Bir balık ve umuda yolculuk

Gökçen Düzkaya

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Hayatta kalma mücadelesini dostlukla ama en çok sevgiyle anlatan Balık, bugünlerde duymaya en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyi, umudu satır aralarından fısıldıyor. 

Tam da bugünlerde, insanlar yerinden yurtlarından edilmişken, binlerce insan binlerce km’lik yolları yürümeye zorlanmışken, minik bir çocuğun bedeni ölü bir balık gibi kıyılara vurmuşken savaş konusunda bir çift laf etmemek; kurabileceğimiz tüm empati yollarından geçmemek olmaz. Elbette ki bu yetmeyecektir. Kimbilir, belki çok yakın bir gelecekte yeni insan, müzelerde göreceği deniz kıyısına vurmuş çocuk bedeni fotoğrafına bakarken bir zamanlar “insan” diye bir “barbar” vardı diyecek ve tüm savaşlara lanet okuyacaktır.

Tehlikeli bir dünyada sevgi ve umudun öyküsünü bize bir balıkla bir çocuğun kurduğu bağ üzerinden anlatan bu çok ödüllü kitap, aynı zamanda yaşama tutunmayı ve hayatta kalma arzusunu, direnmeyi, savaşın ne kadar korkunç bir durum olduğunu bir çocuğun gözünden oldukça başarılı bir biçimde aktarıyor.  Çocuğun yaşatmaya çalıştığı minik Balık, aslında insanlığın umuda yolculuğunun sımsıcak öyküsünü anlatıyor bizlere…

Öykü, kitabın kahramanlarından küçük bir çocuk olan “Kaplan”ın bir çamur birikintisi içinde Balık’ı bulmasıyla başlıyor. Kaplan’ın anne ve babasının yardım gönüllüsü olarak geldikleri köy, artık savaşın dibinde yaşanması imkânsız hale gelmiştir ve artık oradan ayrılma vaktidir. Kahramanımız son anda ayağının dibindeki bir çamur birikintisinin içinde nefes almaya çalışan küçücük bir balık görür ve o anda onu da yanlarında götürmeye karar verir. Bu yolculuk için kendisine yardım edecek anne ve babasının yanında bir de rehber vardır.

Yazının başında Kaplan için “kahramanlarımızdan biri” demiştik. Evet, çünkü rehberi tanıdıkça siz de öyle olduğuna karar vereceksiniz, eminiz. Kaplan, rehber ve eşeği, anne, baba ve Balık’tan oluşan bu küçük kafile, savaşta yaralanmış insanlara yardım eder ta ki geride yardım edecekleri kimse kalmayıncaya kadar da köyden ayrılmaz. Ama bir zaman bu küçük kafilenin yola çıkması gerekecektir. Önlerinde, savaşın korkunç gölgesi altında, hiç düşünmedikleri tehlikelerle dolu, uzun ve zorlu bir yolculuk vardır.
Yanlarına aldıkları birkaç battaniye, biraz lapa ve su, biraz da umuttan başka bir şeyleri olmayan Kaplan ve ailesini rehber, sınıra kadar götürüp oradaki askerlere emanet edecektir. Fakat işler değişmiştir. Sınıra doğru savaştan kaçan insanlarla dolu sığınma kampları yüzünden sınır geçişleri kapatılmıştır. Yine de bir umut yola çıkılmıştır artık. Buna rağmen rehberin aklında ikinci bir plan daha vardır. Sınıra birkaç gün içinde zorlu bir yolculukla ulaşılmış fakat beklenen yanıt alınmıştır. O gece Kaplan, ailesi ve rehber dinlencelik bir kuytu köşe bulurlar. Kaplan’ın bir gözü yara içinde kalmış ayaklarında bir gözü de Balık’tadır. Ara ara kapağını açıp yanlarındaki kısıtlı miktarda kalmış sudan balığın suyuna eklemeler yapmakta ve onun biraz temiz hava almasını sağlamaktadır. Bu zor şartlarda Balık’a titizce bakabilmesine kendisi de şaşırıyordur aslında. Sabah olup yola çıktıklarında eskisine göre daha zorlu bir yolun kendilerini beklemekte olduğunu anlarlar. Babası Kaplan’ı buradan sonra taşıyamayacaktır artık. En iyisi onu eşeğin sırtına bindirmektir. Önce çamur kaplı bir bataklığı sonra da sarp geçitli bir dağ yolunu geçmek zorunda kalan ekibimiz ciddi birkaç badire atlatırlar. Yiyeceklerinin bir kısmını yolda bırakıp, sularının azlığına katlanmak zorunda kalırlar. Keşke en kötüsü bu olsa! 

Karşılarına bir de kendilerini rehin almak isteyen silahlı adamlar çıkacaktır ki onlardan kaçış bizim Kaplan’ın başına unutamayacağı bir iş getirecektir. Tüm bu badireleri atlatırken Balık da, biraz Kaplan ve onu korumak isteyen tüm ekip sayesinde, biraz da şansı yaver gittiği için hayatta kalmayı başarabilecektir. Yolun sonun gelindiğinde Balık’ın bir yanlışlık sonucu içinde bulunduğu şişe delinecek ve Kaplan Balık’ı bir süre kadar ağzında tutmak zorunda kalacaktır. Neyse ki başka bir yoldan sınıra gelinmiştir ve buradan geriye çevrilmeyeceklerdir…

Balık

Laura S. Matthews

Günışığı Kitaplığı

18. baskı: 2015, 176 sayfa

7 + yaş