Bir zamanlar Patnos’ta…

Psikiyatrist Cem Taylan Erden

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Zamanın Nuri Bilge Ceylan filmlerindeki gibi yavaş ve insanı huzursuz edecek dolulukta yaşandığı bir Anadolu kasabasında tanık olduğum duruşmadan bahsetmek istiyorum size.

En büyüğü 20 yaşında ve engelli olmak üzere 3 kızına yıllardır cinsel istismarda bulunan bir babanın yargılandığı davanın mimarı ortanca kız ve tabi ki bu türden dosyaların gönüllü savaşçısı sevgili karım Avukat Müjde.

Tanıklığımdan çıkardığım sonuçları peşinen paylaşmak isterim. Travma insanı epeyce hırpalasa da içinden çıkmak mümkün ve  aşıldığında inanılmaz bir olgunluk ve güç katıyor insana. İkincisi ise istismarcı görünüşte o kadar sıradan ve acınası ki sıradanlığın gizliden barındırdığı zalimlik ve arsızlık insanı dehşete düşürüyor.

Bahsettiğim ortanca kızın duruşu. Daha 17 yaşında, tüm aileyi karşısına alarak ve tüm tehditlere rağmen davasından vazgeçmeyen, duruşmada annesinin bütün suçlamalarına, iftiralarına rağmen ayakta durabilen yaralı ama mağrur bu genç kızı unutmayın. O, travmalarımızın ve sonrasındaki acılarımızın kaderimiz olmadığının canlı kanıtı. O, bizi geçmişe çivileyen travmalardan paçamızı kurtarıp gelecek hayalleri kurabileceğimizin göstergesi. Kendisi de savcı olmak istiyor, umarım herşey istediği gibi olur. Duruşmadaki kararlılığı ve inadı ile aşamayacağı engel yoktur herhalde.

İkinci mesele babanın mahkemedeki hali ve ifadeleri. Aksaçlı, düşüncelerini gayet makul biçimde ifade eden, dışarıdan bakıldığında sözüne güvenilebilir, halim selim biri gibi duran orta yaşlı bir adam. Herhangi bir baba. Sokakta hergün karşılaşılan bir amca. O kadar olağan biçimde kendisinin ne kadar iyi bir baba olduğunu ve bu mahkeme süreci nedeniyle ne kadar üzgün olduğunu anlatıyor ki, kızların ifadeleri ile onunkiler mahkeme salonunda havada öylece karşı karşıya asılı duruyorlar ve insanı çıldırtacak kadar zıtlar. Sadece adamı dinleseniz hak bile verebilirsiniz, bu zalimliğin bu sıradanlıkta varolamayacağını düşünürsünüz belki de. Ama öyle değil hernekadar hep birlikte buna inanmak istemesek de gerçek bu, istismarcıyı, zalimi, kötüyü dışarıda aramayın; o yanıbaşımızda, içimizde.

Bir de olayın gerçek olduğunu bildikleri halde çeşitli nedenlerle üzerini örtmeye çalışanlar vardı. Tehditler savuran, mağdurun yaralarını sarmasına yardım etmek yerine istismarcıyı arkalayanlar. Aile onurlarını bu şekilde ayakta tutabileceklerini düşünenler; korkutarak, sindirerek kendi korkularını bastırmaya çalışanlar. İstismarcıdan bile daha tehlikeli ve acınası olanlar.

Tabi tam tersi insanlar da vardı. 17 yaşında bir kıza tutunabileceği bir el uzatan, bütün süreci soğukkanlılıkla ve profesyonelce yöneten, aldığı tüm tehditlere karşı kararlılıkla dosyayı sürdüren sevgili karım Müjde ve onun aktivist kadın arkadaşları da vardı mahkeme salonunda. Travmalarımızın aşılabilmesi için gereksinim duyduğumuz insani duyarlılığın, sıcaklığın, güvenin temsilcileri onlar. İyi ki varlar, daha güzel yarınlar için mücadele etme umudumuzu tazeliyorlar.

İnsanlık travmalardan güçlüdür...