Mısır fiyatında şirket-tüccar işbirliği ve mısır destekleri kime gidiyor?

Burhan Özalp

Blog: Serbest Kürsü

Adana bilirsiniz bereketli topraklardır. Yaşar Kemal’in, Orhan Kemal’in, Yılmaz Güney’in, Abidin Dino’nun, Demirtaş Ceyhun’un ve daha nicelerinin bereketli topraklarıdır. Bir zamanlar Adana pamuk ile anılırdı. Sonra, maliyet dediler, dünya piyasaları dediler, liberalleşme dediler, onu dediler, bunu dediler pamuğu bitirdiler. Eeee topraklar boş mu kalsın, kalmasın tabii, “mısır var” onu ekin dediler. Sonra pamukçular, mısırcı oldu. Adana’da Türkiye verim ortalamasının çok üzerinde mısır üretiliyor ama nafile…

Şimdi mısırcılar zor durumda, girdi (ilaç, gübre, tohum, mazot vb.) fiyatları yıldan yıla artıyor ama mısır fiyatları neredeyse olduğu yerde sayıyor dolayısıyla mısırcılara ne olacağı belirsiz ve mısıra bir alternatif üretilemiyor. Çünkü mısır makinalı tarıma uygun, fazla işçilik gerektirmiyor, verimi istikrarlı, fiyatlar beğenilmese de aşağı yukarı bir satış garantisi var; diğer ürünlerin maliyeti daha da yüksek, üretiminde ve hasatında tarım işçisine ihtiyaç var, fiyatları istikrarlı değil, satış garantisi yok.  

Çizelge 1’de görüldüğü gibi, son yıllarda çiftçinin mısırın fiyatının virgülden sonra ikinci basamağı değişirken, girdi fiyatlarının virgülden sonra bütün basamaklar değişiyor (Burada mazotta bir düşüş var ama bu fiyat yine de 2013 ve 2014 yıllarının haricindeki bütün yıllardan yüksek, buradan inceleyebilirsiniz.

TOHUM YABANCI, GÜBRE-İLAÇ YABANCU, BİR TEK TOPRAK VE ÇİFTÇİ YERLİ
İşgal illa top, tüfek, füze, uçak, tank vb. ile olacak değil ya… Adana’da mısır üretiminde yaygın olarak kullanılan iki çeşit mısır tohumu var Pioneer ve Dekalp. Pioneer Dupont, Dekalp ise Monsanto şirketine ait. Bu iki şirket dünya tohum piyasasında çok etkinler, ayrıca tarımda kullanılan tarımsal ilaçları da üretiyorlar.

Şekil 1: Dünyada Tohum ve Tarım İlaçları Piyasasını Kimler Kontrol Ediyor?

Gübrenin de neredeyse % 50’si ithal… Devlet gübre de KDV’yi kaldırdı ama gübre fiyatlarını yine firmalar belirleyecek ve yine artacak.

DESTEKLER DEVEDE KULAK
Şimdi diyenler olur mutlaka, “eee kardeşim devlet desteklemiyor mu çiftçiyi?” Destekliyor da, destek devede kulak. Mısırın gübre-mazot maliyeti ve buna verilen desteklerle ilgili durumu bir yazımızda sizlerle paylaşmıştık. Bununla birlikte, bakanlığın 2013 yılı için yaptığı hesaba göre mısıra verilen destek mısır çiftçisinin için yaptığı maliyetin ancak % 12.15’ini karşılıyor. Evet evet yanlış okumadınız, %12,15!

DESTEKLER KİME GİDİYOR?
Çiftçinin kendi mülk arazisi geçinmesine yetmiyor. Mecburen arazi kiralamaya gidiyor. Ancak arazi kiralamak da kolay değil. Araziye mısır dışında başka ürünler de talip. Örneğin yer fıstığına arazinin dönümü 750 TL’ye kiralanırken mısır da 380 TL. Doğal olarak arazi sahibi arazisini yerfıstığına kiralamak istiyor. Eğer mısır çiftçisi araziyi kiralamak istiyorsa fiyatı yukarı çekmek zorunda, bu da çiftçinin maliyetini arttırıyor. Bunun dışında arazi kiralama da şöyle bir sorun var. Eğer mısır çiftçisi bir kişiye ait araziyi kiralamak istiyorsa, arazi sahibi diyor ki “destekleri ben alırım, yoksa araziyi kiralamam” diyor, işte o zaman arazi kirası dönüme 380 TL oluyor. Devletten destek alabilmesi için çiftçinin ÇKS (Çiftçi kayıt sistemi) dosyası hazırlatması gerekiyor. Bu dosya destek alınacağı zaman üretimi yapan çiftçi üzerine değil, arazi sahibi kendi üzerine hazırlatıyor. Böylelikle, arazi sahibi hem arazisini kiraladığını göstermeden kira parasını, hem de üretim için riske ve zahmete girmeden destekleri alıyor. Oooohhhh ne ala memleket! Gelgelelim, mısır çiftçisi arazi sahibi ikna ederek destekleri alabilirse, o zaman da, arazinin dönüme kirası 450-480 TL’ye çıkıyor. İşine gelirse…

