Eski Yugoslavya’nın unutulmayan grubu Ekatarina Velika ve Milan Mladenović

Nükhet Akgün Bordignon

Blog: Kent Kültür Sanat

Yugoslavya'daki underground müzik dünyasının gelecek kuşaklara ilham olmayı başarabilmiş en etkili müzik gruplarından biri Ekatarina Velika (Büyük Katerina). Grubun vokalisti Milan Mladenović ve klavyecisi Margita Stefanović, trajik ölümlerinden sonra, değerli müzisyenler olarak bugün dahi önemlerini koruyorlar. Bir ikon haline gelen Milan Mladenoviç, Sırbistan ve Hırvatistan arasında neredeyse paylaşılamıyor. Zagrep, Sarajevo, Belgrad ve Ljubljana'da ismi sokaklara verilirken, Belgrad'da heykeli meydanları süslüyor. 80'li yıllara damgasını vurmuş olan grubun hikayesi aslında Milan Mladenoviç'in Belgrad'a taşınmasıyla başlıyor.

21 Eylül 1958'de Zagreb'de Sırp bir baba ve Hırvat bir annenin oğlu olarak dünyaya gelir Milan Mladenoviç. Babasının Yugoslav Halk Ordusu'ndaki görevi dolayısıyla sık sık şehir değiştirmek zorunda kalırlar. Altı yaşındayken yine babasının görevi dolayısıyla ailece Saraybosna'ya taşınırlar ve Milan çocukluğunun büyük bir kısmını bu şehirde geçirir. O dönemi bir röportajında şöyle özetler:

“Sanırım Saraybosna'nın üzerimde karanlık bir etkisi var. Korkunç derecede sefil, dürüst, ufak tefek ve dayanılmaz biriydim. Sürekli benden daha büyük çocuklarla kavga ediyordum ve elbette her defasında dayak yiyip, eve kanlar içinde ağlayarak dönüyordum. Oradaki hayatım, 6-7 yıl, bu şekilde devam etti. Elinde gitar olan gözlüklü bir çocuktum. Saraybosna’da meşhur Gari Garince'den (1) gitar dersleri aldım. 1970 yılında da Belgrad'a taşındık.”

Yıllar sonra, Ekatarina Velika'nın üçüncü stüdyo albümü S'vetrom uz lice’de (Yüzümüzdeki Rüzgarla) yer alacak olan Sarajevo isimli şarkıda, Saraybosna'yı aşağıdaki dizelerle anlatacaktır.

“Saraybosna, kristal hatıralar

Saraybosna, çamurdan ve kardan

Al götür gözlerim ve alnımdaki kırağı

Çık git benden, çık git benden”

Eğitimine Belgrad’da devam eden Milan Mladenoviç, burada Limunovo Drvo (Limon Ağacı) isimli ilk grubunu kurar. Ancak onu daha bilinir hale getirecek olan, bas gitarist Dušan Kojić ile 1980 yılında  kuracakları Šarlo Akrobata (Akrobat Şarlo) isimli grubudur. Aynı dönem Saraybosna, yerel halkın, işçilerin, çiftçilerin ve toplumdan itilmiş olanların hikayelerini anlatan, Saraybosna mahalle jargonundan da beslenmiş bir akım olan New Primitivism'in (Yeni İlkelcilik) merkezi haline gelirken, Belgrad kendi alternatif müzik tarihini ve üslubunu yaratıyordur. Belgrad'da yapılan birbirinden farklı birçok yaratıcı müzikal çalışma Yugoslav New Wave (Yugoslav Yeni Dalga) akımınının temelini oluşturacaktır. Šarlo Akrobata eleştirmenlerden olumlu not alan ilk albümleri Bistriji ili tuplji čovek biva kad...   (Bir adam akıllanır ya da aptallaşır, ne zaman ki…) ile Električni Orgazam  ve Partibrejkers gibi akımın öncü bir grubu haline gelecektir.

