Nâzım’ın Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim’i (VI)

Ulvi İçil

Blog: Kent Kültür Sanat

Nâzım’ın romanı Arap diline, bilebildiğimiz kadarıyla, ilk kez 1990 yılında Lübnan’da çevriliyor. Beyrut basımlı bu çevirinin sahibi, Hişam Al Kurvi. Çeviri, romanın Fransızcasından gerçekleştirilmiş. Yayınevi, Dar’ul Farabi. Romanın sonundaki şiirde dize, “Komünistim” şeklinde.

Roman, Arapçaya 2016 yılında bir kez daha çevriliyor. Mısır’ın başkenti Kahire’de yapılan bu yeni basım  Sefsafa Yayınevi’nden yayınlanıyor. Çevirmen Ahmed Mourad’ın , çeviriyi Türkiye’deki basımı esas alarak gerçekleştirdiği anlaşılıyor. Çünkü, bu 2016 basımında, romanın sonundaki şiirde dize, “Emekçiyim” şeklinde. Tıpkı Yunanca ve Bulgarcada olduğu gibi, Arapçada da, geçmişte doğru bir çeviri varken, roman orijinaline uygun olmayan yeni bir çevirisi yapılarak basılmış ve sunulmuş Arap dilindeki, Arap coğrafyasındaki halklara.

Mısır 2016 kapak

*

Nâzım’ın romanının bir de Farsça’da, İran’da yapılan iki basımı var. Bunlardan ilki 1980, ikincisi 1999/2000 tarihli.

Farsça 1980 kapak 
 

Burada da, bambaşka ama oldukça anlamlı bir durum var.

Ne 1980 ne de 1999/2000 basımında, romanın sonundaki şiirde dize, (ama bu kez Nâzım’ın vârisinden,  onun temsilcisi Gündüz Vassaf’tan, Yapı Kredi Yayınları’ndan ve Koç Grubu’ndan değil, İran’daki mollalardan kaynaklı olarak!) beklenebileceği gibi, “Komünistim” şeklinde değil.  

Ama, “Emekçiyim” şeklinde de değil! “Ezilenleriz” şeklinde.

*

Bu bölüm aslında romanın Arap ve Fars dillerindeki çevirileri ile sınırlı olacaktı. Ancak, 10 Ekim 2017 gecesi dostlarımız, odatv haber sitesinde Nâzım’ın romanının İbraniceye çevirisi ile ilgili bir söyleşinin yer aldığının bilgisini ilettiler (kendilerine teşekkür ederiz). Söyleşi, romanın çevirmeni  Rami Saari ile yapılmıştı.

Söyleşiden,  çevirinin muhtemelen henüz tamamlanmamış, ve romanın belki  de basılmamış olabileceği gibi bir izlenim ediniliyordu.

Aynı gece, çevirmen Rami Saari ile kurduğumuz yazılı iletişim sonucunda, romanın çevirisinin bittiğini ve kitabın basılmış olduğunu öğrendik. Ama roman henüz çevirmeninin dahi eline ulaşmamıştı.

Rami Saari’den, çevirinin romanın  Yapı Kredi Yayınları’ndan olan 16. Baskı esas alınarak yapıldığını ve romanın sonundaki şiirin bir dile daha “Komünistim” yerine “Emekçiyim” olarak çevrildiğini öğrendik. Saari, romanın sadece 2013 tarihli İngilizce ve 2015 tarihli Yunanca çevirilerini biliyordu. Romanın orijinalinin bilgisi Rami Saari’ye de verilmemişti ve Saari, Nâzım’ın el yazmalarına,  orijinale uygun basıldığı bütün dillere ilişkin bilgiyi bizden öğrendi.  “Anladım” dedi Rami Saari, ve üzülerek “ne yazık ki geç geldi bu bilgi, düzeltme imkanımız yok” dedi.

Bir çevirmen ve bir halk, bir dildeki okurlar daha, Nâzım’ın romanını yazdığı orijinal hali konusunda yanlış bilgilendirilmiş, açıkça yanıltılmışlardı. Ve biz, bir dilde daha, bir çevirmeni neyin yalan neyin doğru olduğu konusunda önceden aydınlatarak, buna engel olamamıştık.  

