Birleşik Haziran Hareketi (ve) Ne Yapmalı?

İlter Aslaner

Blog: Serbest Kürsü

Yola çıktığı günden bu yana BHH için çok farklı yerlerde ve az sayılmayacak miktarda değerlendirme yapıldı. İçinde bulunanlardan başlayıp tabiki ve hedefte duranlara kadar, üzerine çokça konuşulan BHH, Türkiye Meclisi’ni topladı. Bu toplantıya dair değerlendirmeler yapmayacağım ancak, toplantının da yazıya kimi noktalarda referans olması kaçınılmaz. Bu tarz hareketler için kritik olanın ilk çıkış noktası olduğu, örgütlenme sürecine girmeden yürütülen tartışmalarla, Türkiye ve Dünya okumasında belirli bir akıl ortaklığının sağlanmış olması gerektiği açıktır. Bununla birlikte mücadele verilen coğrafyanın ihtiyaçları, sol – sosyalist hareketlerin verili durumu gibi birkaç parametrede belirleyici birer başlıktır. Anlaşılan o ki teorik anlamda tamamen olmasa bile asgari ölçüde bu kritik evre aşılmış gibi görünüyor. BHH’nin siyasi doğrultusunun oluşmasında ve derinleştirilmesinde ise bir miktar daha tartışmaya ve ortaklaşmaya ihtiyaç duyulduğu açık. İnanıyorum ki bu da olacaktır, o yol daha fazla düzlenecek ve açılacaktır. Bundan sonrası için cevaplanması gereken soru ise BHH ne yapmalı?

Birçok açıdan cevap verilebilecek bu sorunun iki temel ayağı var bence. İlki kuşkusuz AKP ile ilgili olan kısmı, diğeri ise ve bence yine kuşkusuz ismine ilham kaynağı olan 2013 Haziran’ına dair tespitler. AKP’ye dair herkesin artık çok daha fazla ortak algıyla hareket ettiği, diktatör sağolsun, her geçen gün bizi, kendisi ve temsil ettikleri noktasında birbirimize daha fazla yaklaştırdığı kesin. Hırsızlığı ve katilliği tescilli olan diktatör ve çetesine karşı en önemli kavga başlıklarından birinin, gericiliğe karşı net bir tutumla, aydınlanma mücadelesinin oluşturması gerekliliğindeki ortaklaşmaya, diktatörün katkılarını azımsamamak gerekir. Evet sağolsun varolsun ama şimdilik, yok etmesini de biz biliriz. Yani mesele AKP olunca ortaklaşmak artık çok daha kolay, 2013 Haziran’da da öyle olmamış mıydı? AKP karşıtlığı milyonları sokakta buluşturan en başat faktördü. Peki, o zaman olan buydu da olmayan neydi? İşte BHH’ye yön verecek bence en kritik cevaplardan biri bu soruya ait.

2013 Haziran’da neler yaşadık yada neler vardı sorusuna cevaplar çok faklılaşmaz kanımca; senelerdir biriken öfkenin patlaması, direniş, mücadele, kitlesellik, dayanışma, zeka vs. Peki hedef, “Hükümet İstifa”… O zamanda çokça söylemiştik, şimdi BHH ile yeniden tekrarlamakta ve altını kalın kalın çizmekte sonsuz fayda var. AKP’yi götürecek olan güç yerine mutlaka bir şey koymalı, yerine koyacak bir şeyi yoksa götürmesi de mümkün değil. Ama miadı dolmuş bir aktörden bahsediyorsak, biz değilsek başkaları götürür ve yerine neyi koyacaklarını da o başkaları belirler. Kaldığımız yerden devam edersek, açık ki hedeften başka eksikleri de vardı Haziran İsyanı’nın; farklı doğrultulara sahip ve çok parçalı, ortak bakış açısına sahip olamayan yada tam anlamıyla örgütsüz bir direniş olması, oluşturulan yerel platformlarla AKP karşıtlığından daha fazla, semt yada mahalle encümenliği yapar hale gelen direnişçiler vs… BHH bu eksiği gidermek ve mevcut potansiyel enerjiyi, özellikle yerel meclislerde de karşısına gerçek faktörü (AKP’yi) koyarak, kinetik enerjiye çevirmek konusunda da kararlı olmalı. Bugün toplumun her alanına nüfuz eden AKP, yani bu hırsız-katil-yobaz çetesi, örgütlü bir şekilde kovalanmalı, ensesinde Pensilvanya’da ki hocasının nefesinden çok daha güçlü bir nefes hissettirilmeli. Öyle bir kovalanmalı ki, hiç peşi bırakılmadan, soluğu kesilmeli.  Ancak her salatalığa tuz alıp koşmak yerine, nereye ve nasıl kovalanacağına dikkat edilmeli, malum Osmanlı özentileri, adamların hilal taktiği denen bir şeyi var. Bir şeyi daha unutmamak lazım, ensesindeki nefes biraz eksildiğinde, kendi nefesini alıp, aldığı nefesi de hissettirme konusunda da oldukça tecrübeli…

Tekrar hafta sonu yapılan toplantıya referansla bir iki şeyi daha açıkça ifade etmek gerekir, Birleşik Haziran Hareketi yeniden Haziran vaadi yada hayaliyle değil, Haziran’ı bir çok noktada aşan, Sovyet Devrimi’ne atfen, Türkiye’yi Ekim’e yaklaştıracak bir kurgu ve perspektifle örgütlenmeli, Türkiye’nin Ekim’ini gerçekleştirmeli demiyorum, bizi o güne yaklaştıracak olanakları büyütmelidir. Bence bir kere daha görüldü ki, bize enerji verecek olan şey BHH içerisinde birbirimize Haziran güzellemeleri ve ajitasyonu yapmak değil, birlikte üretilecek siyaseti ve mücadeleyi ortaklaştırmaktır. Çünkü zaten Haziran İsyanını birlikte yaşadık, yani hepimiz oradaydık.

Son söz olarak ise şunlar söylenebilir; Gericiliği ve faşizmi yenmek, ancak ve ancak aydınlık, eşit ve özgür bir ülke kurmakla mümkündür. Haziran’da kendisini büyük bir isyanla ortaya koyan AKP karşıtlığı bu fikre örgütlenmelidir ve kendisininde yer aldığı Haziran güzellemeleri değil, ancak bu fikre ikna olursa mevzide yerini alacaktır. BHH bu açıdan da önemlidir. Böyle bir hareketin içerisinde “bir şey yapmalıcıların” olması doğal ve kaçınılmazdır, ancak çok daha fazla ve doğru bir zeminde, Ne Yapmalı sorusunun sorulmasını sağlamak, hem hareketin başarıya ulaşmasına, hem de bu coğrafyanın Ekimi’ni yaklaştırmaya büyük katkı sağlayacaktır. Yani Ne Yapmalı’cılar çok daha fazla bu hareketin içinde olmalı, dokusunu bu zeminde örmelidir.