İki yazar, iki hayat, tartışmalar: Claude Simon ve George Orwell...

Levent Özübek

Blog: Kent Kültür Sanat

İngiliz yazar George Orwell’in (asıl adı Eric Arthur Blair), Hayvan Çiftliği adlı kitabı artık tarihteki yerini kesin olarak bulmuş olduğundan edebi yönü üzerinde daha fazla durmak gereksizdir. Ancak kitabın yayımlanma öyküsü ve yayımlandıktan sonra hangi çevrelerce beğenilip göklere çıkarıldığı, hangi çevrelere hizmet eden bir kitap olduğu hep hatırlanacak, unutulmayacaktır. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında başlayan Soğuk Savaş sırasında basılan kitap başlarda ilgi görmemiş olsa da sonra birden büyük bir ün kazanmıştı. Hatta önceleri yazar kitabı bastırabilmek için tüm yayınevlerini dolaşmış, çoğundan olumlu cevap alamamıştı. Sonra bu roman birden keşfedilmiş ve ünlü bir yayınevi tarafından basılarak büyük bir başarı elde etmişti. Bu başarının arkasında Amerikan gizli servisi CIA’in bulunduğu artık kesin olarak biliniyor. Aynı durum 1984 romanı için de geçerli elbette.

Yazarın ünlü romanı 1984 hayata yüzeysel bakan kimi insanların tam da etkileneceği bir roman olabilir. Yazarın işlediği, örneğin toplumsal adalet, kişisel hak ve özgürlükler, bireylerin mutluluğu gibi güncel konular orada sadece soyut kavramlar olarak ele alınmış olduğundan, roman pek çok okuyucudan peşin bir yargıyla takdir toplamış, tüm dünyada ilgi uyandırmış, hatta birçoklarınca başucu kitabı yapılmış da olabilir. Ne var ki, yazarın tantanayla göklere çıkarılan bu romanlarında neyi kastettiğini, ne vurgulamak istediğini biz çok iyi biliyoruz. George Orwell’in Sovyetler Birliği’ni ve onun liderlerini karalama niyeti romanlarında açıkça anlaşılmaktadır.

Bir diğer romanı Paris ve Londra’da Beş Parasız’ı ise, okudukça ve orada yazarın gençliğinde bir dönem bu iki kentte, kuşkusuz bizzat yaşadığı büyük bir yoksulluk ve sefalet öyküsünü öğrendikçe onun kişiliği hakkında esaslı şüpheye düşeriz. Bu romanda anlattıklarını yazar sanki kendisi hiç yaşamamış –veya bilmiyormuş– gibi, ardından antikomünist dünyada, egemen çevrelerin dümen suyundaki yerini hiç düşünmeden alabilmiştir.

George Orwell

***

Tüm bu tartışmalar tamamlanıp her şey yerli yerine oturduktan çok sonra yeni bir tartışma daha ortaya çıkmıştır. Bu tartışma George Orwell’in kendisinin de katıldığını söylediği İspanya İç Savaşı’na dair anılarını, gözlemlerini aktaran ve hatta daha ileri giderek kendi teorik ve politik görüşlerini de okuyucuya dayatmaya çalışan Homage to Catalonia adlı kitabı üzerinedir. İçinde Orwell’in bazı idealler uğruna savaşmak, ölmek ve hatta başkalarını öldürmek gerektiğini övünerek söylediği bu kitabın aslında birçok yönüyle tartışmalı olduğu anlaşılıyor. Ancak bu tartışmalardan en önemli olanı aşağıda aktaracağız.

Kitap 1938 yılında İspanya İç Savaşı’nın hemen ardından yayımlanınca, kısa sürede Orwell’in en önemli eseri durumuna gelmiş, ona büyük bir itibar kazandırmıştı. O, İspanya İç Savaşı’na katılmış, cumhuriyetçi güçlerle birlikte mücadele etmiş bir aydın, bir devrimci olarak ünlendi. Her yerde adından hayranlıkla bahsediliyordu. Hatta İngiltere’de yayımlanan bir edebiyat dergisi tarafından elli büyük İngiliz yazarı arasında, hem de ikinci sırada gösterilme şansına erişmişti.

İspanya İç Savaşı sırasında İspanya’da bulunan bir başka yazar da Fransız Claude Simon’dur ve George Orwell’in Homage to Catalonia kitabıyla ilgili tartışmanın başköşesinde o bulunmaktadır. Ünlü Flandreslerin Yolu romanının yazarı Simon, kendisi öncülüğünü yaptığı Nouveau Roman (Yeni Roman) akımının özelliklerini eserlerinde ortaya koymuş, bu yönüyle 1985 yılı Nobel Edebiyat Ödülü kazanmıştı. Okuması epeyce bir emek gerektiren romanlarının üslubunu, tarzını, yazarın izlediği edebiyat akımını, vs. –bunlara bizim cephemizden eleştirilerimiz bulunduğu notunu da ekleyerek– yazının konusu dışında kaldığından atlayalım. İsteyenler konunun bu yönünü ayrıca irdeleyebilirler. Ancak yazarın özyaşamöyküsü üzerinde durmaya değer.

