AKP, gübre ve yemde KDV’yi %1’e düşürdü: Destek mi, köstek mi?

Burak Öztornacı

Blog: Serbest Kürsü

Maliye Bakanlığının 29.12.2015 tarih ve 1319 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 29.12.2015 tarihinde 2015/8353 sayılı Kararname ile bazı mallarda uygulanacak KDV oranları ile özel tüketim vergisi oran ve tutarlarının ve tütün fonu tutarları tespit edilmesine ilişkin karar 01.01.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu Karar ile Çiftçinin yoğun bir şekilde kullanmakta olduğu gübrede uygulanmakta bulunan %18’lik KDV oranı 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren %1’e indirildi. Yine aynı Bakanlar Kurulu kararı ile hayvan yeminde uygulanan %8’lik KDV oranı ise %1’e indirildi. Peki, bu ne demek? Bu indirim gerçek bir destek midir çiftçiler için?

Tarımsal üretim, ekolojik koşullara bağlı olduğu kadar, kullanılan üretim girdilerine de sıkıca bağlıdır. Ekonomik açıdan üreticinin gelirini verim ve fiyatlar kadar, maliyetler yani girdiler de etkiler. Türkiye’de üreticilerin sattıkları ürünlerden eline geçen fiyatlar ile girdilere ödedikleri fiyatlar arasındaki paritenin üreticiler aleyhine seyrettiği bir gerçektir. Bu durumda yeterli gelir elde edemeyen üretici, işletmesini geliştirici yatırımları yapacak kaynağı bulamadığı gibi sahip olduğu toprak su gibi tarımsal doğal kaynaklarını aşırı sömürerek tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini riskli hale getirmekte, tarımın geçimini sağlayabilecek bir ekonomik faaliyet olmaktan çıkmasına yol açmaktadır1.

Bu gerçekler ışığında AKP’nin, Gübre ve Yem’den alınan KDV’yi azaltılması olumlu gibi görünen bir adımdır. Ancak kapitalizmde piyasa, özellikle tarımsal üretim piyasası üretici aleyhine işler. Kaldı ki Türkiye gibi, tarım piyasası son15 yılda yeni baştan ve acımasızca şekillendirilen bir ülke için bu durum daha da vahimdir. AKP yıllardır küçük ve orta ölçekli çiftçileri yok etmek için tarımsal üretim piyasasını kullanıyor. Çiftçiyi desteklediğinden daha fazla vergilendiriyor. Bu durum son yıllarda o kadar çok söylendi ki, AKP, Gübre ve Yemde göstermelik bir vergi indirimi kanunu çıkarmak zorunda kaldı. Göstermelik diyoruz çünkü bu piyasa yapısı nedeniyle yürürlüğe giren bu desteğin üreticilere olumlu yansımasının kısa süreceğini tahmin etmek zor değil. Hatta orta vade de Gübre ve Yem tekellerine kaynak transferi anlamına geleceğini de öngörebiliriz. Nasıl mı, mesela gübre piyasasını kısaca bir irdeleyelim.

Bilindiği üzere AKP Türkiye’sinde hemen hemen her alanda küçük ve orta ölçekli üreticiye verilen destekler orta vade de üreticiden çıkmakta, aracıların, tekellerin yararına işlemekte. Üreticilerin ürettiği ürün başına verilen destek arttığı zaman, alıcılar ürün alım fiyatlarını aynı miktarda azaltırlar. Tüccarlardan başka şansı olmayan üreticiler ise bu duruma razı olmak zorunda kalırlar. Benzer bir durumun Gübre ve Yemden alınan KDV’nin azaltılmasında da yaşanması muhtemel. Bu karar ile Gübre ve Yem fiyatlarında yaklaşık %5 ila %15 arasında düşüş beklenmekte. Ancak önümüzdeki günlerde Gübre ve Yem fiyatlarında herhangi bir artışın yaşanmaması durunda gerçekleşecektir bu düşüşler. Bu beklenti ise oldukça zayıf bir ihtimal. Örneğin 2002-2013 döneminde kimyasal gübre fiyatları yaklaşık %240-%320 düzeyinde artmıştı. Kararlaştırılan bu KDV indirimi yıllardır üreticinin cebinden çıkan ödemelerin ancak çok küçük bir kısmını karşılamakla birlikte, önümüzdeki dönemde Gübre fiyatlarındaki bu artış eğiliminin devam etmeyeceğinin garantisi var mı?