Šarlo Akrobata'nın dağılmasının ardından, 1982 yılında Milan Mladenović Katarina II isimli başka bir grup kurar. Davulda Ivan Vdoviç, gitarda Gagi Mihajloviç, bas gitarda o dönemin en yetenekli isimlerinden biri olan Bojan Pečar ve klavyede tıpkı Milan Mladenoviç gibi ilerleyen yıllarda bir ikon haline gelecek olan  Margita Stefanović vardır.

1 Nisan 1959 yılında Belgrad'da dünyaya gelen Margita Stefanović, ünlü tiyatro ve televizyon yönetmeni Slavoljub Stefanović-Ravassi ile Desanka Nikolić'in kızıdır. Ortaokul eğitimini tamamladıktan sonra liseyi bir müzik okulu olan Josip Slavenski 'de tamamlar. Döneminin en yetenekli öğrencisi olarak kabul edilir. Mimarlık eğitimi boyunca da klasik müzik çalışmalarına devam eder. Üniversiteden mezun olduğu 1982 yılında ise alternatif müziğe ilgi duymaya başlar. Kuzeninin vesilesiyle Milan Mladenoviç ile tanışır ve birkaç provadan sonra gruba klavyeci olarak katılır.

Margita Stefanović ve Milan Mladenović hem Katarina II hem de Ekatarina Velika dönemlerinde yaratıcı bir ikili olarak sembol isimler haline geleceklerdir. Tıpkı diğer gruplarda olduğu gibi grup birçok farklı davulcu ve basçı ile çalışır. Ancak Ekatarina Velika; Margita Stefanović, Milan Mladenović ve bas gitarist Bojan Pečar ile akıllarda kalacaktır.

1984 yılında Katarina II albümü çıkar. Ivan Vdoviç ve  Gagi Mihajlović'in gruptan ayrılması ile beraber grup kariyerine Ekatarina Velika (EKV) olarak devam eder. 1985 yılında grupla aynı ismi paylaşan albümleri Ekatarina Velika yayınlanır. Albüm Oci boje meda (Bal Rengi Gözler) isimli bir EKV klasiği haline gelecek şarkı ile açılır. 

“Bal rengi gözlerine akıyor su

ben sudan gelen bir çocuğum

Bir iz var sol kolumun altında

Bir damla bırakacağım suyumdan

Et rengi dudaklarına

özgür bırakacağım sesimi gırtlağımdan”

Grubu gerçekten zirveye taşıyacak olan albüm ise 1986 yılında yayınladıkları S'vetrom uz lice (Yüzümüzdeki Rüzgar) isimli üçüncü stüdyo albümleridir. Albümde Sarajevo (Saraybosna), Ti si sav moj bol (Bütün Acım Sensin) gibi klasikleşecek şarkılar yer alır. Grup ile beraber Milan Mladenović'in müzisyenliği takdir görürken şarkı sözü yazarlığı da dikkat çeker. Şarkı sözleri estetik ve naif bir karamsarlığı taşımaktadır. İlerleyen yıllarda bir kuşağın şairi olarak anılacaktır.

Aralıyorsun perdeleri.

Vadedilen şehre bakıyorsun.

Işıklar yanıyor

Ve tutuşuyor içindeki arzu.

Şeytanlar dolanıyor hala

kollarında.

Ve her bir tırnak

saklıyor aşkın zehrini.

Bütün acım sensin..

1987 yılında grubun dördüncü albümü Ljubav (Aşk) çıkar. Grup bu albümle post punktan alternatif rock müziğe geçiş yapar. Albümün ilk şarkısı, yurtdışında da en çok bilinen şarkısı olan Zemlja'dır. Zemlja Balkan slav dillerinde, toprak, ülke ve dünya gibi anlamlara gelmektedir. Şarkının sözleri grubun klavyecisi Margita Stefanović tarafından yazılmıştır.

Bu toprak bizim için

Bu toprak tüm insanlarımız için

Bu ev bizim için

Bu ev tüm çocuklarımız için

Bak bana, bak bana

Bir çocuğun gözleriyle

1980'li yılların Rock Efsaneleri isimli bir müzik programında Margita Stefanović 1987 yılında bu şarkıyı yükselmekte olan etnik gerginliğin bilincinde olarak yazdığını, bu nedenle aşk ve bağlılığın objesi olan 'Zemlja' kelimesini seçtiğini belirtir ve bu şarkıyla politize olmuş, dışlayıcı etnik etiketlendirmelerin üstesinden gelmeyi istemiş olduğunu açıklar.

