Çocuğun Cinsel İstismarı mı, Pedofili mi?

Gülperi Putgül Köybaşı/ Psikiyatrist

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Türkiye’nin de imzacıları arasında olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, 18 yaşının altındaki her kişi çocuktur. Devlet, çocuk fuhuşu, çocuk pornografisi ve ticaretini içeren her türlü cinsel sömürüden çocukları korumakla yükümlüdür. Türkiye’ de Adalet Bakanlığı verilerine göre her yıl binlerce çocuk, cinsel istismar nedeniyle dava konusu oluyor. Gerçek sayının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Son dönemde medyaya yansıyan çocuk cinsel istismarı örnekleri pek çok soruyu da gündeme getirdi. 13 yaşında cinsel istismara uğramış bir çocuğun “kendi rızası olması” gibi bir savunma nereye oturtulabilir? Bir çocuğa yönelik cinsel istismarda bulunmak bir hastalık mıdır? Pedofili nedir? Her çocuk tacizcisi pedofilik mi? Peki yaşadıklarının ardından çocuklara neler oluyor? Çocuğu tüm bunlardan nasıl koruyacağız?

Çocuğun cinsel istismarı bir klinik tanı değil, suçtur. Cinsel istismar çocuğa dokunma, sürtünme, ilişkiye girme gibi fiziksel temas içeren eylemlerle olabildiği gibi, sözel istismar ya da çocuğu seyretme, pornografi ya da yayınlara konu etme yoluyla da olabilir. Sanıldığı gibi bir çocuğa yönelik cinsel istismarda bulunan herkes pedofilik değildir. Yapılan araştırmalara göre (adli sürece yansıyan ve tanı konabilenler) çocuğa yönelik cinsel suçları işleyenlerin % 30’ unda pedofili tanısı mevcut. Geriye kalanlar madde kullananlar, kişilik bozukluğu olanlar, sadece bir kez denemek isteyenler, işin ticaretini yapanlar, dini gerekçelere sığınan “normal”ler.

Pedofili, cinsel sapkınlıklar (parafililer) başlığı altında yer alan cinsel bir bozukluk olarak değerlendirilir. En az 16 yaşını doldurmuş bir kişinin, sürekli ya da tekrarlayıcı bir biçimde çocuklarla cinsel ilişkiye girmesi ya da böyle fanteziler kurarak uyarılması olarak tanımlanır. Pedofilik kişi ile cinsel tacizcinin ayırt edilmesi gerekir. Pedofilik kişi erişkin cinsel eşe ulaşma olasılığı olsa da çocukları seçer. Cinsel tacizciler ise bir erişkin yokluğunda ya da dürtülerinin kontrolünü ortadan kaldıran bir durumda ve daha kolay olduğu için çocuklara yönelirler.

Pedofilik kişilerin içe kapanık, normal biri izlenimi veren, 40-70 yaş arası ve eylemlerini anlık değil planlayarak gerçekleştiren kişiler olduğu gösterilmiş. Çocuklara yakınlaşmak için öncelikle güvenlerini kazandıkları, sıklıkla çocukları tanıdıkları ortamlarda istismar ettikleri araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlar. Pedofilikler, çocuk pornosu ya da internet kullananlar ya da kullanmayanlar olarak ayrılıyor. İnternet sayesinde yüzünü göstermek zorunda olmayan kişi, böylelikle çocuğa çok daha kolay ulaşıyor, kandırıyor ve güvenini kazanıyor.

Pedofilide tedavi ile kişilerin çocuğa yönelik cinsel yönelimini ortadan kaldırmak mümkün olmuyor. Bu nedenle tedavide hedef, cinsel dürtüleri azaltmak ve eylemin tekrarını önlemek. Psikoterapiler, ilaç (cinsel uyarılmayı bastıran ilaçlar, hormonlar) ve cerrahi yöntemler (testislerin alınması)  kullanılıyor. Bazı ülkelerde adli süreçle birlikte pedofili tanısı alanlar için tedavi zorunluluğu var. Bu kişiler kayıt altına alınıyor ve izleniyor. TCK da ise bu kişilerin tekrar eylemde bulunmalarına karşı kayıt alınması, izlenmesi ya da tedavisi ile ilgili yasal düzenleme bulunmuyor.

Dünya çapında çocukların istismar edildiği porno sitelerinin sayısı alınan katlanarak artıyor ve bunların yarısından fazlası ABD de bulunuyor. Tüm pornografilerin % 40’ ının çocuk pornosu olduğu bilinmekte. Öte yandan çocuğu cinsel kimliği ile öne çıkaran reklam ve moda/makyaj sektörleri de dolaylı olarak çocuk istismarına hizmet ediyor.

