Çocuklarımızı biz koruyacağız…

Psikiyatrist Cem Taylan Erden

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Yazmanın bile bu kadar zor olduğu bir konuda kanun yapıcılar ne kadar da kolay önerge verebiliyorlar. Geçen hafta boyunca hepimiz çocuk tecavüzüne onay veren bir yasanın geçme ihtimali üzerine tartıştık durduk. Hepimizin tüyleri diken diken oldu, arşivden çocuk tecavüzü öyküleri ortalığa saçıldı..

Eşim Müjde yaşadığımız bölgede çocuk istismarı davalarında mağdur çocukların avukatlığını gönüllü olarak üstlenir. Geçen hafta 2 gün boyunca bir babanın, birisi zihinsel engelli üç kızına yıllar boyu süren cinsel istismarını konuyla ilgili savcıya anlatmaya çalıştı. Cinsel organ penetrasyonu olmadığı durumda olayın sadece basit sarkıntılık olduğunu düşünen savcı ise dosyayı tozlu dosya yığınlarından birinin üzerine atıverdi. İşte bu kadar basit. Milletvekilinin tecavüzü meşrulaştıran önerge verebildiği bir ülkede savcının cinsel istismarı gözardı etmesi pek de şaşırtıcı değil aslında.

Tüm bunlardan çıkaracağımız sonuç devletin artık bizim adımıza çocuklarımızı korumayacağıdır. Savcısından vekiline devlet kurumları artık mağdurun yanında değildir. Devleti yönetenler yeni bir çocuk yiyici dönemi elbirliğiyle ülkemize yaşatıyorlar. Nasıl ki hergün iş cinayetlerinde öldürülen işçiler, evinden yurdundan edilen insanlar, kocaları tarafından katledilen kadınlar, talan edilen doğa, zehir saçan kurumlar vs umurlarında değilse, çocuklar da umurlarında değil işte bu kadar basit.

Ama bizim için basit değil bu iş. Çocuklarımızı kimsenin yasama fantezilerine emanet etmeyiz. Onları elimizden geldiği kadar koruyacağız, onların kendilerini ellerinden geldiği kadar korumayı öğrenmelerini sağlayacağız ve hep birlikte kurumların üzerilerine düşen görevleri yapması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Daha da ötesi cinsel yetersizliklerini kendini koruyamayacak durumda olanlar üzerinden örtmeyi aklından geçirebilenlerin yönetmedikleri bir ülke kurmak için dişimizi tırnağımıza takacağız.

Cinsel istismar konusunu okullarda öğretmenlerle tartışırken en çok sorulan sorulardan biriydi “peki hocam biz öğrencilerimize hiç mi dokunmayacağız?”. Hiç dokunmayacaksınız sevgili öğretmenim, istemezse amcasının elini de öpmeyecek, teyzesinin kucağına da oturmayacak, hele milletvekili gördü mü yanından bile geçmeyecek çocuklarımız. Hayır demesini öğrenecek, bedeninin kamu malı değil de bireysel alanı olduğunu bilecek, iyi dokunuşla kötü dokunuşu ayırdedebilecek çocuklarımız.

Peki bunları nasıl öğreteceğiz çocuklarımıza? Tabi ki yaparak. Hep deniyor ya çocuklar ebeveynin dediğini değil de yaptığını yapar diye. Önce biz kendi bedenlerimize ve hayatlarımıza sahip çıkacağız, biz mücadele edeceğiz. Boyun eğmemeyi bizlerden öğrenecek çocuklarımız.

Talep edin sevgili ebeveynler, okullarınızdan çocuklara yaşlarına uygun bir cinsel eğitim vermelerini, çocukların cinsel istismar konusundaki farkındalıklarını arttırıcı uygulamalar yapılmasını, öğretmenlerin bu konuda bir meslek içi eğitim almalarını isteyin.

Kavga edin sevgili ebeveynler, cinsel istismarı meşrulaştıranlarla hayatın her alanında kavga edin, evrensel çocuk haklarını hiçe sayan dayatmaları hangi kanun maddesinde yazılırsa yazılsın reddedin. Ses çıkarın, sokakta haykırın, hiç olmadı sosyal medyada teşhir edin bu istismar sevicilerini.

Biraraya gelin sevgili ebeveynler, örgütlenin. Ebeveyn insiyatifleri kurun, okul aile birliklerinde, kurslarda eğitim süreçlerine müdahil olun. Dayanışma gösterin, çocukların hepsine sahiplenin, tıpkı ağacına, suyuna, toprağına sahip çıktığınız gibi memleketin çocuklarına sahip çıkın.

Bu memleket ve bu çocuklar bizim.