Kahraman Kapital

Fatih Bilici

Blog: Serbest Kürsü

Düşünebiliyor musunuz, falan diye sormayacağım. Ülkemin duygusal, saf insanları, televizyonların cilalı anlatıları ve renkli görselleri etkisi altında, cumhuriyetin ilk yıllarından bu güne, kendi derisi ve kanından beslenen kapitalist bir ailenin vefat etmiş bir ferdinden, Spartaküs ve Che’yi kıskandıracak bir kahraman türetiyor.

Neymiş efendim, Gezi Direnişi’nde Taksim Meydanı’ndaki otelini, gaz ve su altında boğulan insanlara açmışlar.

Başka? Müthiş Atatürkçü bir aileymişler. Otel, Atatürkçü ile bakkalın arasında bir yerde. Peki, bu saydıklarınız, Koç ailesinin global bir kapitalist grup olduğu gerçeğini değiştirir mi?

Sonra, zaten adamlar aileden-soydan zenginlermiş; bu kadar da kapital düşmanı olmayın diye buyurmaktalar.

Siz hiç kara lastik ayakkabı, zeytin-peynir satan bir bakkalın global çapta trilyonluk olduğuna şahit oldunuz mu?

Arsa kimindi, otel nasıl inşa edildi, devlet bu işlerin neresindeydi diye bir araştırma yaptınız mı?

Atatürk bulduğu her fırsatta devlet arazi veya konaklarını, saraylarını ucuza kapatmayı düşünerek kapitalcilik mi oynamış?

Bazı TV’lerse ufaktan eleştiri mahiyetinde manzumeler düzerek, devletin haraç mezat sattığı iletişim ve haberleşme kurumlarını da keşke Koç ailesi alsaydı da yabancı sermaye ülkemize girmeseydi demekteler.

Sanki arı duru Orta Asya yoğurdu yapıp kımız içmekteler.

Yahu kardeşim, bir halkın alın teri ve artı değeri üzerinden beslenerek biriktirilen bir servetin vatanı, milleti mi olur?

Sanki Koç gurubu her şeyi kendi icat etmiş, hazır teknoloji kullanarak seni kendisine açık pazar etmiş, bunda anlaşılmayacak ne var ki? Burada bir millilik olsa, senin derin ve cüzdanın delik deşik ve geleceğin ipotek altında olur muydu?

Her kapitalist ülkede olduğu gibi dışa bağımlı bir kapitalizmde milli değer olmaz! O senin dediğin veya özlemini çektiğin sadece sosyalizmde vardır. Çünkü orada hepsi sensin.

Bana bu ailenin, ülkenin dört bir yanında ve bazı dış coğrafyalarda televizyon, buzdolabı vb ile girmediği birkaç ev gösterebilir misiniz?

Gazyağı tenekelerini ısıtıp çekiçleyerek vakti zamanında milyonlarcasını devlete ve halka kakaladılar mı, kakalamadılar mı?

Devletin parası kimin? Tabii ki senin, o zaman bana kaç türlü şamar yediğini tam olarak sayabilir misin?

Anadolu’da ki bayilerine günde birkaç televizyon, dolap ve 3 adet araba gönderirken, bizim saf millet de dualarla yakınırdı, şu gelenlerden biri de bana çıksa diye...

Ama aynı Koç grubu İstanbul’da bayisi olan Aydın Doğan’a 300 adet araba gönderiyordu. Kısa bir sürede milyarlık edilen Doğan ailesi de bir grup edilerek ve medyanın tepesine getirilerek Koç grubunun önüne çıkan rakipler bu şekilde algı operasyonlarıyla saf dışı edilmekteydi.

Peki, kim bu Aydın Doğan diye hiç düşündün mü?

Gezi’de oteli açmış, iyi tamam da bu amcazade Doğan da Gezi’de halka yapılan orantısız saldırılar yerine penguen belgeselleri izletmedi mi?

Hala TV ve gazetelerinde bu işlere devam ederken, abuk sabuk yayınlar ve çürük dizilerle senin temel değerlerinin içini boşaltarak, ülkenin ve senin altını oymuyor mu?

Çok bir şey istenmiyor sizden,
Günde on sahifede olsa,
Oku, Kapital ve sosyalizmden,
Din, iman tüm camiler senin olsa,
Kaçıp saklanıyorsan gerçeklerden,
Tepe takla iter, halk seni cennetinden.