Claude Simon

Yazar gençliğinde iyi bir eğitim almış, ardından –Sovyetler Birliği de dahil olmak üzere– birçok ülkeye seyahatler yapmış, düşünce dünyasını genişletmiş biri. İkinci Dünya Savaşı başladığında askere alınmış, 1940 yılında Meuse çarpışmalarında yaralanmış ve Almanlarca esir alınmış. O, esir kampından cesaretle kaçmayı başarmış ve daha sonra Fransız direnişçilerine katılarak faşizme karşı mücadeleye devam etmiş.

Claude Simon toplama kampında

Ondan önce, yukarıda bahsettiğimiz gibi, İspanya İç Savaşı’nda da bulunmuş. Burada doğrudan çatışmalarda yer almamış fakat çok tehlikeli ve zor bir görevde bulunmuş; Cumhuriyetçilere silah nakliyatı işinde çalışmış. Yurda döndüğünde Fransız Komünist Partisi’ne üye olmuş. Kendisi varlıklı bir aileden geldiği halde sosyalist fikirleri benimsemiş. Anne tarafından ailesi ilerici, aydın fikirli insanlar olduğundan o da onların etkisiyle yetişmiş. Claude Simon 1985 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldıktan sonra bazı çevrelerde ödülün ona verilmesi eleştirilere konu olmuştu. Yazarın bir komünist olduğu, hatta İspanya İç Savaşı’nda Stalinci güçlerle birlikte yer aldığı için ödülün ona verilmemesi gerektiği vurgulanmıştı.[1]

Nobel Ödülü’nün Claude Simon’a verilmesi kararına kimi çevrelerce yapılan itirazlara karşın, anlaşılan bunlara bir tepki ve cevap olması amacıyla Claude Simon da George Orwell hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Simon, Review of Contemporary Fiction adlı –dört ayda bir yayımlanan– gazeteye 1985 baharında verdiği mülakatta Orwell ile ilgili sürpriz açıklamalar yapar. O sıralarda Orwell hayattan ayrılalı otuz beş yıldan fazla olmuştu ve artık hiç kimse onunla ilgili yeni bir tartışma beklemiyordu. Bu söylenenleri de daha önce hiç kimse duymuş değildi.

***

George Orwell, Homage to Catalonia kitabında kendisi söylediğine göre İspanya İç Savaşı’nda ünlü Cuartel de Lenin yani Lenin Kışlası’na yerleşmiş, orada cumhuriyetçi militanlarca eğitilmiş ve sonrasında çarpışmalara katılmıştı. Bundan sonra kendisine duyulan hayranlık iyice artmıştı. Lenin Kışlası’nda militanlarla birlikte çekilmiş bir fotoğrafı her yerde yayınlanıyordu. Bu büyük devrimci, büyük yazar adını tarihe yazdırmıştı(!).

Lenin Kışlası

Claude Simon ise, orada karşılaştığı George Orwell’in aslında İspanya İç Savaşı’na, hele çarpışmalara asla katılmamış olduğunu, orada kısa süreliğine bulunmasının sebebinin komik bir turistik geziden fazla bir şey olmadığını açıklıyor. Lenin Kışlası’nda görüldüğü fotoğrafın da kışlayı kısa bir süreliğine yaptığı ziyarette çekilmiş olduğunu ekliyor. Kısacası, George Orwell’in Homage to Catalonia adlı kitabında yazdıklarının ilk satırından itibaren tümüyle gerçekdışı, uydurma şeyler olduğunu belirtiyor. Bu açıklama George Orwell hayranları için soğuk bir duş olmuştur elbette. Gerçeklerin bir gün mutlaka gün ışığına çıkacağı bir kez daha kanıtlanmıştır.

Claude Simon çoğunu Paris’te geçirdiği uzun yaşamının son bölümünü, Güney Fransa’da İspanya sınırına yakın bir yerde, bir bağ evinde yaşayarak geçirmiş. 2005 yılında doksan iki yaşında hayattan ayrıldığında geride değerli eserler, değerli fotoğraflar ve saygın bir yaşamöyküsü bırakmıştır.

KAYNAKÇA

https://www.enotes.com/topics/homage-catalonia

http://timescolumns.typepad.com/stothard/2013/12/claude-simon-and-george...

http://www.telegraph.co.uk/culture/4727883/Orwells-critics-down-and-out....

 

[1] Christopher Hitchens (2003). “Orwell’s Victory”, Penguin Books.