Son bahçelerin farkında mıyız?

Damla Baytekin

Blog: Kent Kültür Sanat

Son yıllarda hepimizin gündeminde olan bir konu var: kentsel dönüşüm. Bu furyanın özellikle yoğun olduğu İstanbul’da yaşayanlar mutlaka yıkılacak evinin yerine kaç kat ev yapılacağını hesaplayan, bu işten nasıl daha fazla kâr edeceğine kafa yoran birilerine rastlamış ya da inşaat şirketlerinin toplantı çağrılarına maruz kalmıştır. Belki bu hesapları siz de yapmış ya da o toplantılara katılmak zorunda kalmışsınızdır. Özellikle İstanbul’da dönüşüm inanılmaz bir hızla oluyor. Son beş yıldır kafamızı kaldırıp şöyle bir uzaklara, gökyüzüne bakalım dediğimizde herhangi bir inşaat vincine denk gelmediğimiz bakışlarımızın sayısı azdır sanıyorum. Ya da çoğunlukla kullandığımız bir yoldan geçtiğimiz günlerin birinde yanımızda bir boşluk sezinleyip, şöyle bir bakıp “aa buradaki binayı da mı yıkmışlar yahu” diye şaşırmalarımızın sayısı giderek artmakta. Ve üzülerek söylemek zorundayım ki parça parça gerçekleşen bu dönüşüm genellikle mantıklı bir bütün oluşturmayacak şekilde kurgulanıyor.

Elbette çoğumuz bu dönüşüm sürecini sadece oturup izlemiyor, ona müdahale etmenin yollarını arıyoruz. Biliyoruz meydanlarımıza, parklarımıza, tiyatro salonlarımıza, ormanlarımıza, sinemalarımıza, kıyılarımıza uzanan eller olduğunu. Kentimizin ortak alanlarını yağmadan korumak için emek veriyoruz hep beraber.

Bense bugün dönüşümün pek de fark etmediğimiz, edemediğimiz bir noktasına dikkat çekeceğim: bahçelerimize.

BAHÇELER NEDEN ÖNEMLİ?
Büyük kentlerde en önemli sorunlardan biri ulaşım. Ulaşım sorununu sürekli karayolu üzerinden çözmeye çalışmak ise otopark sorununu beraberinde getiriyor. Hâl böyle olunca ev alanların sorularının başına “otoparkı var mı?” ekleniyor. Yenilenmek için yıkılan binaların neredeyse hepsinde İstanbul Otopark Yönetmeliği’nin beşinci maddesi[1] dikkate alınarak bahçelerdeki ağaçlar yaşına bakılmaksızın kesiliyor ve bina parselinin tamamı otoparka dönüştürülüyor. Bu durum sadece bahçelerde var olan ağaçları kaybetmekle sonuçlanmıyor. Aynı zamanda toprak zeminin altı yer altı otoparkına dönüştürülüyor ve üstü de genellikle beton ile kaplanıyor, beton ile kaplanmasa bile yer altı otoparkı üstünde yer alan toprakta yetişebilecek bitki sayısı oldukça az. Dolayısıyla sadece ağaçlarımızı kaybetmekle kalmıyoruz, toprakla temas etme alanlarımızı da kaybediyor, betonla kaplanan şehire bahçelerimizi de teslim etmiş oluyoruz.

Özel mülkiyet sınırları içinde kalan ağaçlar da özel mülkiyet kapsamına giriyor ve bu ağaçların kesilip kesilmemesi tamamı ile o binada yaşayanların, daha doğrusu binada mülk sahibi olanların (kiracılar yine hak sahibi sayılmıyor) onay verip vermemesine bağlı hale geliyor. Halbuki nerede yer aldığından bağımsız olarak her ağaç ekosistemin parçası olduğu için kentte yaşayan tüm canlıların “faydasına” işlev üstleniyor.

Şimdi bir düşünün İstanbul’da şöyle bir dolaşmaya çıktığınızda ağaçların olduğu bir sokaktan geçmek daha mutlu hissetmenizi sağlamıyor mu? Ağaçlar kesildikçe kuş seslerinin de azaldığını fark ettiniz mi? Peki bu gidişi durdurabileceğimizi biliyor musunuz?

KURTARMAK MÜMKÜN
Bu dönüşümün İstanbul’da en net hissedildiği ilçelerden biri Kadıköy. Çünkü Kadıköy’de hâlâ sıkışık ve yan yana olan binaların yanı sıra bahçeleri olan binalar da varlığını sürdürüyor ve Kadıköy son yıllarda hızlı bir dönüşüme maruz kalıyor. Bu sebeple Kadıköy Kent Dayanışması konuyu gündeme alarak Kadıköylülerin “son bahçeleri” fark etmelerini sağlayacak bir bildiri hazırladı. Bu bildiriden de anlaşılacağı gibi herkesin hem kendi apartmanı için hem de yaşadığı ilçe için yapabileceği pek çok şey var. Dayanışma, yalnızca Kadıköylülerin değil Kadıköy Belediyesi’nin de son bahçeler için adım atmasını sağlamaya yönelik çalışmalar yapıyor. Otopark yönetmeliğinin bütün şehri betonla kaplamasının önüne geçmek için neler yapılabileceğinin yollarını arıyor. Bu konuda emek vermek isteyen herkesi de çalışmalarına davet ediyor.

Son bahçelerimizi kentsel dönüşümden kurtarabiliriz, yeter ki onların önemini fark edelim. 

[1] Madde 5: İhtiyacını öncelikli olarak bodrum katlarda karsılamak ve ön bahçe mesafesi gerisinde kalmak sartıyla; binaların arka ve yan bahçelerinde, tamamı tabii zemin altında ihtiyacı kadar veya daha fazla otopark yapılabilir, otopark giris çıkısları ön bahçe mesafesi içinde saglanabilir. Otopark rampası hiçbir kosulda parsel sınırı dısından baslatılamaz.

***

Katkı ve öneriler için: [email protected]

Blogumuzu sosyal medyadan da takip edebilirsiniz:

facebook: https://www.facebook.com/baska.1.kent

twitter: @BaskaKent