Bir özgürlük denemesi: Mahabad Kürt Cumhuriyeti

Ramazan Avesta

Blog: Kurdewarî

Destkê bivir ne ji darê be dar nakeve. 
(Baltanın sapı ağaçtan olmazsa ağaç devrilmez.)

Kürdistan’ın siyasi ve kültürel tarihi incelenirken en önemli uğraklardan biri olarak 70 yıl önce bugünlerde yıkılan Mahabad Cumhuriyeti çıkar karşımıza..

Elbette bugün içinden geçtiğimiz dönem, coğrafyamızda yaşadıklarımız hepimiz için ağır ancak yaşadıklarımızın dünden bugüne süregelen çelişkilerden bağımsız olmadığını göz önünde bulundurmak gerekiyor ve her şeye rağmen üretmeye devam etmek gerekiyor.

İran Kürtleri diğer parçalarda olduğu gibi uzun yıllardan beri merkez hükümetlerinin inkar ve baskılarına karşı mücadele etmeye devam ediyorlardı ancak 1930’da Sımko İsmail Ağa’nın kapsamlı isyanının tamamen bastırılmasından sonra uzun yıllar geriye çekilmişlerdir. Bu dönemden sonra özellikle Irak ve Türkiye Kürtlerinin çıkardığı isyanlar baş göstermeye başladı.

Ancak durum 2. Paylaşım savaşında İran’da değişmeye başladı…                                              

Nazi destekçisi Şah Rıza’nın Bölgede oluşturduğu tehdide karşı Müttefik grubunun içinde yer alan Sovyetler Birliği ve İngiltere 1941’de Kuzeyden ve Güneyden İran’a girdi. İngilizler zaten Irak’ı 1. Paylaşım savaşında işgal etmiş buradan da şimdi cephelerini İran’ın Güneyine kaydırıyorlardı. Şah Rıza tahtından İngiliz destekçisi oğlu Muhammed Rıza lehine feragat etti.           

Bu ortamda Kürtler örgütlenme hamleleri yapmaya başladı..                                                                      

Bir eğitimci olan Abdülrahman Zabihi’nin girişimi ile 16 Ağustos 1943'te KOMELA (Komeleyê Jinêweyê Kurdistan/Kürdistan Diriliş Topluluğu) kuruldu. Komela, kentli orta sınıf, milliyetçi bir aydın hareketi olarak şekillendi. Amacı büyük ve bağımsız bir Kürdistan kurmak olup, aşiretçiliğe karşı çıkan bu seküler hareket, Niştıman (Vatan) adlı gazeteyi çıkarıp kısa sürede İran’ın dışında Musul-Kerkük-Süleymaniye’de de örgütlenmiştir. Tabii ki buna karşı otoritelerinin sarsılacağını düşünen Kürt feodaller merkez İran hükümeti ile ilişkiler geliştirmeye başlamışlardı. Diğer taraftan aşiretlerin Azerilerle mezhepsel, Sovyetlerle de özellikle güneydekilerin İngilizlerin kışkırtması ile dini çatışmaları durumun kördüğüm olmasına neden oluyordu. İleride bu çelişki ve çatışma açığa çıkacak ve Mahabad’ın önündeki en büyük engel olacaktı.

Böylece 1944 yılı Komela’nın Sovyetlerle etkileşimi içerisinde ve etkisini arttırarak geçti. Komela, daha sonra Mahabad’ın bayrağı olacak olan kalem, güneş ve buğday başaklarını da barındıran güneşli bayrağı milli bayrak olarak kabul etti, Iraktaki Molla Mustafa Barzani öncülüğündeki sol değerlerden belirlenimle isyana destek mektupları yazdılar. İrandaki Kürtler arasında ileri gelen isimlerden olan Qazi Mıhemmed’ın Komela’nın üyelik teklifini kabul etmesi üzerine Komela’nın etkinliği daha da arttı, Qazi Mıhemmed Komela’da öne çıkan isim oldu.

Kendisi de bir molla olan Qazi Mıhemmed, görece seküler bir yaşam tarzına sahipti. Örneğin o dönemler kızını okula gönderen sayılı mollalardandı. Bu dönemde Kürt halkının yarısının okuma yazma bilmediği bilenlerin ise Medreselerde eğitim gördüğü düşünülürse Qazi Mıhemmed’in Molla sıfatının İslami değil daha çok sosyal bir karşılığının olduğunu belirtmek gerekir.