1989 yılında ise Samo par godina za nas (Bizim için yalnızca birkaç yıl) isimli albümleri çıkar. Albüme ismini veren Samo par godina za nas, Milan Mladenović'e göre Ekatarina Velika'nın yapmış olduğu en iyi şarkıdır. Şarkı 2006 yılında dahi radyo dinleyicileri tarafından Yugoslavya'nın en iyi rock şarkısı seçilir.

Daha sonraki süreçte Bojan Pečar gruptan ayrılır. Milan Mladenović ve Margita Stefanović için bu ayrılık her ne kadar sarsıcı olmuş olsa da grup çalışmalarına devam eder ve 1991 yılında grubun altıncı albümü Dum Dum (Güm güm) yayınlanır. Slav halklarının silah sesini ifade etmek için kullandıkları bir deyiştir Dum Dum. Albüm dönemin siyasi ve ekonomik atmosferinden etkilenmekle beraber içinde bulundukları psikolojiyi yansıtır. Savaş daha başlamamıştır. Ancak yaklaşmakta olduğu hissedilmektedir. Albüm bu anlamda ülkeyle ilgili bir kehanet gibidir. Albüme ismini veren şarkının klibi gerilimlerin en yoğun olduğu dönemlerde bile Hırvatistan televizyonlarında yayınlanacaktır.

.....

Zarların atıldığını bilmiyorduk

Bilmiyorduk köprünün yıkıldığını

Postalların altında parlıyor nehir

Berrak su biraz kanlı

Gidelim

.......

(Albümdeki Idemo/Gidelim isimli şarkıdan)

İlerleyen zamanlarda Milan Mladenoviç, hem Ekatarina Velika ile hem de bireysel olarak savaş karşıtı organizasyon ve konserlerde yer alacaktır. Dönemin diğer önemli Belgrad çıkışlı gruplarından olan Partibrejkers ve Električni Orgazam ile savaş karşıtı konserler verdikleri Rimbutituki isimli bir grup kurarlar. Bir yıl süren proje boyunca Belgrad sokaklarında bir kamyon üzerinde konserler verirler. Ayrıca proje kapsamında Berlin ve Prag olmak üzere çeşitli şehirlerde de konser düzenlerler. Proje, milliyetçi Sırp aydınlar tarafından vatana ihanet olarak değerlendirilir. Savaşa karşı olan herkes gibi Milan Mladenović de milliyetçiler tarafından sert bir biçimde eleştirilir.

Ancak bu tür projelere devam eden sanatçı, dönemin en önemli ve anlamlı konseri olan ve 28 Temmuz 1991 tarihinde Saraybosna'da düzenlenen Yutel Za Mir’e (Yutel-Barış İçin)  de katılacaktır.

Konser, Saraybosna merkezli bir haber kanalı olan Yutel tarafından organize edilir. Konsere Ekatarina Velika, Goran Bregoviç, Dino Merlin, Haris Dzinović, Plavi Orkestar ve Regina gibi önemli müzisyen ve grupların dışında Yugoslavya'nın birçok bölgesinden sanatçı ve politikacılar da katılır. Örneğin ünlü şair Abdullah Sidran ve ünlü oyuncu Rade Serbedžija konuşmaları ve şiirleriyle konsere katkı sağlayan önemli isimlerdir.

Konser boyunca Yugoslavya’nın yıkılmayacağına ve barışın kazanacağına dair konuşmalar yapılır. Çoğu, gençlerden oluşan 30 bin kişi ellerinde Yugoslavya bayrakları ve üzerlerinde “barış” yazılı tişörtlerle şarkılara ve yapılan konuşmalara büyük bir heyecanla eşlik eder. Dışarıda ise 50 bin kişilik bir kalabalık mevcuttur. Çünkü açık havada yapılması planlanan konser son anda kötü hava koşulları nedeniyle Zetra Olimpik Stadyum'da gerçekleştirilir. Ancak Yugoslav rock tarihinin en büyük ve en önemli organizasyonu olarak anılacak olan bu konser, yalnızca Bosna Hersek ve Makedonya televizyonlarından yayınlanacaktır. Çünkü Yugoslav milli yayın sistemine bağlı diğer ülkeler konseri yayınlamayı reddederler.

