Kürt gazeteciliğinin 117. yılı

Ufuk Bora Salaryan

Blog: Kurdewarî

Bundan tam 117 yıl önce o dönem Osmanlı topraklarında bulunan Kahire de sürgünde olan Kürt aydınlarından Mikdat Mithat Bedirhan tarafından çıkartılan Kürdistan Gazetesi yazılı Kürt kültürünün önemli mihenk taşı ve modern Kürt edebiyatının temelini oluşturmuştu. 22 Nisan 1898 yılında yayın hayatına başlayan gazete, Kürtlerin yaşadığı Türkiye, İran, Irak, Suriye ve dünyanın bir çok ülkesinde Kürt Gazeteciler Günü olarak kutlanıyor.

Gazetesinin amacını “bilimin ve bilgilenmenin iyiliklerini anlatacağım. Şimdiye dek kimse böyle bir gazete yazmamıştır benim gazetem, ilktir” diye yorumlayan Mithat gazetesinin 1. ve 5. Sayılarında yazı işlerinden sorumlu olmuş ve göğüs hastalığından dolayı hayatını kaybettikten sonra, gazetenin basım işlerini kardeşi Abdurrahman Bedirhan üstlenmiştir. Gazete Kürt aydınlanmacılığının yayılması amacını taşırken, düz yazının kullanıldığı ilk yazılı örnekti. Dönemin aydınlanmacı ruhunu taşıyan ve İttihatçılardan etkilenen Bedirhan kardeşler, kendilerinden sonra gelecek kuşağın aydınlanmacı fitilini ateşlemişlerdi.

Abdurrahman Bedirhan dönemin de II. Abdülhamit aleyhtarı yazılar yazan gazete Osmanlı ya hem Türkçe hem de Kürtçe gönderilmiş, padişahı eleştiren yazıların sıkça olması sebebiyle Jön Türk geleneğinden gelen Türk aydınlarının da ilgisini çekmişti. Dönemin baskıcı koşullarından nasibini alan Kürdistan çoğu kez II.Abdülhamit tarafından sansüre uğramış,toplatılmış ve gazete bu sebeplerden ötürü merkezini her dönemde Avrupa’nın farklı kentlerine taşımak zorunda kalmıştı.

1902 yılında Paris te İttihat ve Terakki kongresi yapılıyordu. Kongreye katılan Abdurrahman Bedirhan tarafından İttihat ve Terakki’ye sunulan destek, İttihat ve Terakki’nin Kürdistan gazetesini desteklemesiyle karşılık bulsa da gazete bu dayanışmanın ardından birkaç sayı daha çıkıp kapanmıştır.

İlk Kürt gazetesi olan Kürdistan, Kürt yayımcılığı açısından bir başlangıç olmuş ve Kürdistan coğrafyasında günümüze kadar gazete ve gazetecilik deneyimleri yaşanmıştı. Dönemin aydınlanmacı ruhundan etkilenen Kürt aydınları bu tarihlerden itibaren Kürtçenin gelişimi ve öğretilmesi için gazete ve dergiler ortaya çıkarmaya başlamıştı.

Kürt aydınlanma ve yazım tarihinde ki önemli kilometre taşlarından biri de Hawar dergisidir. Elbette bununla alakalı olarak Celadettin Ali Bedirhan ve onun Şam Ekolü adı verilen çalışmaları kapsamaktadır. Dergi Celadettin Ali Berdihan’ın Kürtçe üretim açısından ilk kez Latin harflerinin kullanıldığı ya da başka bir deyişle Kürt Harf Devrimi niteliğinde ki çalışması olmuştur. Hawar Dergisi hem Kürtçenin standartlaştırılması Kürtçe yazan kadronun yetiştirilmesi açısından bir okul işlevi görmüştür.

Hawar’ın yazı kadrosu içerisinde Celadettin Ali Bedirhan dışında, kardeşi Kamuran Bedirhan, Osman Sabri, Nureddin Zaza, Cegerxwin, Kadri Can gibi birçok Kürt aydını da düzenli olarak yazdı. Hawar yakarış, yardım nidası manasındadır. Bu nida Kürtlerin sahipsizliği ve acılarına yakılan bir feryat olarak algılanmıştır o dönemde. İşte bu sürecin bir çıktısı olarak Hawar Dergisi Kürt halkının “imdadına” yetişir ve yayın hayatına da 1932 yılında başlar. Öncesinde İstanbul da yaşarken Serbesti gazetesinde çalışan Celadet’in bu ilk kişisel deneyimi aynı zamanda Kürt kültür tarihinin de kimi ilksel özelliklerini taşıyordu.15 Ağustos 1943’e kadar yayın hayatına devam eden dergi Kürt aydınlanma tarihinde ki kıymetli yerini almıştı.

