Neden yetmez?

Feride E. Tetik

Blog: Serbest Kürsü

 

Kadınların aktif olarak sahada oldukları bir referandum süreci yaşadık. Bir yanda “Eyyyy Avrupa, bir de kadın haklarını savunuyorsun, bir bayan bakanı araba içine hapsettiniz” denebilsin diye öne sürülen Avrupa’dan sınır dışı edilmiş mağdur kadın bakan, bir yanda evetçi standına yapılan sözde saldırıda yine mağdur olan başörtülü bacılar… 

Bir yanda kapı kapı, paket paket çay dağıtan, ilahi okutan AK kadınlar, bir yanda HAK-İŞ kadın komitesinin davetlisi olarak evet konuşması yapan AKP kadın milletvekilleri… Bir yanda 2016 yılı için koyduğu hedeflerden 81 ilde mevlüt okutmak dışında hiç birine ulaşamayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bir yanda mütemadiyen kadınların vücut kıllarına dair açıklama yapma ihtiyacı duyan diyanet... 

Şaka olamayacak kadar ahmakça... Ahmakça olamayacak kadar iyi düşünülmüş...  

Kadınların karşısına çıkarabildikleri mal bu, malzeme bu.  

Ve referandum sürecinde bir gazete haberi “Hayırcı kadınlar evetçi kadınlara saksı attı” 

Hepimize geçmiş olsun. Kadınlar bölündü, evetçiler ve hayırcılar olarak.   

Hayır cephesinde de kadınlar ön safta idiler. OHAL şartlarında, her türlü korku ve yıldırmayla, her türlü şiddet ve baskı ile sesini duyurmaya hayırına sahip çıkmaya çalışan kadınlar… Ne varsa boyun eğmeyen kadınlarda var dedirttiler, hem şarkılarıyla hem videoları ile ‘hayır’ ın gülen yüzü, yeşeren umudu oldular. 

Hayır cephesindeki kadınların ortak özelliğinin yaşam alanlarına dair kaygı duyan kentli kadınlar, işsizlik-babaevi-kocaevi üçgeni dışında bir gelecek sunulmayan genç kadınlar ve tüm hakları elinden alınmaya çalışılan çalışan, emekçi kadınlar olması, aynı zamanda büyük kentlerde hayırın önde olmasının önemli etkenlerinden birisi. 

Bu kadınlar aynı zamanda FETÖ ile mücadele bahanesiyle çıkan KHK’larla, grev haklarını kullandıkları için açığa alınan, direnen öğretmenler, YSK’yı protesto etmek için Ankaraya yürüyüşe geçen doktorlar, çocuklarının şehadet şerbeti içmeye ikna edilmeye çalışıldığı ve imam hatip dışında bir seçenek bırakılmadığı bir eğitim sistemine itirazı olan kadınlar, sendikalı oldukları için işten atılan, kayıt dışı çalıştırılan, işe alınırken ‘evli misin, çocuk düşünüyor musun’ diye sorulan, kadından mühendis mi olur diyerek erkeklerden daha az tercih edilen ve daha az ücret verilen kadınlar…   

‘Hiç böyle bir şey olabilir mi’ diye diye referandum sürecini geçirmiş, “iç ve dış tehditlere karşı Recep Tayyip Erdoğan ı destekliyorum” diyen bir kadın kolları eski başkanına sahip ana muhalefet partisi, ihraç edildiği için açlık grevine girmiş üyelerinin yanına gidip “ben de buradayım” diyemeyen KESK, işçilerini işten atan belediye başkanı ile fotoğraflarda görünmekten imtina etmeyen DİSK sendikacılığı, evet-hayır meselesinin bütün partilerin üstünde olduğunu dile getiren Hüda Kaya’lar yahut ‘bıyıksızlık özlemi’ dışında söyleyebilecekleri bir sözleri, hiçbir programı olamayan bir kadın hareketi… 

Koy üst üste! 

Ne kavrayabilir, ne ileri çekebilir, ne örgütleyebilirler ne de çözüm üretebilirler. 

Şimdi kendini ordan çıkar…

Yanımıza gel. 

Çünkü yetmez!

Başkanlık sisteminde de, başkansız sistemde de doğalgaz faturası az gelsin diye çocuklar okuldan gelene kadar sobayı yakmayıp soğukta oturan biziz, elektrik faturası az gelsin diye elde bulaşık yıkayan, maaşını kiraya ayıran da, doktora ilaca para veremem diye otlardan şifa uman da, çocuk küçük çalışamam diye evde oturan da biziz. GDO ile beslenmeyelim  diye saksıda domates yetiştiren, ucuza çıkar diye bu yüzyılda evde peynir yapmaya çalışan da biziz. Akşama yemek yetiştirmem lazım diye işten eve koşarak dönen, bindiği otobüste şort giydiği için tekmelenen, çocuğu bırakıp işe gidebilecek işyeri kreşleri olmayan, çocuk yapıp yapmayacağına kendi karar veremeyen, boşanmak istediği için namusu sorgulanan, kır dizini otur evinde denen de, yaşadığımız şiddetin sınırladığı hayatlarımızla bedeni ve emeği ile sömürülen biziz.  

Çok somut dertlerimiz var. Çok insanca taleplerimiz.

2019’da kim aday olsun, solun en geniş birliği, tüm muhalefeti kavrayabilecek lider, parlamentoda kadın temsili, sandalye sayısını yüzde üç arttırıp ikinci turda da yüzde otuza bağlasak demeyeceğiz. 

İşin ‘abece’sine döneceğiz; eşit parasız eğitim, sağlık, ulaşım hizmetleri, insanca barınma ve yaşama koşulları, 8 saatlik iş günü diyeceğiz. 

Kentli kadınlar, emekçi kadınlar, genç kadınlar çok somut bir hedefimiz var: eşitlik ve özgürlükte birleşeceğiz. 

Birazcık cesaret, birazcık kararlılık yeter!