Kırmızı iğne

Cem Türkoğlu

Blog: Serbest Kürsü

Kırmızı iğne... Hayvan besleyen herkesin korkulu rüyalarından birisi. Asıl ismi Berovit* olan bir B vitamini preparatı. Diyeceksiniz ki ne alaka? Kısaca hayatımdan bir kesitle aktaracağım.

Sene 2014 aylardan kasım. Kendi Veteriner Kliniğimi açalı henüz 4 ay olmuş ve '' tecrübesiz'' sayılabilecek bir hekimim. Böyle zamanlarda tecrübenin çeşitli boyutları var pek tabii. Sadece hekimlik icraatı değil, hastalarımızın sahipleri ile iletişim ve algı yönetimi gibi konularda da tecrübe her serbest meslekte olduğu gibi vahim bir önem arz ediyor.Geçelim hikayeye...

 Kliniğin telefonu çaldığında üzüntüden, ağlamaktan nefesi kesilmiş bir teyzemiz feryat figan yardım istiyor benden. 15  yaşındaki köpeği farklı kliniklerden 5 hekim tarafından incelenmiş ve bir türlü çözüm bulamamışlar. Yerden zar zor kalkıyor ve yemeden içmeden kesilmiş. Tabii ki görüp muayene etmek istediğimi belirtip evlerine gidiyorum. Öncelikle daha önce koyulan teşhis ve tedavileri sorup yoluma devam ediyorum. Genç olmam hasta sahipleri tarafından iyi karşılandı. Aynı zamanda cesur görmüşler beni. Muayenemi gerçekleştirip, diğer meslektaşlarımın verdiği ilaçları inceliyorum. Diğer taraftan okulumdaki uzman abimizden bir fikir almak için onunla yazışıyorum. Benim algıladığıma göre köpeğimizde bir kalp kapakçığı yetmezliği var. Solunum fena halde ve kalp sesleri, okulda öğrendiğim normal seslere uymuyor. Teşhisimi yarım ağızla açıklayıp  gereken tedaviyi hasta sahiplerine aktarıyorum. Hastanın geleceği hakkında da çok umutlu bir tablo göremediğimi üzülerek belirtiyorum. Sahipleri son ihtimal olarak her türlü tedaviyi kabul ettiklerini açıklıyorlar ve ilaç siparişlerini veriyorum.İlaçlar gelene kadar da kliniğe geçip bekleyecektim. Gitmeden evvel bir miktar ağızdan besleme yaptım ve işte önemli an: Kırmızı iğnemiz devrede. Yaklaşık 2 cc Berovit'i deri altı yolla hayvana verdim. Ve tabiiki sahibi kırmızı iğnenin ne olduğunu sordu ve hafızaya attı. 

Akşam üzeri bahsettiğimiz ilaçlar geldi ve alelacele köpeğin yanına yetiştim. Gittiğimde daha başıma gelecekler belliymiş aslında. Yaşlı teyzemiz, ben kırmızı iğneyi yaptıktan sonra köpeğin daha kötü olduğunu iddia ediyor. Eşi ve oğlu da dahil açıklıyorum, ilaç şişesini çıkarıp gösteriyorum ve bir miktar ikna oluyorlar. Daha sonra getirdiğim ilaçlardan 1 tanesini oral yolla yutturup su içiriyorum ve bekliyoruz. Köpek kendine gelmeye başladı. Nabız normale döndü, solunum düzeldi. Teyzemiz hemen koşup kahvemizi yapıyor, teşekkürler, şükran borçları havada uçuşuyor. Balkonda kahvemizi yudumlarken herşey hala normal, yüzler gülüyor ama sevinç yarım saat sürüyor. Köpek sizlere ömür. Ölümün kesin sebebini otopsiye izin vermedikleri için bilemiyorum tabii. Belki bir hekim hatası da yapmış olabilirim. Bu da normaldir. Fakat suçlu kim? Öğle vaktinde yapılan kırmızı iğne ve onu uygulayan ben. Sonrasında ödemem yapılmadığı gibi günlerce aranıp tehdit ediliyorum, günlerce vicdan muhasebesine tabi tutuluyorum vs. Fakat mühim olan bilgidir ve bahsedilen ilaç hayvan öldürmez. Eğer bu vakadan sonra bu ilacın kullanımını korkup bıraksaydım, birçok hastamın iyileşmesinde bir hayli eksik bir tedavi protokolü uygulayacaktım.

