Nâzım’dan ezber bozan hikâyeler…

Gökçen Düzkaya

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Sevgili Okurlar,

Bu blogta genellikle yenilerde basılmış ya da “Aa! Bu kaçmaz” dediğimiz çokça kitap tanıttık ve tanıtmaya devam ediyoruz. Fakat söz konusu önemli günler ve yazarlar da olunca ilgili eserin ne zaman basıldığı ya da eserin basımının artık olup olmadığı önemsizleşebiliyor. İşte öyle günlerden birini daha beş gün geride bıraktık. 15 Ocak 1902. Evet, sevdalınız Nâzım Hikmet’in 114. doğum günü…

Bugün size, Nâzım’ın doğum günü vesilesiyle artık basımı olmayan Yel Üfürdü Su Götürdü’yü tanıtacağız. Belki bugün bu köşede geçtiğimiz Kasım ayında Aylak Adam Yayınları’ndan çıkan Vassaf Gündüz’ün kaleme aldığı “Nâzım” adlı çocuk kitabını da tanıtabilirdik ama tanıtmıyoruz daha doğrusu aslında tanıtıyor oluşumuzun elbette bir sebebi var:

Bugüne kadar genelde çocuklarımıza okutmayı yeğlediğimiz eserlerin üzerinde durmayı tercih ettik çokça. İstedik ki konusu, dili, üslubu ve verdiği ya da sezdirdiği bilgiler de doğru olsun dürüst olsun. Gorki der ki, her şey çocuk kitaplarının konusu olabilir. Biz de böyle düşündük, hayata dair yalın gerçekliktir çocukların hak ettiği dedik. Onları olmayan şeylerin peşinden sürüklemenin en kibar tabirle ayıp olduğunu bildik. Hele söz konusu koca çınar Nâzım olursa! Biz bildik ki Nâzım orasından burasından çekiştirmeye gelmez, o her eli kalem tutanın her ağzı laf yapanın kalemine sığmaz. Hele hele antisovyetik üfürüklere hiç sığmaz!

Bizim bir görevimiz nelerin okunacağına belli bir duruşla yol göstermekse, nelerin dikkatli okunması ya da hiç okunmaması konusunda da yön vermektir. Bloglar ayrıca bunun için de vardır. Siz siz olun kitabın resmine yazısına kapağına hatta bazen yayınevine bakmadan önce içindekilerin çarpıtılıp çarpıtılmadığına bakın. Çünkü saf gerçeklik sadece budur diyerek artık bir nefeslik değil bir ömürlük esere, Nâzım’ın kendi kaleminden dökülmüş sözlere kulak vermenin zamanı diyoruz:

Yel Üfürdü Su Götürdü

Masallar güzel, masallar ezbere bilinir böyle gelmiş böyle gider, masal işte… Deyip de geçme. Masal başka, yazar ezber bozan çetin mi çetin bir şair. Ağustos Böceği meselâ. Hani şu tembel böcük. İşte o tembel böcük ya aslında çok çalışkansa? Nasıl mı? E bütün yaz karıncaya şarkılar söylemek de bir iş değil mi? Ya sonra hak ettiği ne oluyor? Koca bir hiç. Karınca ambarını doldursun bizimki aç kalsın, oldu mu ya? Ama ona da kızmalı diyor Nâzım, yüzünü eğdiği için.

Çocukları sirke götürenleriniz vardır elbet. Ne kadar acıyarak baksanız da çocuk da siz de eğlenirsiniz oradaki hayvanların türlü muzipliklerine. Sirkteki aslanı kedileştiren şeyin ne olduğunu çocukken hep merak etmiştim diyor şairimiz. Nice sonraları, insanları ve hayvanları iyice tanıyınca anlamış aslanı kedileştirenin YILGINLIK denen ne menem şey olduğunu…

İşte böyle… Kitap daha bir dolu hikâye masalla dolu. Hepsinde ayrı ayrı bozuluyor ezberimiz. İyi ki yazmışsın saf gerçeliği Nâzım Usta, iyi ki toplamışsın bu kitabı Asım Bezirci, İyi ki basmışsın Cem Yayınları. Sahaftan bulup çıkardığımız bu sayfaları dağılmış kitap, iyi ki bizimlesin. Ve iyi ki masalın aslı elimizde, bizimle…

Memleket sevdalısı komünist şair Nâzım Hikmet, sen iyi ki bizimlesin.

Yel Üfürdü Su Götürdü

Nâzım Hikmet 

Cem Yayınevi, 1978
 

Katkı ve öneriler için; [email protected]