Prometheus Desmotes ve daima güncel bir sorumluluk olarak ateşi çalmak

Deniz Saracaer

Blog: Serbest Kürsü

Zeus ve Prometheus, titan soyunu devirip tanrı soyunun egemenliğini başlatan devrimin silah arkadaşlarıdır. Zeus devrimin kumandanı, Prometheus da zekâsı ve geleceği görebilme yeteneğiyle onun en önemli yardımcılarındandır.

“Zaman her şeyin ilacıdır” sözü, her ilacın aynı zamanda yan etkileri olduğunu göz ardı eden bir sözdür. Bu yan etkiler, eski silah arkadaşlarının arasının açılmasına neden olacaktır. Prometheus, yeni egemen Zeus’un önünde aşılması gereken bir engel halini alacaktır bundan sonra.

Zeus’un buyruklarına karşı gelme pahasına da olsa, kendi tanrısal gözyaşını balçıkla yoğurarak insanı yaratır Prometheus. Tanrıların kralının insanlığın başına açtığı her türlü belaya karşı insanoğlunun koruyuculuğunu üstlenir. Bardağı taşıran son damla ise Hephaistos’un ocağından çaldığı ateşi insanlara ulaştırmak olacaktır.

Bu olay üzerine Zeus Prometheus’u cezaların en büyüklerinden, en acımasızlarından birine mahkûm eder. Prometheus Kafkas Dağları’ndaki bir kayalığa kırılmaz zincirlerle bağlanır. Her şafak vakti bir kartal gelir ve zincire vurulmuş Prometheus’un ciğerini parçalayıp yer. Ciğer, sonraki günün şafak vaktine kadar iyileşir. Ardından aynı kartal gökyüzünde tekrar belirir ve bu sonsuz ceza böyle sürer gider.

Prometheus tanrıların düzenine başkaldırdığı için cezalandırılmıştır. İnsanlık tarihi de çeşitli dönemlerde düzene başkaldıran birçok Prometheus ile karşılaşmıştır demek yanlış olmayacaktır. Kimisi başarılı olmuş, kimisi unutulup gitmiştir.

Peki, Prometheus’un başarısız olduğunu söyleyebilir miyiz?

Kendi adıma bu soruya olumsuz cevap vereceğim. Tevfik Fikret de aynı şekilde düşünmüş olacak ki Promete isimli şiirinde insanlıktan Prometheus’a gecikmiş fakat hak edilmiş bir saygı sunumunda bulunmuştur.

Aiskhylos’un Zincire Vurulmuş Prometheus isimli tragedyasının bir bölümünde Koro, Prometheus’a şöyle seslenir:

“Sözünü sakınmıyorsun,
Başına gelen boyun eğdirmiyor
Tersine başkaldırtıyor sana.”

Geleceği görme yeteneğinden bahsetmiştik ya hani, işte başına gelecekleri görebilmesine rağmen korkusuca ateşi insanlığın hizmetine sunar büyük yaratıcı. İnatçılıkla değil kararlılıkla, basit bir uzlaşmazlıkla değil hedefine ulaşacak bir kahramanın inancıyla gerçekleştirir bu eylemi. Bunu, aynı eserin bir başka bölümünde yaptığı seslenişten anlıyoruz:

“Oysa benim işkencelerimin sonu yok
Zeus tahtından düşmedikçe.”

Türkiye’nin yakın tarihinde de ateşi çalma girişimleri yaşanmıştır. Bunlardan biri 12 Mart, diğeri ise 12 Eylül ile sonlandırılmış ve yerli Prometheuslar egemenler tarafından acımasız şekilde cezalandırılmıştır.

Günümüze en yakın girişimin Haziran İsyanı olduğunu söyleyebiliriz. Başarılı olup olmadığını değerlendirmek bana düşmez. Ancak nadasa bırakılmış bir isyan olduğunu söyleyebilirim. Hatalardan ders çıkararak, olandan olması gerekene ulaştıracak köprüyü kurarak daha verimlisini, daha etkilisini, daha güçlüsünü örgütlemek için nadasa bırakılmış bir isyan…

Çevrenizde Birleşik Haziran Hareketi’nin ne olduğunu, neyi hedeflediğini soranlar olacaktır. Ateşi gerçek sahibine, emekçi halka ulaştırmanın tarihsel bir sorumluluk olduğunu kavrayan elçilerin hareketi olduğunu söyleyebilirsiniz.

Biz korkmuyoruz, Zeus korkuyor. Korkmasında da fayda var. Çünkü henüz boyun eğmedik. Ayaktayız.