Sözüm sanadır

Ayhan Çelik

Blog: Serbest Kürsü

Sıcak siyasetin güncelliği içerisinde hemen her gün, her saat cazibesiyle birlikte bizleri kendi içine dâhil ederek yapılan yerel seçimlerin birinci ve ikinci aşaması nihayet tamamlandı.
Kendisini CHP’li, sosyal demokrat, düzen içi siyaset yaparak yaşama dair beklentilerini iyileştirmekte kararlı, mücadele vermiş insanları yürekten tebrik ediyorum. Siyasete dair ideolojik olarak bakış açımız farklı da olsa ki öyledir de iyi niyetinizden, barış-kardeşlik içerisinde her şeyin iyi ve güzel olması konusunda ki düşünce ve samimiyetinizden hiç şüphem olmadı. Bu vesileyle yerel seçimlerde verdiğiniz emek ve olağan üstü ısrarcı çabanızın sonunda elde edilen başarıyla taçlanan sevincinizi kabul ederseniz paylaşıyor, sizleri dostça bir kez daha kutluyorum.

Yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere, dile getirmek istediğim düşüncelerimi geciktirerek seçim sonrasına bıraktım. Çaba ve emeklerinizin başarıya ulaşmasına hiçbir şekilde köstek olmak istemedim. Sizlere söylemek istediğim en önemli şey de, serzeniş ve eleştiri niteliği taşıyan cümlelerin sizinle hiç bir ilgisi olmamasıdır. Çünkü siz sosyal demokratsınız, ben sosyalistim. Dünyaya, siyasete ve yaşadığımız sorunlar karşısında çözüm arayışımıza dönük düşüncelerimiz çok farklı. Bu yüzden demokrasinin olmazsa olmazı seçimlerde tercihimiz ve siyasi bakış açımız elbette değişik olacaktır. Bu çok normal durumdur. Böyle bilinmesini istiyorum.

*Sözüm Sanadır Sosyalist Kardeş:

Siyasi kimliğin gereği emperyalizme, kapitalizme, sömürü ve eşitsizliğe, faşizme karşı vermiş olduğun mücadele emek-sermaye çelişkisi üzerindendi.

Sen bunu unuttun veya unutmuş gibi yaptın, içinde sermayenin olduğu düzen içerisinde “Her şeyin Güzel Olacağı” söyleminin yer aldığı kervana katıldın. Bunu bir adım ileri taşıyıp, “Her Şeyin Çok Güzel Olacağını” Yüksek perdeden dile getirdin. Hâlbuki yıllarca emek-sermaye çelişkisinin devam ettiği sürece çözümün, güzelliklerin ‘Devrim ve Sosyalizmle’ olacağını halkına söylemiştin. “Tek yol Devrim” sloganı atmış, yumruğunu havaya kaldırmıştın. Bunun için ölen, öldürülen yoldaşlarınla beraber “Bizi yok etmek isteyen emperyalizme ve faşizme karşı” diye yıllarca devrim andı içmiştin. Son yaşanan seçimlerle birlikte bütün devrimci söylemlerini bir yana bırakarak ne de çabuk sosyal demokrat kesildin. Gazetelere arkadaşlarının ölüm-anma ilanlarını verirken, yıldönümü nedeniyle yoldaşlarını devrim andıyla anarken sosyalist, anma bittikten sonra kapıdan çıkıp sermaye ve onlarla birlikte iş tutan, seçim işbirliği yapan, senin yoldaşlarını katleden, seni yaralayan, seni yok etmek isteyen gerici-faşist güruhla aynı saf da yer almaktan, daha da ötesi oy istemek, seçim kazanmak için kapılarını çalmaktan geri durmadın. “Umut Devrimde, Kurtuluş Sosyalizmde” diyordun ya; şimdi çözümü de, umudu da, her şeyin güzelliğini de düzen siyaseti yapanlarda gördün. Üzgünüm ama uğruna mücadele verdiğin halkını kandırdın, yalan söyledin. Her daim dile getirdiğin “Sınıf temelli, Emek eksenli” mücadeleyi bir yana bırakıp düzen içi çözüm arayışında olanların kapısını aşındırdın. Onların seni mest eden devrimci söylemleri karşısında bir gün heyecanlanıp çok daha yakınlaştın, gerici ve milliyetçi söylemleri karşısında bir adım geri durdun. Ertesi gün yine kapılarını çaldın. Bir ileri, iki geri. Hâlbuki ilkesizlik, sana yakışan şey değildi.

