Evrimi savun, bilimden yana ol!

Zelal Özgür Durmuş

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Ülkemizde iktidarın bilime bakışı içler acısı halde. Tabii ki genel gidişata ters bir şekilde bu alanda doğru bir duruş olmasını beklemiyorum. Ama her gün yeni bir örneğini yaşadığımız bilimsizlik ortamı giderek ağırlaşıyor ve değişmesi için çok fazla çaba sarfetmemiz gerektiği açık.

Örgün eğitimde, üniversitelerde bilimsellik adına ne kaldığı çok tartışmalı. TÜBİTAK ın projeleri artık daha çok gazetecilik konusu haline geldi. Bir nevi iktidarın toplumsal yaşam dayatmasının reklamı. İmam hatiplerle dinselleştirilen okullardan imamlaşan topluma yolculuk...

Bilimsizleşmenin ilk ayağı evrim kuramının bilimsel olmadığı ve bir görüş olarak diğer görüşlerle birlikte öğretilmesi gerektiği iddiasıdır. Bu saçmalığa karşı evrimi, bilimi savunma cephesi zayıf kaldı. Ders kitaplarındaki sansür evrimi anlatan öğretmenlerin sürülmesine doğru uzandı. Ancak karanlığın yayılması mumları çoğaltmazsanız durmaz.

 En son vakada ise dünyada eşi benzeri olmayan bir müze üretme becerisini gördük. İnsanın olmadığı bir doğa tarihi müzesine sahip olduk. 2003 yılında yeni binasına taşındığı gibi altı yıl kapalı kalan Maden Teknik Arama Enstitüsü’ne bağlı Tabiat Tarihi Müzesi varlığını pek uzun koruyamadı. Bu ay itibariyle “insanın evrimi” panosunun tadilata alınmış olduğunu öğrendik. Ne kadar kapalı kalacağını ise mücadele belirleyecek.

Geçtiğimiz hafta Kartal Çocuk Kitapları Fuarı’na yazdığım çocuk kitapları üzerine bir söyleşi gerçekleştirmek için katıldım. Dinleyiciler çocuklardı. Canlı çeşitliliği ve canlıların birbirine benzeyen yönleri hakkında söyleştik. Tabii ki arada evrim, uyum sağlama, ortak ata gibi kelimeler geçti. Zaten kitaplar evrim fikrini düşündürmek için yazılmıştı.

Bir sınıf öğretmeni söyleşi sonrası yanıma geldi ve kitaplarda “allahın olmadığı mı yazıyor?” diye sordu. Ben “kitapların bilimsel bir içerikte olduğunu, din kitabı olmadığını, doğayı anlattığını” söyledim. Eğitim alanına yönelik kitapları sıkça okuduğunu belirten öğretmen, velilerinin muhafazakar olması sebebiyle onlarla ters düşmek istemediğini söyleyerek kendisini savunmaya devam etti. Oysa çocuklara bilimsel bilgiyi ve soru sormayı öğretmemiz eğitim bilimlerinde birinci şarttır. Biraz da aydınlatma sorumluluğumuzu, biyolojide neden her şeyin evrim kuramına bağlı olduğunu anlatmaya çalıştım. Evrim kitaplarını alarak ayrıldı.

Tekrar olacak ama mum yakma konusuda ısrar etmek önemli. Çeşitli yüzlerle karşımıza çıkan, bilimmiş gibi yapan tüm durumlarda bilimi savunmak önemli. “İmanlı bilim” dayatmasına çekinmeden hayır diyebilmek gerekiyor. Ayrı dünyalar bunlar diyebilmeliyiz.

Evrimi anlatmaya devam etmeli diyerek bu pazar günü Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin (Maltepe)organizasyonu ile İstanbul Üniversitesi’ne bünyesinde bulunan Atatürk Arboretum’unu ziyarete gittik. Çocuklar, veliler ve öğretmenlerle yaşamın evrimsel tarihini konuştuğumuz bir etkilik gerçekleştirdik. Bir ara bir güvenlik görevlisi gelip “kameralardan ne yaptığınız izleniyor, evrim-etkinlik ne yapıyorsanız bitirin” dedi. Tabii ki karşı çıktık, mekanın bir üniversiteye ait olduğunu ve bilimsel etkinliklerin yasaklanamayacağını söyledik.

Çalışmamızı insan evrimi üzerine konuşarak bitirdik. Ardından suda saçlarını yıkayan söğüt ağacı altında Nazım’dan enerji aldık. Hem arboretum çalışanlarına hem de MTA Müze çalışanlarına hep bir ağızdan mesajımızı haykırdık: Evrimi savunuyorum!!