Ebeveyn Okulu’nda ergenlikte madde bağımlılığı konuşuldu

Yasemin Özbek - Özlem Koç

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

İstanbul Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde geçtiğimiz yılın Ekim ayı başından beri iki haftada bir sürdürdürülen Ebeveyn Okulu derslerinde geçtiğimiz hafta “Ergenlikte Madde Bağımlılığı” konuşuldu. Şimdiye kadar ağırlıklı olarak okul öncesi ve ilkokul düzeyine uygun başlıklarda yapılan derslerden farklı olarak bu sefer özel olarak ergen ebeveynlerine hitap eden bir sorun ele alındı.

3 Ekim’de başlayan Ebeveyn Okulu derslerinde şimdiye kadar okula başlama sorunları, akran zorbalığı, eğitimde gericileşme, çocukla sağlıklı iletişim kurmak, çocuklara bilimi sevdirmek, doğru kitap seçimi, çocukları üzerinden kendi eksiklerini tamamlayan ebeveynler, anne-baba-çocuk üçgeninde kaybolmak ve çocuklarda cinsel kimliğin gelişimi konuları konuşulmuştu. 18 Şubat 2017 günü yapılan dersin konusu ise “Ergenlikte Madde Bağımlılığı” idi.

Daha önce Ergen ve Genç Yetişkin Psikiyatri servisinde de görev alan ancak bir süredir AMATEM’de çalışmalarını sürdüren Psikolog Doğan Yılmaz, ergenlerde madde bağımlılığı, çeşitli süreçler, bağımlılığa sebep olan faktörler ve semptomlar hakkında bilgi verirken, ebeveynlere yönelik tavsiyeleri de katılımcılarla paylaştı.

Madde bağımlılığının tanımlamasının ardından Yılmaz bağımlılık kriterlerini; tolerans gelişiminin artması, bırakma isteği, günün büyük bir kısmını madde tüketimine ayırılması, başarısız bırakma girişimleri ve belli semptomların, yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması olarak sıraladı.

Sanılanın aksine, zayıf ve iradesiz insanların değil, herkesin bağımlı olabileceği, bağımlılığın beyin kimyasını değiştirerek, irade merkezini etkilediği, dolayısıyla bir tür beyin hastalığı olarak tanımlanabileceği sunumdaki çarpıcı bilgiler arasındaydı.

Sunumdaki çarpıcı bir başka bilgi de, madde bağımlılığının, alkol ve sigara bağımlılığının aksine kronik bir bağımlılık olduğu. Madde kullanımı yıllardır gerçekleşmiyor olsa da, yoksunluk hissi sürüyor ve madde ile veya maddeyi çağrıştıran bir şey ile karşılaşıldığında yeniden başlama oranı çok yüksek oluyor.

BONZAİ VE ECSTASY GENÇLER ARASINDA YAYGIN

Bağımlılığın gelişimi, maddenin saflık oranı, kullanma süresi ve kişinin sorunlarla başa çıkma becerisi gibi faktörlere göre, kişinin ne kadar sürede bağımlı olabileceğinin değişebileceğini belirten Yılmaz, bağımlılık yapan maddeleri etkilerine göre uyuşturucu ve uyarıcı maddeler olarak açıkladı. Bağımlılık yapan maddeleri ayrıntılı sıralayan Yılmaz, bali gibi uçucu maddelerin ulaşılabilir ve ucuz olmaları bakımından riskli olduğuna da değindi. Bir nevi kimyasal esrar olarak tanımlanan ve çok fazla (hemen tespit edilemeyen) etken maddesi olmasından dolayı tıbbi müdahalenin zor olduğu ve bedene büyük zararlar veren Bonzai kullanımın da arttığını ifade etti. Kısa süreli mutluluk ve enerji veren etkisiyle kulüp ve kafe gibi mekanlarda tüketime sunulan ecstasy özellikle gençler arasında kullanımı yaygın olan bir uyarıcı. Esrar, Bonzai, ecstasy gibi maddeler ayrıca gençlerin ilk uyuşturucu deneyimlerini yaşadıkları maddeler olarak kabul ediliyor. Gençlerin bu tür uyuşturucu veya uyarıcıları denemesinin nedenlerini uzmanlar, merak, kendi sınırlarını aşma çabası, anne ve babadan bağımsız birey olarak kendini ifade etme çabası olan asilik, arkadaşlara uyma isteği, arkadaş grubundan dışlanma korkusu, daha iddialı olmak veya görünmek arzusu, sorunları çözme veya unutma çabası olarak sıralıyorlar. Bu maddeler uzun süreli tüketildiğinde beyinde hasar, depresyon, uyku veya uykusuzluk, uyuşukluk, duygu durum bozuklukları, motivasyon eksikliği yaşanıyor, kişinin öğrenme yeteneği azalıyor. Uzmanlar, çocuklarının madde bağımlı olmasından şüphe duydukları durumda, ebeveynlerin bu tür belirtileri dikkate almasını öneriyor.