*Ülkücü kardeşlerimiz diyerek kurt işareti yaptılar, sen onların yanındaydın ve ses çıkarmadın.
Daha da kötüsü, görmedin, duymak istemedin.

*Gericilere, insan yakanlara; "Ülke elden gidiyor" diyenler, her zaman ki gibi pirim vermeye devam ettiler, el sıkıştılar, kurt işareti yaptılar ama sen görmek istemedin.

*Kapılarını aşındırdığın sosyal demokratlar, geçmişte nasıl kara çarşafa rozet takıp sonra laiklik elden gidiyor diye bağırdılarsa bu günde seçim kazanmak, oy almak için belediye başkan adayı bütün seçim propagandaları boyunca “İnşallah, Maşallah, Allah’ın izniyle, Allah’ıma bin şükürler olsun” sözlerini kullanmaktan geri durmadı. Biz bu sözlerle toplumu aldatanlardan bıkmıştık zaten. Bu eskinin yeni versiyonu mu? 

İstanbul’un ilk kadısı ’Hızır bey Çelebi’nin mezar ziyareti yapıldı. Bu ülkenin bağımsızlığını satmış Adnan Menderes’e demokrasi kahramanı dendi. Bu ülkeye tescilli hırsızlığı getiren Özal’ın mezar ziyareti yapıldı, rahmet okundu. Tıpkı senin gerici-yobaz diye muhalif olduğun zihniyetin yaptıkları gibi. 
Sen görmedin, duymadın, görmemezlikten geldin sosyalist kardeş…
Hâlbuki senin devrimciliğinde bu tür siyaset tarzının esamisi okunmaz. Sosyalizmin alfabesinde bunlara yer yok! Bunu en iyi sen bilirsin. Ama sen devrimciliğini kenara bırakıp onlarla birlikte siyaset yaptın.

*Bir düşün bakalım; uğruna beraber dövüştüğün ölmüş-öldürülmüş, katledilmiş arkadaşların da aynısını yapar mıydı? Madem yapacaklardı neden ölsünler? Sen bunca acıyı neden çektin? Ödediğin neyin bedeliydi?
Ha! Konjonktür farklı, ülke elden gidiyor, orman yanıyor deme bana… Ben mi getirdim bu ülkeyi bu duruma? Kara çarşafa Atatürk’ün altı okunu takan ben miydim? Gericilerle işbirliği yapan, başımıza bela eden, her defasında olmadık tavizler veren ben miydim de suçu bende arıyorsun? Kürsülerden ayetler okuyan, iki milyon iyi niyetli, gülmeye hasret insanı bir araya toplayıp imam getiren, dualar okutan, mehter dinleten ben miydim? Oy almak uğruna iftar sofralarında bir araya gelen ben miydim? Daha çook şey söylenir, bunu sen de biliyorsun sosyalist kardeş…
Devrimci her zaman, her yerde devrimcidir. İnançlarından asla taviz vermez. Vermemeli. Taviz verirse nasıl tanımlandığını benden daha iyi sen bilirsin.

*Aday olur olmaz, senin çokça dillendirdiğin Reis’e gidip oyunu istedi. Şimdi de, en kısa zamanda ziyaret edeceğini, uyumlu çalışacağını söyledi.

*Muhalif olduğun zihniyetle uyumlu çalışmak ne demek sosyalist kardeş? Hani sen görmezlikten geliyorsun ya, ben hatırlatayım sana…

*Muhalif olduğun zihniyetle önce açık oturum tartışması, sonra aile fotoğrafı çektirmek ne demek sosyalist kardeş? Saraydan da bir aile fotoğrafı çıkarsa, şaşırır mısın sosyalist kardeş? 

