başında TFF’ye bildirdikleri 28 kişilik kadronun artık 14’ü yabancı olabilecek. 18 kişilik maç kadrosu içinde ise 11’i de sahada olabilecek şekilde 11 yabancı futbolcu bulunabilecek. Yani ben dahil bir çok futbol takipçisinin anlayacağı formülasyonla yeni kural 11+0+3. Dikkat çeken diğer kural değişikliği ise farkli bir ulusal takımda forma giyen Türkiye uyruklu futbolcularda bu kontenjana dahil edilecek. Fakat Veli Kavlak gibi daha önce yerli statüsünde kabul edilen futbolcular ‘’Kazanılmış Hak’’ gerekçesiyle yerli kontenjanında bulunmaya devam edecekler.

Bu yazının hazırlanma amacı, kural hakkında süren tartışmanın, Kuralı ‘doğru’ bulup bulmama üzerinden yürümesine yapılan bir itirazdır. İtirazım şu; Bu tarz bir kural allanıp pullanıp önümüze koyuluyorsa tartışılması gereken mevzu bu kuralın bizim sorunumuzu çözüp çözemeyeceği olmalıdır.

Türkiye Futbolunun problemi gerçekten yabancı oyuncu sayısının az olması mıdır? Bu soruya yekten hayır cevabı verilemez, evet cevabının da verilemeyeceği gibi. Bence denklemin buradan kurulması bizi yanlış sonuca götürür.

Bugün Türkiye futbolunun en net problemi; Profesyonel ve donanımlı Spor yöneticileri çıkaramamak, gerek alt yapı anlamında, gerekse A takımlar seviyesinde antrenör yetiştirememek ve buna bağlı olarak sağlıklı işlemeyen altyapı sistemlerinden nitelikli yerli futbolcular üretememek. Nitelikli yerli futbolcu üretememek kısmı ilk iki maddeden bağımsız bir şekilde ele alındığı için bugün de şahit olduğumuz gibi alınan kararlar ve koyulan kurallar yüzeysel olmakla kalıyor.

Basitleştiriyorum. Yönetici ve antrenör yetiştiremiyoruz buna bağlı olarak üst düzey futbolcu bulamıyoruz alt yapılarda. Bu kısır üretim içerinde yabancı sayısı az olduğu zaman yerli futbolcuların maaşarı hak etmemelerine rağmen yükseliyorken, yabancı sayısı arttığında aynı oranda olmasa bile ciddi anlamda azalıyor. Fakat yabancı futbolcuların maaşları her zaman net. Avrupa’nın herhangi bir yerinde kazanacakları paradan daha fazlasını kazanıyorlar.

Peki bunun çaresi nedir? Gurbetçiler.

Yurtdışında, genellikle Almanya’da altyapı eğitimi almış futbolcular. Maliyeti Anadolu’dan gelene nazaran daha ucuz. Bu da klüpleri Avrupa’dan Türk pasaportu taşıyan futbolcuları ithal etmesini teşvik ediyor.

Bu çerçevede, alınan karar alt yapı üretimini daha da kısırlaştırmaya ve işleri daha karmaşıklaştırmaya sebep olacaktır.

Geçtiğimiz günlerde, TFF ve Türkiye Antrenörleri Derneği'nin düzenlediği seminerde sorduğu "Haksızlığa uğradığınızda sizi kim korur?" şeklinde ki bir anket sorusuna Türkiyeli antrenörlerin verdiği cevapların yüzde 75'i "Allah korur" olurken, TFF yüzde 5'te kalıyorsa eğer bizim yabancı futbolcu sayımızdan daha büyük problemlerimiz var demektir.

Biraz buraya odaklanmak ve olayları karmaşıklaştırmak yerine basitleştirmekte fayda var.