Ölü çocuklar ülkesi

Cemil Semsuri

Blog: Kurdewarî

Geçtiğimiz günlerde Cizre’de yaşanan çocuk ölümleriyle birlikte medyada yine çocuk ölümlerine dair haberler servis edildi. Herkes yine öldürülen çocuklardan ve katliamlardan söz eder oldu bir anda. Vicdan rahatlatıyordu vicdansız katiller.

Ama bir ölüm daha var. Artık medyada yer almayan…

Geçtiğimiz yıl 1 Şubat günü tüm insanlığın tarihine kara bir leke olarak geçen bir olaya şahit olmuştuk.

Hatırlayanınız var mı?

Muharrem Taş ismini anımsıyor musunuz?

Hani Van’da yaşanan çetin kıştan dolayı yollar kapanınca ailesinin hastaneye sırtında taşımak zorunda kaldığı Muharrem.

Olay aslında çok basit… 2014’te AKP’nin büyük Türkiye’sinde yaşanıyor. Van’ın Gürpınar ilçesine bağlı Yalınca köyünde bir aile, yollar kardan kapandığı için Muharrem’i hastaneye götürememişti. Yolların açılması için yetkililerden yardım da talep edildiği halde herhangi bir adım atılamamıştı.

Üstüne üstlük Van Valiliği soruşturma açılmasına da izin vermedi…

Geriye evladının cenazesini karlar üstünde bir çuvalın içinde taşımak zorunda kalan acılı bir baba kaldı.

İnsanlık unutur mu bu acıyı?

Sormaz mı “neden soğukta karda kışta bizim insanımız ölür?” diye… Neden yoksul insanlar ölür, neden ezilenlere manzara değildir kar, neden sefalettir bizlere kış?

Muharrem’in evinde de mutlaka karlar içinde bir Noel baba resmi vardı. Mutlaka. Mutlaka, büyüse yılbaşında hediye alacaktı o da sınıftaki arkadaşlarına. Mutlaka Muharrem de annesinden gizlice aşırdığı sofra sinilerini altına alarak kayardı karlarda, belki de öyle üşütüp hasta olmuştu. Muharrem akıllı uslu çocuktur; annesinin yememesi için tembihlediği karları belli etmeden yemiştir. Koklamıştır ağzını, kızmıştır annesi “Qure min ma tu berfê sar xwarî?” diye (Oğlum yoksa sen soğuk kar mı yedin?)

Muharrem bir Pazar günü yüreğinize mi oturdu? Pekiyi oldu efendim. Derdim de buydu.

2.5 yaşında olacaktı bugün yaşasaydı Muharrem.

Bizim ülkemizde çocuklar ölür hesapsızca… Nâzım’ın dediği gibi; sakallı askerler gibi ölür çocuklarımız.

Bu yazıyı yazan kişinin yaşı henüz yirmilerle ifade ediliyorken büyük hissettirir kendine büyümeyen çocuklar.

Ekmek almaya giderken ölür, çobanlık yaparken…

Temelleri 1925 yılında atılan katliam düzeneğinin Şark Islahat Planlarının çıktısıdır bu yaşananlar. “Batıya Fabrika Yol Doğuya Karakol” sloganı vardır TİP’in vakti zamanında. Karakolların okullardan fazla olduğu bir coğrafyada çocukların oyuncağı patlamamış mühimmatlardır.

Ölü çocuklar ülkesinde yaşıyoruz. Nüfusumuz 355 şimdilik. Burada kalsın diyedir mücadelemiz. Kimsenin yıkılacağından şüphe duymadığı ve yıkılmasından üzülmeyeceği bir ülke… Bayraksız matemsiz, marşsız  bir ülke.
Muharrem…

Söz olsun çocuk sana. Unutturmayacağız seni. Bu ülkenin en güzel sokaklarına verilecek adın. Yaşatacağız umudunu.

Katkı ve önerileriniz için: [email protected]