Robert Capa: İşsiz kalmayı dileyen bir savaş fotoğrafçısı

Erhan Şermet

Blog: Serbest Kürsü

Robert Capa İspanyol İç Savaşı Sırasında, Gerda Taro


1933 yılında Almanya’da Nazi Partisi'nin iktidara gelmesi Musevi asıllı genç fotoğrafçı Endre Erno Friedmann için Almanya günlerinin sonu demekti. 1913 yılında Budapeşte’de terzilik yapan bir anne ve babanın çocuğu olarak doğan Friedmann 20. yüzyılın sarsıntıları içerisinde vatanını ve adını birkaç kez değiştirmek zorunda kalacaktı: 18 yaşındayken politik görüşleri ve katıldığı rejim aleyhtarı gösterilerden dolayı gizli polis tarafından tutuklanmış ve araya giren bir aile yakınlarının yardımıyla serbest bırakılınca kendisine verilen öğüde uyarak aynı gün içerisinde vatanı Macaristan’ı terk etmişti.

İlk durak Viyana olmuştu, sonra da Prag ve 1931 yılında Berlin’e yerleşmişti. Çocukluğunda Macaristan’da amatör bir hevesle başladığı fotoğrafçılığa tutkuyla bağlanmış ve tüm bu çalkantılı yıllar boyunca fotoğrafa ilgisini hiç yitirmemişti. Daha 17 yaşındayken ilk ciddi fotoğraflarını çekmiş ve fotoğrafçılıkta başarılı olacağını düşünerek yazar olma hayallerini bir kenara bırakmıştı.

İlk yayımlanmış fotoğrafı 1932 yılında Kopenhag’da Troçki’yi "Rus Devriminin anlamı üzerine konuşurken" görüntülediği bir karedir. Fotoğrafı seviyordu ve gelecekle ilgili umutları vardı, ama Hitler’le birlikte Almanya’yı saran atmosfer onu büyük beklentilerle geldiği bu ülkeyi terk etmek ve bu kez Paris’e göç etmek zorunda bırakmıştı.  

'Şehir boşaltılırken bir aktarma istasyonunda' - Barselona, 1939, Robert Capa


Paris yılları zor başlamıştı, Andre Friedman adıyla geldiği bu şehirde her şeye yeniden başlamak zorunda kalmıştı. Ne fotoğraflarını satabiliyor ne de çekim siparişleri alabiliyordu. Tek sermayesi olan boynundaki fotoğraf makinesini sıkıntı içerisinde borç alabilmek için birkaç kez rehinciye bırakmak zorunda kalmıştı.

Bu zorluk günlerinde Gerda Taro adında bir Alman üniversite öğrencisiyle sevgili oldu. Her ikisi de fotoğrafçıydı ve Avrupa’da yükselen faşizmden endişe duyuyorlardı. Gerda’yla kurdukları plan tek çıkış yolu olabilirdi: Erno Friedmann hayali  bir kişiliğe bürünerek adını bir kez daha değiştirdi ve bu kez Robert Capa oldu.

İkili Robert Capa’nın çok ünlü bir Amerikalı fotoğrafçı olduğu hikayesini yaydılar ve bir anda fotoğraflar satılmaya başladı (İlginçtir, dünyada ve yurdumuzda benzer bir ‘ye kürküm ye’ psikolojisi sadece fotoğrafın değil, hayatın hemen hemen her alanında hâlâ karşımıza çıkmaktadır). Erno (Andre ya da Robert) Amerikan aksanıyla İngilizce konuşamıyordu, dolayısıyla foyalarının meydana çıkmaması için ‘Ünlü Amerikalı fotoğrafçının yerel asistanı’ rolündeki Gerda tüm pazarlama işlerini yürüyüyordu. Erno Friedmann durumdan memnun kalmış olacak ki yeni adını benimseyerek bir daha ismini değiştirmeye gerek görmedi ve fotoğraf tarihine Robert Capa olarak geçti.

Hemingway İspanyol İç Savaşında, 1937 - Robert Capa


Dünya kaynamaya devam ediyordu ve genç Robert Capa, haber fotoğrafçısı olarak İspanyol iç savaşını görüntülemeye karar verdi. Franco’culara karşı verilen bu savaş 2. Dünya Savaşı öncesi Avrupası’nda faşizmin yükselişine karşı verilen mücadelede büyük önem taşıyordu ve Hemingway gibi birçok entelektüel bu savaşı yakından izleyenler arasındaydı. 

1936 ve 1937 yıllarında İspanyol İç Savaşı sırasında çektiği fotoğraflar Fransa, İngiltere ve Amerika’da dergilerde yayımlanarak ona savaş muhabiri olarak ciddi bir ün sağladı. Korkusuzdu, mermiler yanından uçup giderken yakın plan çatışma fotoğrafları çekiyordu. Sloganlaşan "Fotoğrafların yeterince iyi değilse, yeterince yakın değilsin demektir" sözü ona aittir. Bugün gerçekliği üzerinde hâlâ tartışmaların sürüp gittiği ünlü "Düşen Cumhuriyetçi Asker" adlı fotoğrafı bu dönemdendir. Sevgilisi Gerda iç savaş sırasında 1937 yılında Franco taraftarlarının bir saldırısı sırasında ölmüştür.

