Sıla, Tanyeli ve Ertuğrul Özkök: Oryantal demokrasi üzer

Feride E.Tetik

Blog: Serbest Kürsü

Oryantali bilmeyenimiz yoktur. Bizde çiftetelli ile iç içe geçmiş,  Doğu terminolojisinde raks şarkı, oryantal dans, batıda ise göbek dansı olarak bilinen bir danstır. Peçe ile yapılan, kadını bir ‘et sunumu’na dönüştüren, gazino kültürüne yönelik versiyonundan bahsetmiyorum.

Çocukluğunda yılbaşı gecesinde saat 12 olup televizyona dansöz çıkmasını bekleyen, annesi ile katıldığı kadın günlerinde çay-kısır sonrası teybe Mezdeke kasetleri takıp ‘haydi kurtlarımızı dökelim’ diye göbek atmaya başlayan bir kültürde yetişmiş bir kadın olarak oryantal dansını severim. Kadının bedenini tanıması ve hatta sahiplenmesinde önemli bir aracı olduğunu düşünür ve iyi bir icracısına denk gelirsem izlemekten keyif alırım. Tanyeli favorilerimdendi.

2015 Mart'ında, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için bir firma tarafından Antalya Konyaaltı'nda bir otelde düzenlenen kadın etkinliğinde katılımcı feministlerin bir dansözü sahneden indirmesi olayı vardı (1).  Kadın derneği zenne gösterisine çok itiraz etmese de, ardından dansöz çıkmasına tepki göstermiş dansöz de işinin engellendiğini, hakaret gördüğünü, küçük düşürüldüğünü söyleyerek , “Ben bu alanda aynı zamanda bir eğitimciyim. Ben ekmeğimi bu işten kazanıyorum. Namusumla sanatımı sergiliyorum. Kadınların olduğu bir ortamda, bize sahip çıkması gereken kadın dayanışma derneğinin bu tepkisini kınıyorum" demişti. Feministlerin yanıtı ise; ‘Biz zenne veya dansözün işini yapmasına karşı değiliz. Onlar da birer emekçi. Biz onlara da sahip çıkarız. Kadının özellikle sömürülmesine karşıyız. Biz fahişeye de transa da eşcinsele de sahip çıkmak zorundayız. Bizler bacak reklamlarına da, kadını cinsel obje gösteren tüm reklamlara, onu hiçe sayan ruj reklamı dahil her şeye karşıyız" şeklinde olmuştu.

Saçma sapan bir tartışma işte. Dahil olup tartışmanın bir adım ilerletmesi mümkün değil ama sorulması gereken mühim bir soru var.

SENİN NE İŞİN VARDI ORDA? 

Gittiğin yolu bilmezsen olur öyle şeyler, esas senin ne işin vardı orada? Hem firmanın birinin davetlisi olarak 8 Martı bir otelde kadınlar matinesinde kutlayacaksın sonra da programa dansöz çıktı diye tepki koyacaksın. Kadın bedeninin sömürülmesine 5 yıldızlı otellerde X firmasının organizasyonu ile karşı çıkarsan gülerler insana, dansözü incittiğinle kalırsın. Oraya gitmek bunu kabul etmektir. Taksim mitinginde de gördük, Taksim düzenleyicisi  Yenikapı’ya icap ettiğinde de.  Dansöz çıkmadı ama kıvıran kıvırana.  

ABD’nin Irak işgalinin üzerinden birkaç yıl geçmişti. Yine bu Yavuz Bingöl vs tayfasının ‘ama ABD oraya demokrasi götürüyor’ diye zırvaladığı günlerde çıkıp  net bir ifade kullanmış birisi vardı. Dansöz Tanyeli’ne 2006 yılbaşı gecesi ABD askerlerine düzenlenen bir kutlama programına katılması için 50 bin dolar teklif edilmişti. Tanyeli ‘Katilleri eğlendiremem’ diyerek programa katılmayı reddetmiş üstelik eklemişti: ‘Zulüm ve katliam yapan Amerikan ordusu değil 50 bin dolar, 1 milyon dolar verse bile vicdanım bu teklifi reddederdi. Onları eğlendirmek bana gelmez’ (2).

