Adana Sancağı Kitabe Bayramı

Serkan Bilgi

Blog: Kent Kültür Sanat

TÜYAP Çukurova 8. Kitap Fuarı, Adana’da kapılarını kitapseverlere açtı. Kitap fuarı bilindik manzaraların yanı sıra yöresel denemelerle de devam etmekte. Tüm stantlara Adana Kebap ve şalgam dağıtılması ikram krizini çözmüşe benziyor. Zira tartışıldıkça arapsaçına dönen, yayınevlerine birer şişe şarap armağan etme geleneği zamanla tarih oldu. Önceleri seçmeli olarak dağıtılan meyve nektarı ve pastörize ayrandan sonra yaşama geçirilen buluş stant çalışanlarını oldukça memnun etti. Tahmin ederim katılımcıları, sıradaki Bursa Kitap Fuarı’nda enfes bir İskender Kebap ziyafeti bekliyor. Gerçekten heyecan verici.

Fuar yine mutsuz, somurtkan ve birer satış temsilcisi gibi çalıştırılan yazarlarla sürüyor şimdilik. Örneğin efsane savcı Vural Savaş her zamanki gibi sandalyeden kalkmadan saatlerce gelmeyen okurlarını bekliyor. Fakat okul çocuklarının “Amca bu kaç lira?” sorularına da cevap vermek zorunda kalabiliyor. Okursuz ve emekli savcı kapattığı iki partinin de estirdiği fırtınaları gördükçe daha bir Demirelci kırılganlıkla göz teması kuruyor önünden geçen kalabalıklarla.

Beklenen “Risale-i Nur” savaşları henüz başlamamış gibi görünüyor. Yandaş neşriyatlar, hemen yanlarına paralel kurulmuş  cemaat stantları gibi ihtirassız şimdilik. Birbirlerine para bile bozdurmuyorlar. Nerede ortak pos cihazları kullandıkları o eski saadet günleri? İlerleyen süreçte ortalık Adana Terminaline döner mi bilinmez. Öz Risale-i Nur satışlarında pek yığılma olacağını sanmıyorum. Hatta öngörümü mazur görün yakında ‘Ak Medya’ kuponla dağıtıp yüksek talebi karşılayacak ve tartışmalara son verecektir.

Fuarlar için bütün zamanların en sıkıcı stantları olan misyonerler, evanjelistler, Himalaya tuzu satanlar, müjdeciler ve bir takım dernekler gösterişsiz olmakla beraber kulübemsi tezgahlarında yine kitlelerle buluşuyorlar. Canı çok sıkılmış stant görevlilerine yakalanmanızı tavsiye etmem. Broşür ve tebliğ kirliliğinden zehirlenebilirsiniz.

Fuara giriş parasız. İnsan sormadan edemiyor, Ey TÜYAP İstanbul’daki okurun suçu ne? Anadolu fuarlarında rastlanmayan gişe uygulaması her an bir kaosa dönüşebilir. Hem de karşılıklı olarak. Ne yani bunlar kaçak fuar kullansın, faturayı İstanbul mu ödesin? Öte yandan ne yani Adana’da Bursa’da okur çıkarıp beş lira atamayacak mı kardeşim? TÜYAP diğer büyük şehirleri hakir görmekten süratle vazgeçmeli.

Efendim hasılı, bir fuar daha aslında tatsız, az yazarlı, hevessiz ve içeriksiz tamamlanmak üzere. Kaçak kat çıkan AVM’ler gibi boy gösteren ve okuruna hiçbir sürpriz hazırlamayan yayınevleriyle dolu. Gittikçe muhafazakarlaşan metrekarelerden bazı yayınevleri feragat etmiş durumda. Parayı bastırıp neredeyse bütün araziyi kapatan dindar neşriyatlar her sene yeni ve çoklu markalarla boy gösteriyor. Perşembe pazarı zevksizliğinde “kitap outlet” görünümdeler. Zaten büyük şef isim tutarsızlığına müdahale edecektir. Seneye dokuzuncusu düzenlenecek olan “Adana Sancağı Neşriyat Bayramı, Cuma günleri mahut saatlerde ziyarete kapalıdır’’ fermanını duyar gibiyim. Şaka değil, yaptığım bir mülakatta Maraş ellerinde düzenlenen son kitap fuarı Cuma namazı esnasında ziyarete kapanmış. Fuar alanındaki dev mescitte namaza duran esnaf, hırsızlığı önlemek için belediyeden istirhamda bulununca namazı kazaya bırakan birkaç gönüllü güvenlik görevlisi nöbet tutup kimsecikleri sokmamış içeri. Eğer katıldıysa Vural bey nasıl vakit geçirdi acaba? Neyse, okur için ekonomik bir cazibe de kalmamış. Lütfen yapılan cüzi indirimleri saymazsak tabi. Fuarlar ne yazarların ne de okurların hatırası olamıyor ne yazık ki.

Gelgelelim romantik anonslar yapan kadın sesinden nadiren hoş haberler de duyuluyor. Örnekse, her şeye rağmen gelip okuruyla kucaklaşacak yazar isimleri geçiyor ara sıra. Mesela Ataol Behramoğlu, ilerleyen günlerde imza ve söyleşi için Adana’nın yolunu tutmuş. Nesin kardeşler birer yayıneviyle görev başında. Aydın Ilgaz babasının “kitap uygarlığını” yaşatmakta oldukça kararlı. Üstelik üçüncü kuşak Ilgaz emeği başlamış durumda. Mizah dergileri yine okurla dayanışma içinde. Ayrıca Behiç Ak, Erdil Yaşaroğlu, Gülten Dayıoğlu gibi yazarların da katılımları tek tük iyi haber arasında.

Okurlar için kötü haber ise anonssuz ve tez yayıldı. Çok büyük bir yazarın tıbben fenalaştığı haberi geldi. Bizzat kendi memleketindeki hatta kim bilir belki bir zamanlar ırgatlık ettiği araziye kurulan bir kitap fuarında Yaşar Kemal’i arandı gözler, artık zor görünen bir temenniyle. Sahi, acaba neden uzun yıllardır Türkiye’deki her hangi bir fuara iştirak etmedi Yaşar Kemal?  Kitaplarını telaşla ön raflara boca eden  yayınevine mi, fuar zihniyetine mi yoksa okura mı küsmüştü? Kim bilir? Oysa fuarlar yazarların düğünleridir. Umarız usta sağlığına kavuşur, koşullar değişir, bizler de imza merasiminde kuyruğa gireriz.