Sütün kaymağını kimler yiyor?

Burhan Özalp

Blog: Serbest Kürsü

Çiftçi emeğinin karşılığını almak istiyor. Bin bir emekle ürettiği sütü iyi bir fiyattan satmak istiyor. Olmuyor! Tüketici uygun fiyata süt içmek istiyor. Olmuyor! Ne çiftçi istediği fiyattan sütünü satabiliyor ne de tüketici istediği fiyattan süt içebiliyor. Çiftçinin elinden çıkan sütün fiyatı neredeyse 3 katına çıkarak tüketiciye ulaşıyor. Çiftçiden yaklaşık 1 TL’ye alınan süt yaklaşık 3 TL’ye tüketiciye satılıyor. Peki, bu aradaki 2 TL’yi ya da amiyane tabir ile sütün bu kaymağını kimler yiyor? Çok düşünmeye gerek elbette süt sanayiciler yiyor. Sanayiciler çiftçiden olabildiğince düşük fiyata almaya tüketiciye de en yüksek fiyata satmaya çalışıyor. Hem üretici hem de tüketici rantını baskılıyorlar. Tabii ki yem fiyatlarının dolayısıyla çiftçi maliyetlerinin nasıl geliştiğiyle pek ilgilendiği yok!

Oturdukları yerden para kazanıyorlar!
Süt piyasası üretici açısından oligopson, tüketici açısından oligopol bir piyasa. Yani süt piyasasında belli başlı firmalar var, bunlar üreticiye ve tüketiciye karşı gizliden gizliye anlaşarak tekel gibi hareket ediyorlar. Bu süt firmaları kabaca şöyle diyorlar: “arkadaşlar biz birbirimizi yiyeceğimize gelin hep birlikte üretici ve tüketiciyi yiyelim!” diyorlar.

Firmalarca toplanan sütlerin çoğu UHT yöntemiyle raf ömrü uzun hale getiriliyor. Böylelikle raflarda uzun süre satılmayı bekliyor. Ancak süte zam gelirse rafa daha önceden konulmuş süt de zamlı olarak satılıyor. Yani önceden çiftçiden sütü ucuza alanlar UHT yöntemiyle aylar sonra sütü zamlı satıyorlar. Kabaca olacak yine ama durumu özetleyen cümle bu: “oturdukları yerden para kazanıyorlar”.     

Fiyatları kimler belirliyor?
Çiğ süt üretiminde bütün emeği veren çiftçi ama çiftçi süt üretmek için kullandığı girdilerin ne de sütün satış fiyatını belirleyebiliyor. Devlet de serbestleşme uygulamalarıyla piyasadan çekilince, çiftçi piyasada girdi-ürün piyasasını kontrol edenlerle baş başa kalıyor. Yemin fiyatını belirleyemiyor, sütün fiyatını belirleyemiyor. O ancak belirlenen fiyatlardan hareket etmek zorunda bırakılıyor. Yemciler diyorlar ki yeme zam yaptık bu fiyattan alacaksın. Sanayiciler diyor ki biz bu fiyattan alacağız, sen de bu fiyattan satacaksın. 2015 yılı için de sanayiciler çiftçiden aldıkları çiğ sütün fiyatını 1.15TL’nin altına çekmeye çalışıyorlar.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de geçmişe göre çiğ süt fiyatları artıyor ama yem fiyatları da artıyor. 2002 ile 2014 yılları arasında ortalama cari fiyatlarla çiğ süt fiyatları % 203 artarken, yem fiyatları % 280 arttı.

Çizelge 1: Çiğ Süt ve Yem Ortalama Fiyatları

Çiğ sütün satış fiyatı ile yem fiyatlarının gelişimi birbirinden farklı olunca, çiftçi sattığı süt fiyatı ile daha fazla yem alamaz hale geliyor. Çizelge 2’de bu durum net bir şekilde görülüyor.