Bak şimdi güzel kardeşim; hesap çok basit. Dünyada yaşayan 4 milyar insanın elinde tuttuğu bütün varlığının toplamıyla, yine içinizde yaşayan 62 kişinin zenginliği eş değerdedir.

Bir gariplik yok mu bu işte?

Haydi şimdi, o imandan besleniyor denen adaleti açıkla bana şimdi. Dört milyar insan nere, sadece altmış iki kişi nere? Herkes birer kere tükürse o 62 kişi, gark olmaz mı tükürük deryasının içerisinde. Bunu bir sor kendine, bakalım ne gelecek önüne.

Şimdi de bir başka gözlükle bakalım. Trakya, İstanbul, Bursa, Yalova, Dilovası, Kocaeli, tüm Marmara çevresi ve Ege gibi yerlerde soluduğun hava neden kirli?

Oralardaki denetimden muaf olan fakat devlet tarafından göz bebeği gibi korunan sanayiler senin babanın malı mı?

Daha ne kadar susup, küçücük bebeklerin ve denizlerdeki tüm canlıların kurşun zehirlenmesine göz yumacaksın?

Derelerde, ormanlarda siyanürün ne işi var? Siyanür nedir bilir misin?

Biz aklımız erdi ereli, dün de ve bu gün de devamlı bozuk düzen deriz. Sermaye yağ çıkaramayacağı sineğe tatlı bulaşığı kabını bile bırakmaz. Asgari ücret üç kuruş arttı diye, şükürler çekip yan gelip yatarak, çocuklarının ölmesini daha ne kadar seyredeceksin?

Hadi diğer canları şimdilik geçelim, küçücük bedeni ve kocaman dünyası, devlet imzalı bir gaz fişeği ile ortadan kaldırılan Berkin’in cenaze töreninde devlet erkanı neden yoktu?

Bırak cenazeye gelmeyi, daha küçücük bedeni hastanedeyken, devlet ve ana medya el ele vererek, o körpe bedeni terörist diye linç etmediler mi?

Sormayı hiç akıl etmez misiniz kendinize; bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir din kardeşliği ve bu nasıl bir etik-ahlak diye...

Bunları sorarak cevaplarını bulduğunuzda; ödülünüz şeref, bilinç, yalansız ve talansız bir dünya, bir aydınlık gelecek olacaktır.

Biz hiç gocunmadık,
Bu yollarda hep öldük,
Silahımız bilinçti sadece,
Bebekler büyüsün dedik,
Çocuklar şeker de yesin diye,
Hiç durmadık, hiç susmadık,
Çelik mermilerle vurulduk,
Yağlı urganlarda sallandık,
Biz Mahirdik,
Dalgalı asi Denizler olduk,
Düşman yaman gelse de üzerimize,
Çocuklar hiç ölmesinler diye,
Canımız helaldir hepinize.

Evet kardeşim, o kapitalizm zehirli kurşun, gaz olarak gezinirken nefesinde, kanında birileri sana, demokrasi ve parlamento diye gösterdiği yerde, sırf seni uyutmak, avutmak için bin bir renkte yalanları üretir. Sen, ben bunları kendim seçtim diye gururla kendinden olanlarla kavgaya tutuşurken, onlar bebeğine içireceğin son sütü de götürürler.

Bil bunları!

Irkın, dilin ve inancın ne olursa olsun! Kendi bebeklerinin veya torunlarının geleceği için küçücük de olsa bir el ver bize!

Unutma!

Kapitalizmi ve sosyalizmi birazcık oku! Kim olduğumuzu sorma, okuyup öğrendiğinde sen olduğumuzu bulacaksın. Senden biriyiz; doğruda, güzelde ve bilinçte tek bir yürek olmak istiyoruz sadece.

Dualar ile kanlı savaşların bitmediğini ve sömürünün sona ermeyeceğini öğrendiğinde insanlığa ve doğaya düşman ne varsa yıkacağız birlikte. Hadi gel, çocuklara temiz ve yaşanabilecek bir dünya bırakalım.

“Peşinden gidecek cesaretin varsa, bütün hayaller gerçek olabilir!”

“Kaybettiğin tek savaş, uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğindir.” (Ernesto Che Guevara)