Zorunlu din dersi baskısına teslim olmayın, dava açın

Psikiyatrist Gülperi Putgül Köybaşı

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Yeni müfredatın gerici içeriği haftalardır yazılıyor, çeşitli etkinliklerde tartışılıyor. Henüz soyutlama yeteneği gelişmemiş ya da gelişmek üzere olan çocuklara içerikten bağımsız din eğitimi verilmesi bile önerilmezken, biz korkutucu, dışlayıcı ve hatta saldırgan bir eğitim biçimini  konuşmak zorunda kalıyoruz. Bu ülkede ebeveyn olmak giderek zorlaşıyor   çünkü  çocukların sağlığı, eğitimi, güvenliği ve geleceği tekinsiz bir sistemin elinde. Ebeveynler bir yandan çocuklarını korumak istiyorlar bir yandan ne yapılabileceğine dair genel bir bilgisizlik ve güvensizlik hakim gibi görünüyor. Bu nedenle tekrar tekrar yazıyor ve konuşuyoruz, yapılacak şeyler var ve buna mecbur değilsiniz diyoruz.

Ebeveynleri bu süreçte en çok kaygılandıran başlıklardan birisi, zorunlu din dersine karşı mücadele başlattıkları takdirde çocuğun dışlanması ve yalnızlaşması meselesi. Kaygılılar, korkuyorlar, çocuklarını baş etmekte zorlanacakları böyle bir baskının altına itmenin suçluluğunu yaşıyorlar. Görüldüğü kadarıyla da kendilerini bu gerici uygulamaların karşısında konumlandırmalarına ve çocuklarını böyle bir eğitim sistemine teslim etmek istememelerine rağmen sırf bu nedenle adım atamıyorlar. Ebeveynlik dediğimiz şey, sorumluluğumuz altındaki bir çocuğu sevmek, korumak, kollamak, büyüme sürecinde ona rehberlik etmek, destek olmak. Burada yapacağımız şey aslında nasıl bir ebeveyn olmak istediğimize  karar vermek.

Gerçekten çocuklarımızın ruh sağlığının bozulmasından mı endişeleniyoruz yoksa bunun arkasına mı sığınıyoruz? Bir çocuğun yaşı ile uyumsuz, soyut, ürkütücü dini öğelerle tanışması ve bunun oldukça saldırgan bir üslupla dayatılması zaten çocukların ruh sağlığını olumsuz etkileyecek. İstemediğimiz, içimizin sinmediği bir eğitim sisteminin içinde çocuklarımızı zaten yapayalnız bırakmış oluyoruz. 30 çocuk birlikte daha mı iyi üstesinden gelecekler duyduklarının? Çocuklarımıza “duydukların doğru değil, bunu duymaman için yapabileceklerimiz var ama canın sıkılır, arkadaşlarından ayrı düşersin diye yapmıyoruz, kusura bakma işte otur dinle duymamaya çalış” mı diyeceksiniz? Ya da “buna mecburuz, elimizden bir şey gelmiyor mu” diyeceksiniz? Ya da hiç oralı olmayacak o sormadıkça ses çıkarmayacak mısınız? Yalanı kendinize mi yoksa çocuklarınıza mı söylüyorsunuz?  Dayatılan gerici bir müfredata karşı koyduğunuz, çocuğunuzun beynini çirkinliklerle doldurmalarına izin vermediğiniz için çocuğunuzun ruh sağlığı bozulmayacak, bunu ruh sağlığı uzmanları olarak gönül rahatlığı ile söylüyoruz. Çocuğunuz önce size bakar, sizin gözlerinize, söylediklerinize, davranışlarınıza. Sizin verdiğiniz güven duygusu ile sorunlarla baş etmeyi öğrenir.   Ama çocuğunuza yalan söylerseniz bunu  anlar ve işte o zaman size ve dünyaya bakışı olumsuz etkilenir. Çocuklarınızı gereksiz çatışmalardan uzak tutmak, büyüklerin yüklerini sırtlarına bindirmemek gerekir, doğrudur. Ancak uğruna mücadele ettiğiniz şey çocuğunuzun geleceği ise çatışma kaçınılmazdır. Çocuğunuza  yaşıyla uyumlu bir biçimde durumu aktarabilir, ona doğruyu işaret edebilir, evet bazen birlikte bir şeyler yapmamız gerekiyor mesajını verebilirsiniz. Hiç sakıncası yok, çocuğunuz böyle büyüyecektir, sizin kanatlarınızın altında değil. Zaten isteseniz de kanatlarınızın altında tutamıyorsunuz, gericilik sarmış sarmalamış, elinizden alıyor ve kendi ağının içine hapsediyor çocuğunuzu. Ne kadar görmezden gelinse de ortada bir savaş var. Bilime karşı, aydınlığa karşı, insana karşı.  Karar vermeniz gereken şey hangi tarafta olacağınız.

Çocuğunuzu o zindana hapsetmelerine izin vermeyin. Kaldı ki yalnız değilsiniz. Sizin gibi düşünen hisseden milyonlarca insan var. Bazıları çoktan adım attılar, davalarını açtılar, kazandılar. Onların çocuklarını yalnız bırakmayın ki sizin çocuklarınız da yalnız kalmasın. Sayımız arttıkça korkularımız, kaygılarımız azalacak. Çocuğunuz sağlam adımlar atmayı öğrenerek büyüyecek, cesaretle, umutla. Daha güzel bir dünya için mücadele etmeyi öğrenecek.  Çocuklarımız örümcek ağına dolanıp kötürüm kalmasın, bırakın iyi insanlarla birlikte rüzgara karşı yürüsünler.