Notlar

1- “Nâzım’ın Mısır’da çok büyük bir ünü ve itibarı vardı” (Tulyakova Hikmet, Vera; Nâzım’la Söyleşi, Cem yay. Türkçesi: Ataol  Behramoğlu, 1989, İstanbul,  s. 257) Nâzım’ın romanından “Komünistim” dizesinin silinmesinin Arap coğrafyası açısından özel bir önemi var: Nâzım, bu coğrafyada, gerçekten çok seviliyor. Çok sevildiği bir coğrafyada, etkileyici bir romanında, komünist kimliğinin şiirinde yansıtılmasının önünü kesmek, doğrudan, bu kimliğin Arap halklarına mal olmasının önünü kesmek anlamına da geliyor. Bunun, basit bir yayıncılık faaliyeti olmayıp, son derece bilinçli bir siyasi yayıncılık olduğu ortada. Nedenleri bir yana, en azından sonuçları açısından. En önemli sonucu, kuşkusuz, Arap halklarının gericiliğin ve emperyalizmin  ideolojisine ve manipülasyonlarına açık hale getirilmesidir.  Birinci elden sorumludurlar bu yayıncılığı yapanlar bu durumdan. Çünkü çok basit: Komünizmin önünü kesersiniz, gericiliğin önünü açarsınız.

2- Arapça basımlardaki bilgiler konusundaki yardımları için Sevra Baklacı’ya, ve Selim Nuraydın,  İsmail Özdemir ve Ayhan Şahin’e teşekkür ederim. Nâzım’ın Arap coğrafyasında çok iyi bilindiğine ve çok sevildiğine ilişkin bir tanıklık da Sevra Baklacı’dan: Baklacı, Şam’daki öğrenimi sırasında tanıdığı insanların çoğunun Nâzım’ı bildiğini belirttikten sonra, hocalarından birinin kendisine, Nizar Kabbani’nin kitabını hediye olarak verirken, “Bu da bizim Nâzım Hikmet’imiz dediğini” aktarıyor.  

3- Romanın İran basımında, rejimin, komünist kimlik bir yana, bir işçi sınıfı kimliğinin bile yansıtılmasına tahammülünün olmadığı görülüyor. “Ezil ama işçi olarak değil, ezilen olarak, ve sınıfsal bir tehdit oluşturma!” Bu, İslamcı bir rejimin kendisine yönelik asıl tehdidin nereden geleceğine dair net bir kavrayışa sahip olduğunu göstermesi açısından anlamlı. Bu, aynı zamanda, herhangi bir ülkede,  örneğin Türkiye’de, İslamcı bir rejimin yerleşmesinin önüne geçilmesinden yana olanların,  bu rejime ancak bu sınıfsal temelden kalkılarak engel olunabileceğini kavramaları gerektiğini, gözleri, bu gerçeğe kapayarak hiçbir kazanım elde edilemeyeceğini de göstermiyor mu?

4- İran’da devletin tepesindeki anti-komünist mollalar ile Türkiye’de “sivil toplum”un tepesindeki anti-komünistler, romanda “Komünistim” dizesinin yer almaması konusunda ortaklaşıyorlar. İlk yazıda ifade ettiğimiz gibi: Bir zamanlar devletin üstlendiği aynı işlevi şimdi “sivil toplum”, bireyler (vârisler, temsilcileri ) ve kurumlar (yayınevleri) üstlenmiş. “Komünistim” sözcüğünü mollalar da yasaklamış, Türkiye’dekiler de. “Emekçiyim” dizesine gelince. Romanda bugün kullanılmakta olan “Emekçiyim” sözcüğünün de 1960’lı yıllarda yükselişe geçen işçi sınfı hareketine borçlu olunduğu açık. Nâzım’ın 1962’de şiiriyle selamladığı Türkiye işçi sınıfına. Şiirde “Komünistim” yerine başka bir sözcüğün geçirilmesi bugün söz konusu olsaydı,  bugünkü yayıncıların akıllarına “Emekçiyim” sözcüğünün de geleceği şüpheli. Kendi gündelik yaşamlarında, dillerinde, zihinlerinde, dünyalarında olmayan bir kavramı tutup romana neden koysunlar? Mollalarla bir ortaklık da burada. Anlayacağınız, İran’da “devlet katında”ki mollalarla Türkiye’de “sivil toplum” katındaki anti-komünistler arasında, kuşkusuz bir fark var da, özünde öyle büyük bir fark da yok.

İran’daki 1999/2000 basımının künyesinde, romanın Türkçe adının yanı sıra, Fransızca “Les Romantiques” ve Almanca “Die Romantiker” adları da görülebiliyor.  Ancak bu her iki dildeki istisnasız bütün basımlarda, romanın sonundaki şiir, “Komünistim” şeklinde.

http://odatv.com/nazim-hikmeti-ibraniceye-kim-cevirdi-1010171200.html Romanın İbranicedeki çevirisinin kapağını ve en son sayfasını paylaştığı için çevirmen sayın Rami Saari’ye teşekkür ederim.

Lübnan 1990  kapak

Farsça 1980 şiir

İbranicede şiir

Mısır 2016 şiir

Lübnan 1990  şiir