Çocuğa yönelik cinsel istismarın sıklığı ile yapılan çalışmalarda %10 ile 40 arasında geniş bir aralık gösteriliyor. Türkiye’ de ise yapılmış kapsamlı bir araştırma yok. Yine araştırmalara göre çocuğa cinsel istismarda bulunanların %60-70’i akrabalar, öğretmenler, komşular, otorite figürleri gibi çocuğun bildiği ve tanıdığı kişiler.

Cinsel İstismara Uğramış Çocuk

Çocuklar, olayları kavrama ve yargılama kapasiteleri tam olarak gelişmediğinden istismara açıktırlar. Kolay güvenirler ve kandırılırlar. Cinsel istismara uğramış bir çocuk sıklıkla korktuğu için sessiz kalır. Ailesinin kendisine inanmayacağını, kızacağını düşünür. Olayı tam olarak anlamasa bile kötü bir şey yaptığını düşünerek kendini suçlu hisseder. Hele ailesinden biri tarafından istismara uğradıysa durumu açıklaması çok daha güç olur. Bazen kendini istismar eden kişiyi (güvendiği ve bağlandığı) korumak için de sesini çıkarmaz.

Eğer aile içinden biri tarafından cinsel istismara maruz kaldıysa ruhsal açıdan çok daha fazla etkilenir. Erken yaşlarda, uzun süreli, tekrarlayan ve fiziksel temas içeren istismarlar çocuk için daha fazla yaralayıcı olur. Yaşanan travma öncesi çocuğun ruhsal ve zihinsel gelişimi, içinde yetiştiği ailenin özellikleri de çocuğun zarar görme şiddetini etkiler. Ailesi ile kısa sürede yaşadıklarını paylaşabilmiş, önemsenmiş ve sahip çıkılmış çocuklar süreçle daha kolay baş ederler. Çocuklar cinsel istismara uğradıklarında güven duyguları zedelenir. Olay sonrasında kaygı bozuklukları, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi pek çok ruhsal hastalık gelişebilir. Adli süreç boyunca çocuğun ruhsal açıdan desteklenmesi ve korunması çok önemli. Ayrıca travma sonrası çocuğun tekrarlayan başka travmalara maruz kalmaması önerilir. Ancak özellikle ülkemizde cinsel istismar kurbanı çocuklar ayrıca aile tarafından suçlanma, dışlanma ve etiketlenme gibi sorunlarla yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Adli süreçte ise önerilen çocuk ile psikolog eşliğinde tek bir görüşme yapılması ve video kaydı alınması. Maalesef ülkemizde ise çocuk polis merkezinde, savcılıkta, hastanede ve mahkemede yaşamış olduğu travmayı tekrar tekrar anlatmak zorunda kalıyor.

Çocuğu Cinsel İstismardan Nasıl Koruyacağız?

Çocuğa ne yaparsa yapsın, koşulsuz sevileceğini mesajının küçük yaşlardan itibaren verilmesini öneriyoruz. Çocuk başından geçen her şeyi yakınlarıyla paylaşabilmeli, bu konuda korku ve endişe yaşamamalı. Çocuğun bedenine ve tercihlerine erken gelişim dönemlerinden itibaren saygı gösterilmesi gerekir. Çocuğun sarılmaya, kucaklanmaya, öpülmeye zorlanması, poposuna vurulması, ısırılması, dudaktan öpülmesi gibi davranışlar tacizin kapısını aralar. Bu tip davranışlara maruz kalarak büyümüş bir çocuk, hangisinin iyi, hangisinin kötü niyetli bir yakınlaşma girişimi olduğunu ayırt edemeyebilir. Büyüklerin isteklerine karşı koymanın ayıp olduğu öğretilen bir çocuk, istismara karşı daha korunaksız olacaktır. Her çocuğun özel bölgelerini tanıması ve kimsenin o bölgelere dokunma hakkı olmadığını bilmesi gerekir. Bedenini tanıyan, sınırlarına saygı gösterilmiş ve rahatsızlığını ifade edebilen bir çocuk kendini korumayı da daha kolay öğrenir.

Bu konudaki ayrıntılı önerilerimiz için daha önce bloğumuzda yayımlanmış olan “Çocuklarımıza Kendini Korumayı Nasıl Öğreteceğiz?” başlıklı yazıyı tekrar okumanızı öneriyoruz.

 Kaynaklar;

1-Pedofili:Klinik Özellikleri, Nedenleri ve Tedavisi, Ayten Erdoğan, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2010;2(2):132-160

2-Kaplan-Sadock's-Comprehensive-Textbook-of-Psychiatry 2. Cilt