Türkiye solunun da kırmızı iğneden korkma alışkanlığı var. B vitamininin hiçbir hayvana anormal bir aşırı duyarlılık hariç zararı dokunmadığı gibi sosyalizm ve komünizm vurgusu yapmak da dünyanın hiçbir yerinde solu zayıflatmaz, öldürmez, yok etmez. Tam aksine bu vurgular, omurgayı güçlendirir, yolunu çizdirir, aldatmacalardan kandırmacalardan uzak tutar, kuyrukçuluğu özendirmez ve en önemlisi mücadeleyi bir anlama bağlar. Fakat herkesin bildiği gibi bu önemli vurgulardan, sol, bir hayli korktu, korkutuldu. Şimdiki tabloda bırakın bu vurguları kullanmayı, peşine düşülen akımın  islami vurgular yapması bile gözlerine perde indirmiş görünüyor. Bağnazları bir kenara atalım, bu perdeyi kaldırmak, tarihin en büyük liberal saldırılarından birinin yarattığı bu perdeyi kaldırmak ve akıl tutulmalarını yok etmek de ,nasıl ki vitamin tedavisinden korkan hekim arkadaşımızı uyarıp onu doğru olanı göstermek gibi bir görev bilincimiz olmalıysa, bizim işimiz. 

Ancak nasıl ki bir hayvanı tedavi etmek için sadece B vitamini yeterli olmuyorsa, bu vurguyu da yapmak devrim için sadece yeterli değildir elbette, iyi beslenmeli yani okunmalı okutulmalı, antimikrobiyeller doğru kullanılmalı yani doğru yollarla kendimiz ve çevremiz örgütlü hale getirilmeli, destekleyici tedaviler yapılmalı yani bir arkadaşımız geriye düştüğünde kolundan tutup ileri çekilmeli.

Bu saydıklarımız hangimize yabancı? Hangisi bize zarar veren şeylerden birisi? Tamam hep kırmızı iğneciyiz eyvallah. Ama en başta da söyledim. Sadece hekimlik kâr etmez. Aynı zamanda iletişim ve algı yönetimi gibi konularda da becerilerimizi artırmalıyız. Kırmızı iğnenin zararsız hatta ve hatta iyi bir şey ve her daim rahatlıkla kullanabileceğimiz bir ilaç olduğunu insanlara aktarmalıyız. Tecrübelilerimiz tecrübesizlerimizi büyütmeli, yeniden bir kuşak yaratmalı ve günü geldiğinde Türkiyenin tüm doğal deliklerinden kan akıtan basili**, elimizdeki güçlü ilaçlarla vurmalıyız. Elimizdeki can çekişen bir hasta ülke ve tedavisi için tek protokol ancak bizde var. Yeter ki tedavi etmeyi canı gönülden isteyip işimize bakalım.

Kırmızı iğneden korkanlardan kendi bağnazlık çıkmazlarına düşenleri de bırakın kendilerine kocakarı ilaçları hazırlamaya devam edip, koalisyonculuk(hacamat***), meclisçilik(homeopati****) peşinde koşmaya, umutlarını ampirik hocalara teslim etmeye devam etsinler. 


*Berovit: Gıdaya bağlı sindirim yetersizlikleri, iştahsızlık, antibakteriyel tedavilerde destek ve formülündeki vitaminlerin eksikliğine bağlı hastalıkların tedavisinde kullanılır.1 ml'de; Vit B1 5 mg, Vit B2 2 mg, Vit B6 2 mg, Vit B12 4µg, nikotinamid 20 mg, D-pantenol 10 mg bulunur.
**Basillus Antrachis (şarbon)
***http://www.hekimcebakis.org/images/Hekimce_Bakis_Arsiv/81/81%20SAYI%20(23).pdf
****http://onedio.com/haber/6-maddede-homeopati-sarlatanlik-mi-yoksa-alterna...


Not: Yazıdan, geçerliliği bilimsel olarak kanıtlanmış alternatif tıp yöntemlerine savaş açtığım ve endüstriyel piyasada en çok kâr marjına sahip kimyasal tedavinin savunucusu olduğum çıkarılmasın. Sadece benzerlik kurmak açısından böyle bir tablo gözüküyor.