Bu süreçler ve aşamalardan sonra coğrafya ve dünyada bir Kürt gazeteciliği gerçeği oluşmuştu. Cumhuriyetin kurulmasından sonra Türkiye’de oluşan ulusal basın içinde bir çok Kürt gazetecide bulunuyordu. Bunlardan biri de “Ape Musa” olarak bildiğimiz Musa Anter olmuştur. 1920 yılında Mardin’de dünyaya gelen Musa Anter Kürt gazeteciliğinin ve yazım hayatının önemli kişilerinden biri olmuştu. Anter lise hayatını bitirdikten sonra 1941 yılında İstanbul a gider ve burada Hukuk Fakültesi’ni kazanır. 1945 yılında bu fakülteden mezun olan ama hiçbir zaman avukatlık yapmayan Anter 1959 da 49’lar 1970 de Devrimci Doğu Kültür Ocakları içerisinde bulunur.12 Eylül darbesinin ülke solcusu üzerinde ki baskılarından nasibini alan Anter darbeden sonra “Kürtçülük” propagandası yapmaktan tutuklanır. Musa Anter hayatının çoğunu baskılarla ve cezaevlerinde geçirmiş olsa da dönemin en önemli gazetecilerinden biri olmuştu. Canip Yıldırım ve Yusuf Azizoğlu ile birlikte “İleri Yurt” gazetesini çıkaran Anter, Deng, Barış Dünyası ve Yön dergilerin de yazmış 20 Eylül 1992 yılında o dönemde Özgür Günden gazetesinde çalışırken “faili meçhul” bir cinayete kurban gitmiştir.

“Türkiye’nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının yeminli, canlı şahidiyim. Hem yalnız şahidi mi? Değil… Sanığıyım, mahkumuyum” sözlerinin sahibi Ape Musa hayatını aydınlanma mücadelesine ve ezilen Kürt halkına adamış ve tüm Türkiye’nin amcası yani Ape Musa olmuştu. Gazetecilik deneyimlerinin yanı sıra bizlere bıraktığı birçok eseri hala bize yol göstermeye devam ediyor.

80’lerden sonra başlayan Kürt ulusal hareketi ve mücadelesi kendi basınını da oluşmasını gerekli kılmış ve bunla ilgili örnekler çıkmaya başlamıştı. Bu örneklerden en önemlisi kuşkusuz Özgür Gündem gazetesi olmuştu. Gazete yaşadığı baskılar, faili meçhul cinayetlerin yanı sıra “Özgür Basın” için verilen mücadele de ki katkıları açısından da ön plana çıkmıştı. Özgür Gündem 30 Mayıs 1992 de yayın hayatına başladı. Bölgede olup bitenleri dünyaya duyurmak amacıyla yola çıkan bir avuç gazeteci her türlü zulümü göze almıştı. Yayımlanmaya başlamasının üzerinden 7 gün geçmişti ki Özgür Gündem ilk tepkiyi aldı.

Diyarbakır muhabiri Hafız Akdemir katledildi. Ardından Ferhat Tepe, Nazım Babaoğlu başta olmak üzere 30 muhabiri daha “kim vurduya” kurban gitti. OHAL Bölgelerine girişi yasaklandı. Bu koşullardan dolayı militan bir dağıtım ağı oluşturuldu.Bölge o kadar karışıktı ki JİTEM ve Hizbullah yapılanmaları çoktu ve devlet eliyle katliamlar gerçekleştiriyorlardı. Bölgede Özgür Gündem okumak ve dağıtmak ölümü göze almaktı. Nitekim 2 yıl içinde bu örgütler tarafından 76(yetmiş altı) gazete çalışanını katledildi.Öldürülen kişilerden sadece 30’u gazeten muhabiriydi. Bu da yetmedi 17 Nisan 1994’te kapatıldı.

10 gün sonra yayım hayatına Özgür Ülke adı ile başladı.3 Aralık 1994 günü gazetenin 3 bürosu bombalandı, İstanbul’da ki merkezi yerle bir edildi. Bombalı saldırılar da gazete çalışanı Ersin Yıldız yaşamını yitirirken 21 çalışanı da yaralandı. Bölge neredeyse her gün yaşanan faili meçhul cinayetler ve bunların sonucunda oluşan kimsesiz toplu mezarlarda Özgür Gündem emekçileriyle de dolup taşarken gazete bombardıman ile haritadan silinmiş oldu.

Gazetecilik çoğu dönemde Kürt aydınlanma tarihinin misyonerliği amacıyla kullananılmış, Kürt aydınları yaşadıkları her dönemde baskı ve tutuklamalarla karşılaşmıştı. Mithat la başlayan “Kürtler gazeteden yoksun olmasınlar” amacıyla çıkan ilk gazeteden günümüze kadar 117 yıllık bir mücadeleyi görüyoruz. Kürt halkını, dilini bölgeye ve dünyaya duyurmak amacıyla sayısız kişi emek ve bu yolda can vermiş ama boyun eğmemişti. 117 yıl sonrada o dönemler yaşanan baskıların,kapatılmaların ve sansürlerin aynılarını şuanda görüyoruz. Bugün yüzlerce gazeteciyi uydurma gerekçelerle içeri atıp kendi borazancılığını yapan gazetecileri ihya eden AKP özendiği II. Abdülhamit’in İstibdat dönemini aratmıyor. Gün düzene boyun eğmeyen gazetecilerin, baskılara karşı çıkan, sessiz kalmayan ve halka yalan söylemeyen gazetecilerin günüdür. 22 Nisan Kürt gazetecilik günü yandaş olmayan, boyun eğmeyen gazetecilere kutlu olsun.


Katkı ve önerileriniz İçin: [email protected]