Siyasal İslam kalsın AKP gitsin

Efem Sermet

Blog: Serbest Kürsü

Kimse hayal kurmasın, 14 yıllık AKP iktidarı bilançoya vurulduğunda onbinlerce işçi ölümü, kötüleşen çalışma koşulları, her fırsatta düşük tutulan ücretler, özelleştirmeler, kaybedilen sınıfsal kazanımlar, büyüyen işsizlik ordusu, artan vergiler, doğa katliamları, arasındaki uçurum gittikçe büyüyen gelir dağılımı, dış açık, onbinlerce siyasi tutsak, devrimci katliamları vs. şeklinde sermayenin hanesine yazan birçok sınıfsal zaiyat uzun uzadıya sıralanabilir.

Bugün aynı şekilde hızını arttırarak devam ettirmekte. Bunun anlamı savaştır ve bu savaşı dünyanın her yerinde yoğunlaşan çelişki karşısında ülkemizde de ne tek başına oligarşi ne de tek başına Siyasal İslam emperyalizmin ihtiyaçları doğrultusunda sürdürebilecek kadar muktedirdir. Savaşın son 14 yıllığını düzenin ömründen alıp özel bir yere oturtacak değilim fakat ayrıca incelenip düzene hak etiği şekilde eklemlenmesi gereken bir başlık olmayı fazlasıyla hakeden bir unsur; Siyasal İslam! Emperyalizmin Doğu ve Ortadoğu projesine dönük Türkiye üzerindeki müdahaleleri Osmanlı’nın çöküş döneminden başlıyorsa üretimin ve solun yoğunlaştığı alanlarda ölüme varan faşist saldırılar gücünü ve cüretini sermaye sınıfından aldığı kadar reel sosyalizmin yokluğuna da şükran.

Emperyalizm herhangi bir finansal şirket düzeneği değildir. Tarihte iki kez yaşandığı üzere son tahlilde her zaman bir B planı (dünya savaşları)  vardır ve B planınını uygulamak zorunda kalıncaya kadar ise bir çok alternatife sahiptir. Bu alternatiflerden biri de 1. Dünya Savaşı’ından sonra ekonomisi çöken ve kamuculuğu gündemine taşıyan Avrupa’nın ensesine yapışan liberalizmdir.

Bir diğeri ise milliyetçiliktir. Her dönem ve koşulda ete kemiğe bürünmekte zorlanmayan, aktör bulmakta sorun yaşamayan emperyalizmin bahsedilen liberalizm müdahalesinin dinci gericiliğin baskısının ardından milliyetçiliğe gerek duymadan gerçekleşemeyeceği gözlemlenebilir. Özellikle Türkiye emekçi sınıfları, ardından milliyetçiliğin gelmediği bir dinci gericiliğin ayakta kalmasını oldukça zora sokan, birbirinden kopuk parçalar halinde de olsa,harekete geçtiğinde etkisini hissettirebilecek bir birikime ve ilerici nüvelere sahiptir. Solun işi bu birikime sahiplenip diriltmek ve sınıf mücadelesinde buluşturmaktır.

Derinleşen çelişkiyi arkasına alan baskı AKP’ye değil egemen sınıflara aittir. Tayyip’in serseriliği bu anlamda bir yere kadar sürebilir. Yalnızlaştığı iktidarda kendisinden başka hiçbir geçmiş birikime ve birlikteliğe aldırış etmeyen, ordusu, emniyet güçleri, hastaneleri, okulları, şantiyeleri, fabrikaları olan dar kafalı dinci bir örgüt lideridir artık. 7 Haziran’da geriletilebileceği olgusu ise gerçek dışıdır. Emperyalizme güvensizlik yalnızca sahada değil ideolojik olarak da şarttır. Bu zorunluluğun gerekçesi yukarıda verilen örnekler olarak gösterilebilir.

Sosyal-Demokrasiyi kurtuluş olarak gösterebilecek kadar doğasında Che’nin dediği gibi vahşilik barındırır. Şarjördeki üç beş mermi ile bir ağaca tırmanıp yahut ormanda alabildiğine kaçmak bu vahşiliği AKP’de tekelleştirmektir. AKP yalnızca bir örnektir ve asıl olan emperyalizmin doğasının vahşiliğidir. Çünkü AKP türünün son örneği değildir.

Bu noktada AKP geriledi dendiği zaman TÜSİAD ve MÜSİAD endişe dolu telaşlı açıklamaları ardı ardına sıralamalı mesela. İncirlik üssünden ABD uçakları yalnızca eve dönüş için kalkabilmeli bir daha geri dönememek üzere.Zonguldak’ta 13 tane termik santral yapımı haberini duymamalıyız yahut Doğu Karadeniz’de yayla yolu projesinin lafı bile edilememeli. AKP geriledi dendiğinde halk laiklik, sol ve Kürt düşmanı Said-i Nursi’den nefret etmeli. Kamu kurumlarındaki ibadethaneleri labaratuara dönüşürken görmeli öğrenciler ya da harç parası dendiğinde gülüp geçmeliler. AKP geriledi dendiğinde taşeron sahiplerinin işçilerden kaçarkenki görüntüleri sosyal medyada dolaşmalı. AKP geriledi dendiğinde tecavüz, taciz, kadın ölümü haberlerini duyduğunda herkes şaşkınlığa uğramalı. 13 yaşındaki zihinsel engelli kıza tecavüz eden yaratık beraat edememeli. AKP geriledi dendiğinde kanserden,trafikkazalarından kimse ölmemeli. AKP geriledi dendiğinde Kürdistan’da çiçek açmalı ve bu ülkedeki herkesin kitaplığına girmiş olmalı Ape Musa.

Liberalizmin yahut sosyal demokrasinin AKP’yi bu şekilde gerileteceğini düşünen var mı? Bunlar dışındaki AKP gerilemesinin ancak tek bir açıklaması olabilir; gerilemeden açılan boşluğa yerleşerek sınıfsal egemenliğin yönetimine küçük hisselerle ortak olmak.

Bu anlamda Siyasal İslam’ın Türkiye’deki köklerini ve sınıfsal karakterini tespit etmek ve bu doğrultuda çizilebilecek mücadele rotası AKP’yi geriletmenin yahut yavaşlatmanın çok daha ötesine ışık tutar. 2002’de kapitalist ilişkiler zemininde liberallerle yaptığı ittifakla iktidara yerleşen Siyasal İslam’ın bahsedilen ittifakın Anadolu burjuvazisi içerisindeki örgütlülüğünden de aldığı güç ile üretim süreci ve halk içerisindeki etkili dolaşımı ve solun karşısına ördüğü bariyer bireylerin manevi muhteviyatı üzerinde yükselmekte. Kime sorduysam AKP’ye ‘’ben oy verdim’’ diyeni görmedim açık yüreklilikle dillendiren yahut herhangi bir kitle gören var mı AKP’ye açıktan destek atan! Tam da bu yüzden bahsedilen konu titizlikle incelemeyi ve her alanda ilkeli duruşu normalinden ziyade bir gereklilik olarak önümüze koyuyor. Bu inceleme çalışması da başka bir yazıda ayrıca değinilmesi gereken uzun bir konu.