1945 yılı halkın harekete geçirilmesi için basın yayının ve ajitasyonun öne çıktığı yıl oldu. Komela’nın başvurusu üzerine SSCB bölgede ‘Kürdistan-Sovyet Kültürel İlişkiler Cemiyeti’ni kurdu. Nisan 1945’te cemiyetin binası törenle açıldı. Açılış töreninde ‘Dayika Niştıman (Ana Yurt)’ adlı  bir opera sergilendi. Baş kahraman olan genç kadın üç düşmana (Irak, İran ve Türkiye) karşı direniyor ve nihayet üç oğlu tarafından kurtarılıyordu. Kadın düşerken peçesinin altından üzerinde ‘Yaşasın Stalin’ yazan kızıl bir bayrak düşüyordu. Opera, izleyicileri çok duygulandırmıştı. Şimdiye kadar illegal çalışan Komela, Sovyetleri de davet ettiği bir toplantı ile gizli örgütlenmeye son verdi.

İran’da seküler ulusal partilerin örgütlenmesi için Lenin’in Avrupa solu için önerdiği bir taktik olan Demokrat Partilerin kuruluşunu, Stalin, bölgedeki Kürt ve Azerilerin örgütlerinin kullanması için önerdi. Bu doğrultuda Kürtler, 25 Ağustos 1945’te 105 kişilik kurucu üye ile İKDP'yi (İran Kürdistan Demokrasi Partisi) kurdu. Kurulan KDP daha sonra Irak’taki Kürt hareketine de örnek olacaktı. Eylül’de de Azeriler demokrat partilerini kurdular. İKDP’nin kuruluşu ile Komela’nın üyelerinin tamamına yakını bu partiye geçti. Aşiretler hala tam olarak kapsanamasa da devletin kurulacağına kesin gözle bakıldığı için yönetimin dışında kalmak istemeyen feodaller partide yer almaya başladı. Bu arada İngiliz ve Sovyet hakimiyet alanı dışında olan, Urmiye gölü yakınlarındaki Qazi Mıhemmed’ın kontrolündeki Mahabad’da halk gün sayıyordu, 12 Ocak 1945’te Tebriz’de Azeri demokratlar özerkliklerini ilan etmişlerdi.

Irak’ta İngilizlere iki kez yenildikten sonra yaklaşık 3000 kişi ile gelen Mustafa Barzani de Mahabad’a varmıştı artık. Kasım ayında Sovyetlerin gönderdiği matbaa ile günlük basılan ‘Kürdistan’ gazetesi Kürt bölgesinde elden ele dolaşıyordu, propaganda yoğunlaşmıştı, amaç ihtilale güçlü hazırlamaktı. Sovyetler, Kürtlere 1.200 Tüfek yolladı.

22 Ocak 1946 günü Sovyet temsilci ve subaylarının da bulunduğu bir miting ile Çarçıra meydanında Qazi Mıhemmed Mahabad Kürt Cumhuriyetini ilan etti. Cumhuriyetin sınırları başkent Mahabad ile beraber 7 ili kapsıyordu. 13 bakan ve 30 parlamenterden oluşan devletin başkanı Qazi Mıhemmed seçildi. Devletin bakanlık ve parlamenterlik gibi önemli mevkilerine aşiret reisleri seçildi, amaç aşiretleri küstürmemekti.

Komela’nın tasarladığı bayrak parlamento binasına asılıp milli bayrak seçildi ve Kürd şair Dildar’ın 1938’de Bağdat’ta hapisteyken Sorani lehçesiyle yazdığı ‘Ey Reqîb’ şiiri bestelenerek milli marş ilan edildi.

Sovyetlerin aracılığı ile 3 Mayıs 1946'da Mahabad Cumhuriyeti ve Azerbaycan Hükümeti arasında ‘Kürdistan-Azerbaycan Dostluk anlaşması’ imzalandı. Sovyetler Kürtlere 5000 Tüfek yolladı.                                                                       

Çıkarılan iki tane günlük gazetenin yanında, aylık Hawar ve Agır dergileri bir de kadınların çıkardığı Helale dergisi yayına başladı.

Dünya klasikleri Kürtçe basıldı.

