Küba'nın Fidelsiz bir yılı...

Hakan Bulut

Blog: Serbest Kürsü

Fidel, Küba halkının “comandante”si 2007 yılında ciddi bir rahatsızlık geçirip ölümden döndüğünde çok korktu Küba halkı. Küba halkının psikolojik olarak Fidelsiz bir Küba’ya hazır olmadığı anlaşılıyordu. Fidel, her zamanki gibi kendine özgü önderlik vasıflarının gereğini yerine getirdi ve Fidelsiz bir Küba’yı hazırlamaya başladı. “Emekli” olarak görevini bu mücadeleyi başından beri omuz omuza verdiği Raul Castro’ya devretti.

FİDEL HALKTIR!

Fidel’in yokluğu sadece Küba halkı için değil, diğer ülke halkları için de o kadar belirleyiciydi. “Fidel ölmeden Küba’yı görmek” için binlerce insan Küba’ya akın ettti. Fidel’in Küba sosyalizmi için o kadar hayati olduğuna inanılıyordu ki bu görüşe göre Fidel  hayata veda ettiğinde, Küba’da sosyalizm de son nefesini verecekti. “Biz Kübalılar” kitabının yazarı Guillermo Rodriguez Rivera’nın kitabında bahsettiği bir faktör göz ardı ediliyordu: Küba halkı. Kitabında Küba halkının tarihini bir çok açıdan ele alan tarihçi özetle Küba halkının aptal olmadığını,  hayatı pahasına savaşmayan birinin arkasından asla gitmeyeceğini vurguluyordu kitabında. Ölümünden sonra isminin hiçbir yere verilmemesini, heykelinin dikilmemesini isteyen Fidel ise sosyalizmi ayakta tutacak olanın Küba halkı olduğunu bildiği için böyle bir istekte bulunmuştu. Ölümünden sonra bu vasiyeti yerine getirilerek meclis tarafından yasalaştırıldı.

Bugün Küba halkına baktığımızda ise “ben Fidelim” diyen, sosyalizme sahip çıkma iradesini ve insanlığın yüzünü ağartmaya devam eden Kübalıları görüyoruz. Kübalılar tarafından dünyanın en uzun soykırımı olarak adlandırılan ABD ablukasına karşı yürütülen mücadele Fidel ölmeden önce kimi kazanımlar elde etmeye başlamış, ilk kez bir ABD başkanı Küba’yı pes etmeye zorlayan politikalarının başarısız olduğunu itiraf etmişti. Ancak Fidel’in ölümünden kısa bir süre önce göreve gelen Trump bu kazanımları tersine çevirmek için elinden geleni yapacağını ve ablukayı güçlendireceğini söyleyerek “ilan edilmemiş” savaşı sürdüreceğinin işaretini verdi. Küba’yı yine zorlu günler bekliyor.

Kübalılar ise bu mesaja yanıt olarak BM Genel Kurulu’na sundukları abluka oylamasında  ABD ve İsrail’in 2 oyuna karşı 191 ülkenin oyunu alarak ABD’ye karşı tarihi bir zafer daha kazandı ve dünyaya güçlü bir mesaj vermiş oldu. Yine aynı günlerde UNICEF toplantısında İsrail’in yüzsüzce siyonizm mağdurları için talep ettiği saygı duruşu talebine, İsrail’in Filistin halkına  yaşattıklarını hatırlatarak göz yaşları içinde ders gibi bir cevap verdi Küba temsilcisi.

“İnsanlar haklı talepleri uğruna mücadele ediyorlarsa kendimi orada görevli sayarım” diyen Fidel’in ülkesinden binlerce doktor ve sağlık görevlisi Fidel’in yokluğunda da kendilerine nerede ihtiyaç duyuluyorsa oraya gittiler. Doğal felaketlerden salgın hastalıklara, hangi felaket yaşanırsa yaşansın Küba halkı yardım elini geçtiğimiz bir yılda da uzatmaya devam etti.

Bulunduğu coğrafyanın ve küresel ısınmanın etkisiyle geçtiğimiz eylül ayında yaşanan Irma Kasırgası Küba’nın elektrik üretim ve dağıtım sisteminin %80’ine yakınını işlemez hale getirdi ve ülkenin kuzeyinde, başkent Havana da başta olmak üzere, büyük kentlerde etkili oldu. Buna rağmen, komşusu ABD ve Meksika’da kasırga sebebiyle binlerce insan evsiz kalıp yüzlerce insan ölürken,  Küba sadece 10 insanını kaybetti ve elektrik sistemini çok kısa bir sürede işler hale getirdi. Kasırga daha Küba’ya varmadan mahalle mahalle örgütlenmiş Küba halkı ne yapacağını bildiği ve devletin tüm olanaklarından faydalandığı için kasırganın yarattığı yıkım çok sınırlı kaldı. Kübalılar hemen kolları sıvadılar eski haline getirmek için kentlerini. Bu elbette Fidel’in “örgütlenip, adım adım savunacağız bu ülkeyi” diyerek kurulmasına önderlik ettiği Devrim Koruma Komiteleri (CDR), halkın örgütlülüğü sayesinde oldu.

BİYOTEKNOLOJİ DEVRİMİ

Fidel’in öngörüsü, Kübalı bilim insanlarının üstün çabası ile yoktan var edilen Küba’nın biyoteknoloji üretimi, Küba’ya bu konuda ilk desteği veren ülkeleri, bilim insanlarını bile şaşırtan bir gelişkinliğe ulaştı. Kübalı bilim insanlarının dünyanın başka bir yerinde bol sıfırlı  maaşlar almak varken halen Küba halkı için mütevazi ücretlerle üretmeye devam etmesi,  sosyalizme inancın, yurtseverliğin ve mücadelenin devamlılığını sağlama konusunda ne kadar başarılı olunduğunun bir kanıtı sayılabilir. Küba’da bugün çalışan sayısı 10 bini aşan biyoteknoloji üssü “BioCubaFarma” Küba sosyalizminin bilimsel başarısı olmanın yanı sıra turizmden elde edilen geliri geçerek sosyalist ekonominin lokomotifi olma yolunda. Küba, geçtiğimiz bir yılda gerekli test süreçlerini tamamlayan Nimotuzumab, Valergen gibi önemli ilaçları üretmeye başladığını duyurdu ve akciğer kanseri aşısı başta olmak üzere çok sayıda ilacı dünyanın bir çok yerinde ihtiyaç duyan insanlara ulaşmasını sağlamaya başladı. Sağlıkta en başarılı ülkelerin başında gelmeye devam ediyor.

FİDELSİZ BİR YILIN SONRASI

Küba sosyalizmine ömür biçilmesi anlamsız olduğu kadar az önce bahsettiğimiz gelişmeleri, Küba halkının sosyalizme sahip çıkma iradesini ve mücadelesini hiçe sayan bir tutum.  Küba halkına büyük bir haksızlık yapan yaklaşım aynı zamanda Küba halkının çok ihtiyacı olan dayanışma duygularını da baltalıyor.

Küba’nın Fidelsiz bir yılı bize gösterdi ki,  Küba halkı sosyalizme sahip çıkmaya devam edecek. Bu dünyada, hele de yanı başında her türlü tehdidi savuran ABD gibi güçlü bir emperyalist ülkeye rağmen. Küba devrimine inanmak ve dayanışma göstermek için çok sayıda sebep var. Bu noktada Fidel’in sözünü hatırlamakta fayda var: İnsanlık, dünyanın en sofistike ve yıkıcı silahlarından daha güçlüdür!