Suya ulaşamamak: 'Kader' ve 'şükür'

Ahmet Kahiloğulları

Blog: Serbest Kürsü

Dünya kaynaklarının adaletsiz dağılımı düşünüldüğünde ilk akla gelen kıta Afrika olsa gerek. Bu adaletsizliğin doğal sonucu olarak da  ortalama ömür, bebek ölüm oranı, yeterli gıda tüketimi, okullaşma oranı vb istatistiklerde karşımıza geri veya daha doğru bir tabirle geri bırakılmış bir kıta  tablosu ortaya çıkmaktadır. İyileşme sağlanamaz mı? Elbette sağlanabilir. Peki bu sorunun çözümü mevcut iktisadi sistemin kurumları ile mümkün mü? Maalesef kapitalizmin amaçlarına hizmet eden kuruluşlarla mümkün değil. Mümkün olsaydı kapitalist sistemin amaçlarına aykırı hareket edilmiş olur ve söz konusu kuruluşlar kapitalizmin kuruluşları olmaktan çıkarlardı. Din ile mümkün mü?

Konuyla ilgili olarak gazetelerde, dergilerde ve son yıllarda sosyal paylaşım sitelerinde sıklıkla karşılaştığımız benzer içerikli fotoğraflar vardır. Bu fotoğraflardan birinde rahatlıkla kemikleri sayılabilecek olan ve ölmeye çok da uzak olmayan bir çocuğa annesi kirli bir bidondan, içinde temiz olmadığı aşikar olan suyu içirirken; bir başka fotoğrafta içme suyuna ulaşabilmek için göç kafilesine benzer bir grup onlarca kilometre yol kat etmektedir. Bir başka fotoğrafta üzerine sinekler konmuş yine kirli bir kabın etrafında su içmeye çalışan çocuklar… bunlara benzer birçok fotoğraf…

Yukarıdaki soruya geri dönelim. Mesela mevcut sistemin ilk akla gelen kuruluşlarından biri olan Dünya Bankası bünyesinde, yoksulluk sınırının altında yaşayan ülkelere finansman desteği sağlamak amacıyla faaliyet gösteren Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA - International Development Association) adında bir birim vardır. Neden bu kuruluş su sorununu çözecek yatırımları desteklemez? 50,5 km (31,4 mil) uzunluğunda bir tünel ile Fransa’yı İngiltere’ye bağlamış olan, 40-45 km’lik uzunluğunda bir kanalın yapılmasını öngören Kanal İstanbul Projesi’ni desteklemesi gündeme gelmiş olan kapitalizmin 40-50 km uzunluğunda bir su borusunu döşeyip en temel hak olan temiz suyu insanlara ulaştırma gücü yok mu? Afrikalıların temiz su sorunun çözümü masa başında yapılacak 10 dakikalık bir toplantıya bakar. Ama bu ve buna benzer sorunlar çözülürse kapitalizm yoksullaş(tırıl)anlardan daha fazla ihtiyaç duyduğu ve silah olarak kullandığı iki kavramı kaybeder. Bu iki kavramdan biri “kader” diğeri “şükür”…

Biz o fotoğraflara bakalım ve buna “kader” diyelim (!), şükredelim (!). Kadere razı gelip, şükredersek emek sömürüsüne de, suya ulaşamayanlara da benzer adaletsizliklere de tek kelime etmemize gerek kalmayacak (!). Uzağa gitmeye gerek yok! Ülkemizde asgari ücrete zam 31 lira: Dolce vita…