Savaş konserden tam sekiz ay sonra başlar. 28 Temmuz 1991 tarihinde konsere barış ve Yugoslavya için katılan insanlar, ne yazık ki konserin gerçekleştiği Zetra Olimpik Stadyumu'nun dışındaki alanın ilerleyen yıllarda büyük bir mezarlığa döneceğinden habersizdir.

Milan Mladenović konserle ile ilgili düşüncelerini şöyle açıklar:

“Belgrad'dan Saraybosna'ya konsere katılmak için giderken savaşın yakın bir zamanda başlayacağını ve aslında konserin bir fayda sağlamayacağını biliyorduk. Ancak savaşı durdurmak için elimizden  ne geliyorsa yaptık.”

Milan Mladenović her fırsatta savaşı protesto etmeye devam eder. Bir konserinde işgal altında olan Dubrovnik'te hayatını kaybeden insanlar için dinleyicileri bir dakikalık saygı duruşuna davet eder. Bir kilise veya bir caminin zarar gördüğü herhangi bir yerde konser vermeme kararı alır. Öyle ki Rimbutituki ile Banja Luka'da vermesi gereken bir konseri şehrin en eski camisi olan Ferhadija Cami'nin yıkılması üzerine iptal eder.

Yakın bir dostu Milan için şunları söyler:

“Milan bu ülkede yaşayan nadir dürüst müzisyenlerden bir tanesiydi ve bunun bedelini çok ağır ödedi. Kendine ait bir evi veya bir arabası olmamış, cebinde 50 markla ölmüş birinden bahsediyoruz.”

İçinde bulundukları tüm zor koşullara rağmen 1993 yılında son albümleri Neko nas posmatra (Biri Bize Bakıyor) yayınlanır. Daha sonra Milan Mladenović eski bir dostu olan müzisyen ve yapımcı Mitar Subotić'e katılmak için Brezilya'ya gider ve burada Brezilya'lı müzisyenler ile birlikte 1994 yılında Angel's Breath (Meleğin Nefesi) isimli son albümünü yayınlar. Angel's Breath hem Milan'nın hem de dönemin en iyi işlerinden biri olarak kabul edilir.

Belgrad'a dönen sanatçı pankreas kanseri teşhisiyle hastaneye kaldırılır ve 5 Kasım 1994 yılında, 36 yaşında hayatını kaybeder. Milan Mladenoviç'in ölümüne ve cenazesine Bosna Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Slovenya ve Sırbistan televizyonlarında günlerce yer veririlir. Bunun en önemli nedeni sanatçının Yugoslavya'nın kültür hayatındaki tartışmasız olan yeridir.

Ekatarina Velika'nın birçok üyesi ne yazık ki genç yaşında ve trajik bir şekilde hayatını kaybeder. Grubun ilk resmi davulcusu Ivica Vdović gruptan ayrıldıktan sonra, 1985 yılında AIDS'e yakalanır. Yugoslavya'nın kayıtlı ilk AIDS hastasıdır. 1992 yılında, 31 yaşında hayatını kaybeder.  Bojan Pečar ise Londra'da 1998 yılında, 38 yaşındayken hayatını kaybeder. Ölüm nedeni kayıtlara kalp krizi olarak geçmiştir. O dönem Londra'da genç yaşta birçok eski Yugoslavya vatandaşı bu şekilde hayatını kaybetmiştir ve bu ölümlerin asıl nedeni hala bilinmemektedir.