'Düşen Asker' - İspanya, 1936 Robert Capa


'Çocuk asker' Çin - Hankou,  1938 Robert Capa


Aynı yıllarda Çin-Japon Savaşı'nı görüntülemiş ve 1939 yılında Amerika’ya göç etmiştir.

Capa’ya büyük ününü sağlayan fotoğraflar Normandiya çıkarması sırasında 6 Haziran 1944 tarihinde Omaha Sahilinde ağır Alman Ateşi altında karaya çıkan Amerikan birliklerinin arasına karışarak çektikleridir. 

Capa iki fotoğraf makinesi ile ilk inen birliklerle beraber karaya çıkmaya çalışmış, çok kısa süre ayakta durmayı başararak sonra da suyun içinde eğilerek ve kuma yatarak toplam 2 makara fotoğraf çekmiştir. Hafif yaralanmış, filmleri bitince yakındaki bir metal indirme botuna çıkmış ve orada zorlukla filmlerini değiştirmeye çalışırken yüzüne bulaşan kana kimi askerlerin yırtılan montlarından saçılan kuş tüylerinin yapıştığını fark etmiştir.

'Ağır Alman makineli tüfek ateşi altında kendilerini korumaya çalışan askerler' - Normandiya 6.Haziran 1944


O gün çektiği 2 makara film acilen Londara’ya ulaştırılmış ama filmleri baskıya yetiştirmek için elektrikli kurutucunun sıcaklık ayarını yükselten laboratuar görevlisinin hatası sonucu hayatını tehlikeye atarak çektiği filmler erimiş, 72 kareden 61’i tamamen kullanılamaz hale gelmiştir. Capa olaydan haberdar olunca böyle şeylerin olabileceğini ve anlayışla karşılanması gerektiğini söyleyip laboratuvar görevlisinin işten atılmasını engellemiştir: Dünyanın en kötü yüzüne fazlasıyla aşina olmasına rağmen insan sevgisini ve her şeye boş verip gülebilmeyi hep başarabilmiş birinden beklenecek bir davranış...  

Omaha sahili, Normandiya Çıkartması, 6 Haziran 1944


Başa gelen kimi talihsizliklerin bir şansa dönüştüğü  durumlara örnek aramak gerekirse belki Capa’nın canı pahasına çektiği ama laboratuvarda eriyen filmlerden geriye kalana bir bakmak yerinde olabilir: Filmin erimesi sonucu oluşan grenli ve bulanık görüntü sağlam kalan az sayıdaki kareye savaşın ürkütücü belirsizliğini vurgulayan bir hava katmış ve belki de fotoğraflar bu sayede Normandiya Çıkartmasının ötesinde 2. Dünya Savaşının ruhunu özetler görüntüler olarak algılanır olmuşlardır. Gerçekten de 2. Dünya savaşını hatırlatan simge karelerin başında Capa’nın Normandiya Çıkartması'nda çektikleri sayılır.

'Amerkalıların elinde bir Alman esiri'  -  1944 Robert Capa


Kişiliğiyle ilgili Amerikalı general Ridgway’in 2. Dünya Savaşı sırasında yazdığı bir mektubundan yapacağımız şu alıntı ipuçları verir niteliktedir: "Bay Capa profesyonel becerisi , güler yüzlü tabiatı ve tüm zorluk ve tehlikeleri neşe içerisinde paylaşmasıyla içimizden birisi gibi."

'İşbirlikçi Fransız Kadın aşağılanıyor' - Fransa, 1944, Robert Capa


Capa; Henri Cartier-Bresson, David ‘Chim’ Seymour ve William Vandivert ile birlikte ünlü Magnum ajansının kurucu üyelerindendir. Ölümü çok genç bir yaşta bir savaş bölgesinde olmuştur.  Ardında yaklaşık 70.000 karelik bir savaşlar arşivi bırakarak 1954 yılında henüz 40 yaşındayken bugün Vietnam dediğimiz Hindiçini’nde bir mayına basarak hayatını yitirmiştir.

'Napoli Merkez Postahanesi' 7 Ekim 1943, Rober Capa


Kendisi de savaşın acısını çeken, yurdundan kopuk zorlu bir hayat süren Capa savaş fotoğraflarında özellikle insanların çektikleri sıkınıtıları ve yokluk içindeki çocukları bir dayanışma duygusuyla görüntülemiştir. Çektiği fotoğraflarda insanların nasıl bu kadar doğal göründükleri sorulduğunda ‘İnsanları sevin ve bunu onlara hissettirin, her şey hallolur’  yanıtını vermiştir. Capa için savaş fotoğrafçılığı  kariyerini seçmiş olduğunu söylemek belki de çok doğru değildir, o çektiği fotoğraflarla bugün bildiğimiz haliyle çağdaş savaş fotoğrafçılığı kavramının oluşmasını sağlayan başlıca fotoğrafçılardan biridir. Savaş muhabirliği konusunda tüm savaşların bitmesini ve işsiz kalmayı canı gönülden dilediğini pek çok kez vurgulamıştır.


Editörün Notu: Bu güzel derlemeyi fotoğraf sanatçısı Erhan Şermet yapmıştır. www.erhansermet.com adresinden sanatçının kişisel çalışmalarına ve biyografisine ulaşabilirsiniz.