Gözümde iyi bir oryantal dansçısı ve demek ki, vicdanı bu konuda net olan  da bir kadınmış. Not etmek gerekir, fakat değinmek istediğim mesele bu değil. Yılı tam hatırlamıyorum Ahmet Hakan bu olaya referansla, Tanyeli için ‘çok delikanlı dansözdür, Tanyeli’ minvalinde bir tweet atmıştı. Alttaki yorumlar da tweet kadar acınasıydı. Tanyeli için pavyon mezeliğinden başlayıp, seks işçiliğine, hakarete, kadını aşağılamaya, dalaşmaya varan bir toplam delikanlılığın kitabını yazmıştı. Karanlıktılar.

Soyut ama aslında sapına kadar ‘erkek’ olan irade her yerde karşımızda.

Sıla da oynamıyorum diyenlerdendi. Geçtiğimiz günlerde şarkıcı Sıla’nın Yenikapı mitingine katılmamasından dolayı yaşadığı linç girişimine tanık olduk.. Konu ile ilgili Asaf Güven Aksel’in yazısını yeterli görüyorum. Kahramanlara ihtiyacımız var ve her dönem kendi vicdanını ortaya çıkarıyor. Değinmek istediğim ise, Sıla’ya dair yazılmış başka bir yazı, Ertuğrul Özkök’ün ‘Sılacığım sen çekil kenara ben konuşacağım erkek takımıyla’ özlü yazısı… Durmadan, ‘tek başına bir kadına edilen küfür ve tehditlerden’ bahseden sözde Sıla’ya destek olan özde ‘eksik olsun’ dedirtecek yazı içler acısı. Özkök ‘Sözüne katılmasam da ben de senin yanındayım kardeşim’ diyerek demokrasi dersi verdiği yazısında “bacısını” sahipleniyor “delikanlılığını” gösteriyor. İltifatları da böyle, taziyeleri de, tebrikleri de, tehditleri de… Kadına kadın olduğunu hatırlatmak onların görevi, direnilecekse erkekler direnir, savunulacaksa ‘biz seni de savunuruz bacım!’ Hele Davut Güloğlu diye biri var, Sıla’ya küfürler yağdırıp, tehdit etmiş. Safi oksijen israfı! Sıla’yı sadece kadınlığından dolayı savunabilir, ‘Tanyeli sen dansözsün mansözsün ama delikanlısın’ diyebilirler...  Paçalarına kadar delikanlılar.

Tanyeli hiç ileri gitmemişti ki geri bassın, aşağılık olan onu ‘delikanlılık’ payesi ile övmeye çalışan, Sıla’yı ‘kadın başına yalnız’ bırakmama delikanlılığına soyunanlardır. Oryantal demokrasi böyle bir şey işte.

3 yıl önce aforoz edilme korkusu ile çözüm sürecine destek vermeyen sanatçılar olduğundan bahseden Erdoğan  ne diyordu (3);

‘…bazı sanatçılar korkuyor. Niye korkuyor? Beni diyor dışladılar, ben bu şeylere katılmak istedim, beni aforoz ettiler ve bana birçok yerlerden program vermez duruma geldiler. Ama lafa geldiği zaman demokratız; sol öyle diyor ya, şöyle demokratız, böyle demokratız. Ne demokrasisi ya?” 

Hakikaten ne demokrasisi ya?

Mesele para için dans etmek, para için kıvırmak, para için şarkı söylemek, şarkı yazmak, para için sanat, sermaye için sanat, sermaye için demokrasi …

Para için dans edilmediği, para için kıvrılmadığı bir ülkeyi özleyenler; bizim bir işimiz var:

4 Eylül'ü örgütleyeceğiz.  

1) http://www.radikal.com.tr/turkiye/sahneden-dansoz-indirdi-gerekce-kadin-...
2) http://www.haber7.com/yasam/haber/192812-tanyeli-tavir-koydu-katillere-o...
3) http://t24.com.tr/haber/basbakan-nerede-ihanet-var-orada-bahceli-ve-kili...