Mısır çiftçisi hazine arazisini kiralarsa hiçbir şekilde destek alamıyor. Devlet hazine arazisine destek vermiyor.    

Mısırda yaygın olarak alınan destekler, prim, mazot ve gübre destekleri. Devede kulak dediğimiz bu destekler bile emek verene gitmiyor.

MISIR FİYATINDA ŞİRKET-TÜCCAR İŞBİRLİĞİ
Mısır çiftçisinin ürünü para etmiyor. Çiftçi mısırı tüccardan başkasına satamıyor. Tüccar olabildiğince düşük fiyata alıyor. Tüccarlar mısır alımı yapmadan önce Adana’da tüccarların mısırı sattıkları 3-4 firmayla toplantılar yapılıyor. Bu toplantılarda firmalar tüccarlara “biz senden mısırı şu fiyattan alacağız, sen çiftçiden kaça alırsan al, bizi ilgilendirmez!” diyor.

Hal böyle olunca tüccarların Mercedes, BMW, Volkswagen, Audi marka lüks araçlarla gezmeleri normal oluyor.

Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO) de mısır alımı yapıyor ama TMO piyasa çok geç giriyor, mısırın çoğu satıldıktan sonra, o saatten sonra açıkladığı fiyatın çiftçiye bir hayrı yok. Çünkü çiftçi yeni üretim sezonuna hazırlanmak zorunda nakit paraya ihtiyacı var. Tohumcuya, ilaççıya, gübreciye, bankaya borcunu ödeyecek. TMO olay yerine geç gelen ambulans gibi, yaralıyı kurtarmaya değil de cenazeyi kaldırmaya geliyor.  Özetle mısır çiftçisi piyasaya terkedilmiş durumda!

TARIMDA SERBEST PİYASA MI, SOSYALİZM Mİ?
Tarımda serbest piyasa diyeceksek, tohum, gübre, ilaç fiyatının sürekli artmasını normal karşılamamız gerekiyor. O zaman da şöyle dememiz gerekecek: “Bunlar serbest girişimler, adamlar dünya çapında şirketler, üretmişler satacaklar ve tabii ki fiyat arttıracaklar, hem bir de o kadar insan çalıştırıyorlar, bunların parası nereden gelecek?”

Tarımda serbest piyasa diyeceksek, şirketin-tüccarın çiftçinin ürününü ucuza almasını normal karşılamamız gerekiyor. O zaman da şöyle dememiz gerekecek: “Şimdi bu adamlar pahalıya alırsa, para kazanmak için sanayiciye pahalıya satmak zorunda kalacaklar. Eee bu durumda üretilecek nihai ürünün maliyeti artacak, o zaman da dünya piyasalarıyla rekabet edemeyeceğiz, rekabet edemeyeceksek neden üretim yapıyoruz?”

Tarımda serbest piyasa diyeceksek, tohum, ilaç, gübre şirketlerinin, tüccarların elinde oyuncak olmuş özellikle küçük ve orta ölçekte üretim yapan çiftçilerin tarımı bırakmasını normal karşılamalıyız. Çünkü serbest piyasa bu rekabet edemiyorsa bırakacak. Ama artık şunu biliyoruz ki, küçük ve orta ölçekte üretim yapan çiftçiler piyasa mekanizmasıyla tarım dışına itiliyor. Peki, elden çıkartılan tarım arazileri ne olacak, yine tarımda kullanılacak mı? Orası işte tam bir muamma…

Tarımda serbest piyasa diyeceksek, özetle çiftçi ve tarım aleyhine yaşanan bütün gelişmeleri normal karşılamamız gerekiyor.

Tarımda sosyalizm ise tüm bunların tersidir. Peki nasıl olacak diyorsanız, sosyalist planlama bir köşe yazısına sığmayacak kadar uzun bir konu ama en azından şunu söyleyebiliriz: bu ülke tarımı ve çiftçisi uluslararası şirketlere ve piyasa sistemine terkedilmeyecek…