AKP’nin yarattığı tarım ürünleri piyasasındaki asıl sorun, üreticilerin büyük tekellerin ve tüccarların insafına bırakılmış olması. Türkiye gübre piyasasında üretici olarak 5 sermaye grubuna bağlı yedi adet kuruluş bulunmakta. Sektördeki kamu kuruluşlarının (TÜGSAŞ’ın bağlı ortaklıkları Gemlik ve Samsun Gübre ile İGSAŞ) özelleştirilme işlemi 2005 yılında tamamlanarak kamunun üretici olarak varlığı sona erdi. Özelleştirmeler sonrası iki yeni grup, Yılyak Yakıt Pazarlama Gemlik Gübre hisselerini, Yıldız Entegre Ağaç Sanayii İGSAŞ hisseleri ile Kütahya Gübre varlıklarını satın alarak sektöre girdi. Sektörde yer alan başka bir girişim olan Toros Gübre ise Samsun Gübre hisselerini alarak kurulu kapasitesini artırdı. Bu süreçte Ege Gübre hisseleri de el değiştirerek Yaşar Grubu’ndan Gencer Holding’e geçti. TÜGSAŞ’a ait Elazığ Gübre kapatılarak, tesisleri diğer kamu kuruluşlarına bırakıldı. Böyle bir piyasada, üreticileri koruyacak, piyasaya üretici lehine müdahale edebilecek hiçbir kamu kuruluşunun kalmadığı bir piyasada, açıklanan bu desteklerin yetersiz ve anlamsız kalacağını ortada.1

Zaten Türkiye’de üretim kapasitesi 5,3 milyon ton/yıl olan gübre sanayisinin kurulu kapasitesi iç talebi karşılayamamakta. Son 10 yıllık ortalamalara göre tüketimin %52’si üretim, %48’i ithalatla karşılanmış. Fiilen ithalat yapan şirket sayısı 20 dolayında. Ancak yerli gübre tekelleri de üretmedikleri ya da üretebilmelerine karşın ithal etmeyi daha ekonomik buldukları gübreleri ithal etmekteler.1

Velhasıl, üreticiler üzerindeki vergi yükü malum. Ancak bu vergi yükünü azaltmaya yönelik atılacak herhangi bir adımda, piyasa yapısı nedeniyle etkili olamaz. Bunun son örneğini petrol fiyatlarında yaşadık. Bütün dünyada petrol fiyatları düşerken Türkiye’de aynı kaldı. Türkiye’deki petrol tekelleri bu düşüşten inanılmaz karlar elde ettiler. Halk için ise bir şey değişmedi. Benzer bir sürecinde tarım ürünleri piyasasında yaşanması gayet olası. Yapılan bu vergi indirimi gübre ve yem fiyatlarını, bir ihtimal, kısa süreliğine düşürse de, orta vade de Gübre ve Yem tekellerinin fiyatları eski seviyeye ve hatta daha da üstüne çekme ihtimali çok güçlü. Neler olacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

Eee… Bu döngüden kurtuluş mu? Kurtuluş belli sanırım. Ya piyasa düzeni, ya sosyalizm.


1) Şengül H., Oral N., Öztornaci B., "Türkiye`de Tarımsal Girdi Politikaları ve Girdi Piyasalarındaki Gelişmeler ", Zmo VIII.Teknik Kongresi, Ankara, Türkiye, 12-16 Ocak 2015, Cilt.2, Ss.1484-1500