RİSK FAKTÖRLERİ

Psikolog Doğan Yılmaz, bir kişinin madde bağımlılığına yatkınlığını öncelikle kişisel özelliklerle açıklıyor: Zayıf özgüven, kendini değersiz görme, zayıf dürtü kontrolü, sosyal ilişki kurmada başarısızlık, risk alma ve kendini tehlikeye atma eğilimi (heyecan arayışı), dıştan denetimli kişilik yapısı. Diğer yandan Yılmaz, aileyle ilgili ve sosyal risk faktörlerini de sıralıyor. Buna göre genetik faktörler, ebeveyn desteğinin az olması, aile içi ilgi, iletişim eksikliği, anne ve babanın çocuğa karşı ilgisiz olması, yeterli kontrolün sağlanmaması veya çocuktan beklentilerin yüksek olması, madde bağımlılığına yol açabilecek nedenler arasında yer alıyor. Göç, işsizlik, boşanma, kayıp, cinsel veya fiziksel taciz, sosyo-ekonomik sorunlar ise sosyal risk faktörleri olarak tanımlanıyor.

EBEVEYNLER NASIL DAVRANMALI?

Tüm bu risk faktörleri karşısında „Ebeveynler nasıl davranmalı“ sorusunu Psikolog Yılmaz şöyle cevaplıyor: “Çocukların duygusal beklentileri var, biz bu beklentileri karşılamak zorundayız. Çünkü bizim bu sorumluluğumuz var. Onları suçlayıcı konuşmamalıyız . ‘Sen bunu yapamazsın, sen zaten böylesin’ gibi ifadeler duygusal istismardır. Ebeveynle genç arasında olumlu ve sağlıklı bir iletişim olması, ebeveynin gencin sorunlarıyla ilgilenmesi ve çocuğunun arkadaş çevresini tanıması önemlidir. Sakın arkadaş olmaya çalışmayın, onların zaten arkadaşları var. Anne ve babanın doğru model olması, doğru mesajlar vermesi ve madde kullanmıyor olması koruyucu faktörler arasında yer alıyor.“

UYARI İŞARETLERİ- DEĞİŞİME ÖNEM VERİN!

Ebeveyn Okulu etkinliğinde psikolog Yılmaz, madde bağımlısı kişilerde gözlenebilir değişimlerin meydana geldiğini, ebeveynler için bu durumların bir uyarı işareti olabileceğini belirtiyor: “Kişisel görünümüne önem veren bir genç artık dış görünüşüyle çok ilgilenmiyorsa, sağlıkla ilgili gözlenebilir sorunlar varsa, kişisel alışkanlıklar ve eylemlerde, davranışsal durumlarda, okul, ev yaşamı ve sosyal çevresi ile ilgili durumlar varsa, bunlar madde bağımlılığından kaynaklanabilir. ”