Margita Stefanović ise Milan Mladević'in hayatını kaybetmesinden sonra müzik çalışmalarına devam eder. Lakin 1996 yılından itibaren uyuşturucu bağımlılığı ve uzun süreli uyuşturucu kullanımının yarattığı sorunlarla mücadele etmeye başlar. Bağımlılık nedeniyle ekonomik sıkıntılar çeken sanatçı son olarak ailesinden kalan evi de satmak zorunda kalır. Uzun süre yardımlarla yaşar. Daha sonra ise hayatının son günlerini kimsesizler için kurulan bir barınakta geçirir. 2002 yılında, 43 yaşındayken hayatını kaybeder. Ölüm nedeni ise uyuşturucu kullanımı sonucunda yakalandığı AIDS hastalığıdır.

Milan Mladenović dahil olmak üzere grubun birçok üyesinin Margita Stefanović gibi uyuşturucu kullandığı bilinmektedir. Öyle ki grubun politik duruşunu beğenmeyen kesimler, grubun değerini düşürmek için şarkı sözlerinde yalnızca uyuşturucudan bahsedildiğini iddia ederler. Hatta Milan Mladenović öldüğünde hastalığının uzun süreli uyuşturucu kullanımına bağlı olduğu ile ilgili söylentiler ortaya çıkmıştır. Aslında uyuşturucu kullanımı o  dönem yalnızca Ekatarina Velika ile ilgili bir sorun değildir. Grup ile ilgili çekilmiş Kao da Je Bilo Nekad (Bir Zamanlar Olduğu Gibi) isimli  belgeselin yazarı ve yönetmeni Dušan Vesić'e göre, bir zamanlar ülkede ve özellikle Belgrad’da eroin dahil uyuşturucu bulmak oldukça zor ve  hatta neredeyse imkansızdır. Lakin Tito'nun ölümünden sonra özellikle ucuz eroin bulmak oldukça kolaylaşmış, madde sanat ve kültür çevrelerine sokulmuş ve orta sınıf içinde kullanımı oldukça artmıştır. Dušan Vesić ve belgeselin ortak yazarı Sandra Rancić, o dönemki durumun bir rastlantıdan çok ciddi bir projeye benzediğinin ve uyuşturucunun başka ülkelerin gizli servisleri aracılığıyla ülkeye sokulduğu gerçeğinin altını çizmişlerdir.

Mitja Velikonja ve Dino Abazovic'in hazırlamış olduğu Post Yugoslavya: Yeni Kültürel ve Politik Perspektifler isimli çalışmaya göre Milan Mladenović ve Margita Stefanović gibi iki yetenekli genç insanın trajik hayat hikayeleri; komünizmden etnik milliyetçiliğe dönmüş, etik değerlerden uzak siyasetçiler ve balkan mafyası ile iş birliği içinde olan savaş suçlularının  oluşturduğu hükümetler tarafından yönetilmiş, aynı zamanda uluslararası yaptırımlar altında kalmış bir ülkenin, yani Sırbistan'ın ve Sırp toplumunun 'Karanlık 90'lar' olarak bilinen dönemini resmetmekdir. Tüm bu siyasetçiler kendi çıkarları için savaşı palazlandırmakla kalmamış, sosyalizm sonrası yasadışı özelleştirmelere, siyasi yolsuzluklara, uyuşturucu ve insan kaçakçılığına göz yummuşlardır. İşte bu dönem uyuşturucu kaçakçılığı, 80'li yılların kültürel canlanma alanları olan şehir merkezlerindeki aileleri etkilemiş ve gençlerin hayatlarının altüst olmasına neden olmuştur. Bu nedenle rock müziğin simgesi haline gelmiş olan bu iki insanın trajik hayatı vesilesiyle Yugoslavya'nın dağılmasından hemen öncesinde ve dağılmasından sonra Sırbistan'nın geçirdiği karanlık dönem anlaşılabilir. Sırbistan her ne kadar NATO saldırısı öncesine kadar savaş sahası içinde olmasa da, eski Yugoslavya ülkeleri içerisinde yukarıda belirtilen sorunların ve çürümenin en çok yaşandığı ülke olmuş, yeni güç elitleri ve mafya ile hiç bir bağı olmayan Sırp halkı büyük sıkıntılar çekmiştir.

(*) Gerçek adı Miodrag Necić olan Saraybosnalı bir müzisyen.