Kürtçe eğitim dili oldu ve ilköğretim zorunlu hale getirildi. Yetişkinler için akşam kursları kuruldu. Kadınların toplumsal yaşama katılımı arttırılarak sosyal kurumlarda görev almaları sağlandı. Yüzbaşı Kak Selaheddin gibi Sovyet subaylar Kürt güçlerinin düzenli bir ordu kurmaları için Mahabad’a geldi.

Kürt Halk Ozanları Enstitüsü kuruldu.

Tebrize öğrenci yollanarak eğitim görmeleri sağlandı.

Ancak feodal gericilik bu ilerlemelere karşı çıkarak otoritelerini yitirme çekincesi ile zararlı bir muhalefete başladı. Diğer yandan da müttefik arayışındaydılar. Merkezi hükümetin başbakan yardımcılığını alacak kadar güçlenen İran Komünist Partisi, 1946 yılının sonlarına doğru İngilizlerin Basra’ya yığınak yapmaya başlaması, güneydeki Bahtiyari ve Kaşkavi Kürtlerini kışkırtmaya başlaması ve Şah’ı desteklemesi ile gerilemeye başladı. Bu ortamda Mahabad’ın aşiretleri denetime atadığı temsilciler dahi İngiliz propagandasından etkilenerek Şah ile temasa geçtiler.

Şahın elini güçlendiren bu gelişmeler üzerine ABD İran Büyükelçisi Şaha açık destek verip kurulan devletlere ve Sovyetlere karşı savunmada askeri ve siyasi destek vereceğini, Ortadoğu’da gerekirse ‘kurşun sıkmaktan’ sakınmayacağını dile gitirdi.. İngiltere ve ABD İran’ın BM’ye sınırları ihlal edildiği gerekçesi ile başvurmasını destekledi. Artık BM de devredeydi…

Sınırlarında kurulan devletlere müdahaleyi gündeme getiren İran hükümetine, Sovyet temsilcinin karşı çıkması üzerine ABD bunun İran hükümetinin hakkı olduğunu dile getirerek tekrar dahil oldu. On milyonlarca insanını faşizme karşı savaşırken yitiren ve ağır tahribata uğrayan Sovyetler baskılara dayanamayıp Mayıs 1946’da İran’dan çekildi. Yapılan anlaşmalar da hükümsüz kaldı, Sovyetler hiçbir hak elde edemedi İran’dan.

Sovyetler çekilir çekilmez İran, Azerbaycan’a saldırıp hükümeti düşürdü, yöneticileri öldürdü. Bunun üzerine zaten tüm aşiretlerin neredeyse yalnız bıraktığı Qazi Mıhemmed, şehri Kürt aşiretlerinin öncülüğünde işgale gelen İran ordusu ile aşiretlerin niyetinin şehri talan etmek olduğunu bilmesinden dolayı aşiretlerin döndürülmesi karşılığında kendisinin teslim olacağını belirtti. Aşiretlerin geri gönderilmesi ve Qazi’nin teslim olması ile Ordu Mahabad’ı işgal etti. 17 Ocak 1946 günü İran ordusu Mahabad’ı teslim aldı. Qazi Mıhemmed ve 15 dolayında yönetici 30 Mart 1947’de idam edildi. Mustafa Barzani bir süre direndikten sonra kaçmak zorunda kaldı ve Sovyetlere sığınarak 11 yıl Sovyetlerde yaşadı.

Yıllar sonra Eylül 1973’te İKDP’nin 3. Kongresinde Cumhuriyet döneminde feodallerle ve gericilerle yapılan ittifaklara dair yapılan şu tespit Mahabad’a dair en büyük ders olarak tarihe geçmiştir:

‘Birçok oportünist ve mevki düşkünü, Cumhuriyet hükümetinin yönetimine sızmayı başardı. Bu durumun yıkıcı sonuçları oldu…’


Çalışmada kullanılan kimi kaynaklar:

1. Kürdistan Tarihi: E.I Vasilyeva- M.A Hasretyan- M.S Lazerev- O.I Jigalina- S.X. Mıhoyan, Rusçadan Çeviren İbrahım Kale 1. Baskı 2001
2. “Barzani” Yazar: Dr. M. Sıraç Bilgin Avesta Yayınları
3. Yeni ve Yakın Çağda Kürt Siyaset Tarihi Peri Yayınları


Katkı ve Önerileriniz İçin: [email protected]