Bu tür durumlarda Yılmaz ebeveynlere hislerine ve önsezilerine önem vermelerini, emin, ancak sakin bir biçimde gençlere yaklaşmalarını öneriyor. Gençler ve sosyal çevreleriyle iletişim kurmak, onların fiziksel değişimini dikkatli takip etmek Yılmaz için doğru bir yöntem. Ebeveynlerin yargılamak, konferans vermek, tehdit etmek, sorgulamak, ahlak dersi vermek, teşhis koymak, emir vermekten kaçınması gerektiğini belirten Yılmaz şöyle devam ediyor: “Anne ve babalar, çocuklarının madde bağımlısı olduğunu onlara konduramazlar, görmezden gelirler. Bu bazen sorumluluktan kaçma halidir. Çocuğunuzla iletişim kurun, her madde alan çocuk bağımlı değildir. Ancak şüphe duyduğunuzda çocuğunuzla bu endişeleri paylaşın, bunu istemediğinizi, madde bağımlılığının tehlikelerini anlatın. Ona ulaşmak istediği hedeflere, örneğin sporcu veya müzisyen olmak istiyorsa, madde kullanımının yol açacağı olumsuzluklardan dolayı ulaşamayacağını anlatın, destek verin. Çocuk için aileden destek alması, ailesine güvenmesi önemlidir”. Madde bağımlılığını kronik bir hastalık olarak nitelendiren Yılmaz, bağımlılığın daima tekrarlama olduğuna ve bu sebeple alınan önlemlerin sürdürülmesine dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.

Etkinlikte, katılımcılardan gelen bir soru üzerine yabancılaşma, işsizlik, stres gibi sorunların artmasıyla ucuz ve kolay temin edilebilir bonzai, ecstasy gibi maddelerin tüketiminde bir artış gözlendiğine de değinilirken, bunlarla ilgili çok güncel sayıların olmadığı tespit edildi. Yine bir katılımcının, devletin madde kullanımına dair bir sosyal politikası var mı sorusuna ilişkin ise, okullarda bilgilendirici broşür dağıtıldığına dikkat çekildi. Bu bağlamda 9 yaşından büyük çocukların, uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin isimlerini öğrenmesinin dahi yararlı olacağı, bu sayede uyuşturucu satıcılarının çocuklara farklı isimler altında uyuşturucu sunmasının önüne geçebileceği vurgulandı.

DERSTE KONUŞULAN ANA VURGULAR  

“3-5 Liraya Bonsai bulunabiliyor. Kullananlar ve satanlar birbirini her yerde kolayca buluyor”

“Sağlıklı aile içi iletişim, madde bağımlılığını önlemede en büyük etken. Madde bağımlılığına sebep olan en kritik faktör ise merak. Çocukların meraklarını ebeveynlerinin doğru zamanda gidermesi, çocukların da ebeveynleri ile rahatça, yargılanmadan konuşabilmeleri çok önemli.”

“Çocukların ve gençlerin spor, sanat ve bilimsel etkinliklere yönlendirilmesi, önlerine hedefler konulması lazım”

“15-24 yaş arası her 100 gençten 3’ü bağımlı olarak tarif ediliyor”

“Uyuşturucu diye sınırlamak yanlış, çocuklara ‘bağımlılık yapan madde’ diye anlatmak gerekiyor. Bu uyuşturucu da olabilir, uyarıcı da, halüsinojen de…”

“Çocuklarınızın daha küçükken sorunlar yaşamasına, yaşadığı sorunların üstesinden gelmeye çalışmalarına izin verin. Ergenlik döneminde sorunlarla başa çıkma yetisi gelişmemiş çocukların madde kullanımına yönelme olasılığı daha fazla”

“Çocuğunuzu iyi tanıyın. Farklılıkları dikkatle gözlemleyin. Sezgilerinizi dinleyin”

“Her madde bağımlılık yapar, esrar bile…”

“Çocuğunuza ‘hayır’ diyebilmeyi öğretmek, bu konu açısından da çok önemli”

Ebeveyn okulunun bundan sonraki dersleri ile ilgili detaylı bilgi alabilmek için Nazım Hikmet Kültür Merkezi web sitesini http://nhkm.org.tr/ ve facebook sayfasını https://www.facebook.com/NHKM.KADIKOY takip edebilirsiniz.

Mart ayında yapılacak Ebeveyn Okulu dersleri ise şöyle;

Helikopter Ebeveynlik - 4 Mart 2017 Cumartesi Saat 15.00-17.00

Çocuk ve Sınavlar, Meslek Seçimi, Gelecek Kaygısı – 18 Mart 2017 Cumartesi Saat 15.00 – 17.00