*Muhalif olduğun gericilerin, alkol yasağı koyduğu belediye sosyal tesislerinde aynı uygulamayı doğru ve hoş gören adaydan, her şeyin güzel olmasını beklemek nasıl bir şey? Hani kimse kimsenin sosyal yaşam tarzına karışmayacaktı, hani kadın-erkek ayrımı yapılmayacaktı? Ama 'O' o akşam yaptı sosyalist kardeş…
Sen göremedin, duymadın. 

*Kendi gerçekliğinle örgütlü gücün yoksa yakın gördüğüne oy verebilirsin, bunda bir şey yok. Bütün serzenişlerime rağmen, inan ben de verirdim. 
Ama sen işi abarttın! Hem de çok fazla abarttın! O kadar çok abarttın ki, kendini yok saydın. Daha ileri gidip, toprağa düşmüş arkadaşlarınla birlikte hazırladığın üzeri yıldız amblemli “Halka Kalkan Faşist Eller Kırılır!” afişinin altına daha o gün faşistlerle görüşüp desteğini alan İmamoğlu’nun fotoğrafını koydun ve her şeyin çok güzel olacağını söyledin. Yoldaşlarının kemiklerinin sızlamadığını mı sanıyorsun sosyalist kardeş?

*Beni anla artık, sana kızgınlığım bundandır. Ne halt edersen et ama’ Devrimci söylem ve argümanları’ orada kullanma! Adın mirasyediye çıkar, bundan en çok üzülen ben olurum.

*Seçime iki kala, abonesi olduğum Bir Gün gazetesinde “Bir Gün ce” “Sol Elim” yazı başlığı altında şöyle bir ifade yer alıyordu;
“Sol muhalif kesimler başta olmak üzere, geniş toplum kesimleri tarafından tıpkı 31 Mart seçimleri gibi bu seçimler de iktidar blokunu (bir parça) geriletme zemini olarak değerlendiriliyor ve ona göre bir tutum belirleniyor; AKP adayı karşısındaki tek seçenek olan E. İmamoğlu ( laiklik, devrim, sosyalizm vb. pek çok ayrımlar saklı tutularak) destekleniyor.” 

*’Laiklik, devrim, sosyalizm vb. pek çok ayrımlar saklı tutularak’ Laikliği de katmışlar araya.
Sosyalist kardeş; Neyi nereye, hangi gerekçeyle ki (gerekçesi de olmaz ya) hangi hakla nerede, ne zamana kadar saklı tutuyorsun? Sakladığın kavramları ne zaman dışarı çıkaracaksın, zamanı nedir? Bir bilsem, bir seni anlayabilsem… 
İnan ki bu kadar enerji ve birikimini kendi öz örgütlü gücün için harcasaydın…
Sana söylediklerimin alasını benden çok daha iyi biliyorsun. Bildiğine adım gibi eminim. 

*Sömürünün, faşizmin, gericiliğin bu kavramlarla barışık yaşamak isteyenlerle birlikte (bir parça) da olsa geriletileceğine hiç inanmadım. İnanmıyorum. İnanmayacağım. Bu benim devrimcilik anlayışımdır. Ne demiştik; "Emek-sermaye çelişkisi uzlaşmaz çelişkidir." Ben hala aynısın savunuyorum.
Teknolojinin bize sunduğu olanaklar çerçevesinde bilgi, belge, yorum, düşünce, fotoğraf gibi paylaşım isteklerimi yerine getirdiğim facebook sayfamdan, sizleri rahatsız ettiğime dair kanı oluşmuşsa direk sayfanızdan beni silebilir, sayfa arkadaşlığından atabilirsiniz. Buna hiç gocunmam. ‘Hayır, düşüncelerine katılmıyorum ancak yazı ve paylaşımlarını inatla okuyacağım’ diyorsanız başımın üstüne…
Kızıp bağırsak da, siyaseten ağır ithamlarda ve eleştirilerde bulunsak da;
Her şeye rağmen,

Dostlukla…