Çizelge 2: Süt Yem Paritesi

Çiftçi 2002 yılında 1 kg süt fiyatı ile 1,67 kg yem alabiliyorken , 2014 yılında 1,36 kg yem alabilir hale geldi. 2009 ve 2010 yılında pariteleri yanıltıcıdır. Çünkü 2007-2008’de yaşanan süt krizinden dolayı çiftçiler “sütümüz 1 lt su parası kadar bile etmiyor” diyerek birçok çiftçi hayvanını mezbahaya kesime yollamıştı. Bu krizi o yıllarda sağılan hayvan sayısında açıkça görebiliriz. Sonrasında yaşanan süt arzı sorunları nedeniyle süt fiyatları geçici bir artış yaşamıştı. Bu artış nedeniyle çiftçi geçici bir süre daha çok yem alır gibi görünse de sonrasında işler yine eskisine döndü.

Başka bir çalışmaya göre de süt yem pariteleri daha da vahim durumda. Türkiye, ABD karşılaştırmasının yapıldığı bu grafikte Türkiye süt yem paritesi ile ABD süt yem paritesi arasında ciddi bir fark var.

Grafik 1: Türkiye ve ABD’de Süt-Yem Paritesi

Ayrıca 2015 Ocak ayı süt fiyatı 1,12 TL ancak 2015 Ocak ayı Türkiye’de 1 lt sütün ortalama maliyeti 0,981 TL. Bir çiftçinin kazandığını, bir de çiftçiden aldığı sütü 3 katı fiyata satanların kazandıklarını varın siz hesap edin.

Çizelge 3: Bölgelere Göre 1LT Sütün Maliyeti

Böyle bir ortamda çiftçi durumdan şikayet etmesin de ne yapsın? Para kazanamıyorum dediğinde yerden göğe kadar haklı olmuş oluyor.

Bir de sütteki tüketici fiyatlarına baktığımızda sütün kaymağını kimin yediğini daha net anlayabiliriz.

Çizelge 4: Sütte Tüketici Fiyatları (TL/LT)

Bunlar 1 LT fiyatları. Birçok firma sütleri 200 ml, 500 ml, 1 lt olarak paketliyor. Buralarda da 1 LT fiyatına göre farklı fiyatlandırma yapıyor. Büyük firmalar 200 ml’lik paketleri 0,80 ile 1,00 TL arasında satarak aslında 1 LT’sini 4-5 TL’den satmış oluyorlar.

Kooperatifleşme istenmiyor
Süt çiftçisinin çoğu küçük üretici ve örgütsüz, bu yüzden çiftçilerin süt fiyatında avantaj elde edebilecekleri tek araç şu an için kooperatifleşme. Ancak devlet kooperatifleşmeyi teşvik ettiği pek yok. Çünkü sütte sanayici baskısı var. Sanayici ucuza süt almak istiyor çiftçiden. Ama çiftçi kooperatifte olursa çiftçinin pazarlık gücü artacağı için sanayici bunu istemiyor. Çiftçi sanayiciye mahkum olsun, sanayicinin belirdiği fiyattan çiftçi sütünü satsın istiyor. Türkiye’de süt kooperatifçiliğinde güzel örnekler var. Örneğin, Tire Süt Kooperatifi süt çiftçisi adına birçok başarılı işe imza attı. Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük’e göre devlet kooperatifleşmeyi destekleme sistemi üzerinden teşvik etse kooperatifleşme adına çok güzel sonuçlar çıkacak ancak devlet buna yanaşmıyor. Neden yanaşmadığını herhalde tahmin edebiliyorsunuzdur. Mahmut Eskiyörük’e göre kooperatifleşme şu yüzden gerekli: “ilkel insanlıkta insanlar tek tek ava giderlerdi. Vahşi hayvanlar tek tek gelen insanları yerdi. Hal böyle olunca, sonra insanlar vahşi hayvanlara karşı hep beraber ava gitmeye başladı. Eskiden insanlığa karşı vahşi hayvanlar vardı, şimdi insanlığa karşı vahşi kapitalizm var. Çifçiler tek başlarına bir şey yapamaz, hep birlik olalım bu vahşi kapitalistlere karşı mücadele edelim”.   

Sonuç olarak
Süt çiftçisinin çoğu küçük üretici ve örgütsüz olması dolayısıyla ürün girdi piyasasını kontrol edenlere karşı yalnız ve eli zayıf kalıyor. Serbest piyasada da bu yüzden de hep kaybediyor. Peki devlet ya da bakanlık ne yapıyor? “İnek delisi” olarak bilinen iş adamı Ethem Sancak’ı söylediğini onaylamakla yetiniyor: “Tarım köylülüğün elinden alınmalı…”