Perihan Sarı: Eğitimin dinselleşmesine direnmek gerekir

Birleşik Haziran Güncesi

Blog: Serbest Kürsü

13 Şubat okul boykotuna destek mesajlarını yayımlamayı sürdürüyoruz...


Perihan Sarı (Eski CHP PM Üyesi)

AKP, toplumu dönüştürme ve kendi ideolojisi doğrultusunda biçimlendirme girişimleri,  eğitim sistemini tahrip ederek ve yeniden düzenleyerek gerçekleştirmektedir. Anayasa  ve Birleşmiş Milletlerin Çocuk Haklarına ilişkin normları ihlal edilerek bu yolda tehlikeli bir ilerleyiş söz konusudur. Eğitim, anayasal bir hak olarak, devletin karşılaması gereken bir hak olmak yerine, çocuklar üzerinden yürütülen bir hesaplaşma alanına dönüşmüştür. Hükümet, kendi arka bahçesini genişletme uğruna, eğitimi bölüp, parçalayarak, eğitim birliğini bozmuş, eğitimin ulusal ve laik niteliğini ortadan kaldırmıştır.

Gerçekte fiziksel koşulların iyileştirilmesi, yeterli sayıda okul, derslik ve öğretmen sağlanması, eğitim kadrolarının artırılması ve eğitimde niteliğin yükseltilmesi için çaba ve kaynak harcanması gerekirken, dinci ve kinci nesil yetiştirme derdindeki Hükümet, eğitim birliğini bozan, çocukları güvensiz, aileleri kaygılı kılan; genç öğretmenlerin geleceğini karartan bir toplumsal yıkım sistemi yaratmıştır.

AKP, yeni liberal düzenin yarattığı fırsatları da gözeterek düzenlediği eğitim sistemi aracılığı ile çağdaş değerler ve becerilerle donanmış, özgür düşünen, üretken ve yaratıcı, gelecekte dünya uygarlığına katkı yapacak yurttaşlar yerine; kindar ve dindar mücahitler yetiştirmeye yönelmiştir.

AKP’nin amacı, milli eğitim sistemini dinsel eğitim sistemine çevirmektir. Öğrencileri tek tipleştirecek, edilgen, itaatkar, sorgulamayan, hak arayamayan, biat etmeye hazır bir nesil yaratacak bu modeli dayatmak, eğitim sisteminin içine zorla yerleştirmek kabul edilebilir bir durum değildir. Türkiye, 21. Yüzyılın ihtiyacı olan kuşakları kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Ülkemizin ve çocuklarımızın gereksinimi, bilimsel yöntemlere, çağdaş değerlere ve ülke gereksinimlerine göre biçimlenmiş; çocuklarımızı özgür bireyler olarak yetiştiren bir eğitimdir. Her yurttaşımız, kendini gerçekleştirme becerileri edinmiş, içinde yaşadığı topluma ve dünya uygarlığına katkı yapan üretken, etkin ve sorumlu yurttaşlar olarak yetişmelidir.

Üniversiteler, bilimsel eğitimin gerçekleştirildiği; kurumsal yapılanmasıyla, kadroları ve öğrencileriyle, düşünen, sorgulayan, araştıran, düşüncelerin ifade edildiği; bilgi üretilen özgür ortamlar olmalıdır.

Totaliter ve teokratik rejim uygulamaları, Anayasal olarak hala demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye’ye yakışmamaktadır. Bu durum, akıl, bilim ve özgürlükten yana olan yurttaşlar için bir hak ihlali boyutuna ulaşmış ve direnme hakkı kapsamına girmiştir.