Uçan Sınıf’tan Pal Sokağı’na tanıdık bir yolculuk

Ezgi Karataş

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

İzmir'e yaz pek yakışırken Ankara'ya sonbaharın yakışması tesadüf müdür? ya da kitapların da mevsimleri var mıdır? Soruyu abes bulup, kitapların zamanı filan olmaz her vakit okunabilir diyebilirsiniz. Elbette haklısınız.

Peki, ılık bir bahar günü neşeden dört köşe olmuşken hüzünlü bir sonbahar hikâyesiyle hemhal olabilir misiniz? Ya da bir yaz zamanı uçarı halleriniz havaya karışırken soğuk bir kış gecesini hayal edebilir misiniz? Bu soruyu da abes bulabilirsiniz. Elbette haklı olursunuz.

Alman yazar Erich Kästner de kitaplar ve mevsimler arasında bir ilişki kurmuş olacak ki, yaz sıcağında bir Noel kitabı olarak tasarladığı Uçan Sınıf'ı yazmak için Zug dağının doruklarını gören küçük bir kasabayı tercih etmiş. Kitabın önsözünde de bunu esprili bir dille aktarmış. “ Çünkü kolayca anlaşılabileceği üzere, bu yaz sıcağında bir Noel öyküsü kaleme almak hiç kolay değil. İnsan poposunun üzerine oturup şöyle yazamaz ya: Dondurucu bir soğuk vardı. Lapa lapa kar yağıyor ve pencereden baktığında Bay Doktor Eisenmayer’in kulak memeleri donuyordu. Demek istediğim, ağustos ayında aile plajında yatıp tavuk gibi kızarırken ve her an için güneş çarpmasına uğrayabilecekken, insan böyle şeyler yazamaz değil mi?”

Uçan Sınıf için uzun bir girizgâh yapmış oldum ancak kar taptaze yağarken ve soğuklar uzun bir zaman yakamızdan düşmeyecekken bir kış öyküsü okumak ve kartopu savaşları arasında kaybolmak isteyebilirsiniz. Hem böylece Güzel Theodor, Fridolin, Fıçıcık, Sigara İçmez, adalet temsili halleriyle çocukların Justus (adil) diye adlandırdığı Doktor Johann Bökh, ufak tefek Uli, kurabiye kırıntılarına bayılan Matthias, parasız yatılı okul birincisi Martin, edebiyat tutkunu Johnny Trotz ve diğer çocuklarla da tanışmış olursunuz.

Yine böylece ezelden beri iki okul arasında süren savaşa, güzel yazı defterleri ile birlikte esir tutulan Rudi Kreuzkamm’a, okullar arası yapılan düelloda Egerland’in yürekli hallerine, eski dostların yeniden buluşmasına, korkaklığıyla nam salmış Uli’nin cesaret denemelerine de tanıklık edebilirsiniz.

Erich Kästner’in en iyi kitabım dediği ve adını öyküdeki Johann Sigismund Okulu’nun öğrencileri tarafından hazırlanan Noel kutlamaları için okulda sergilenecek tiyatro oyunundan alan Uçan Sınıf’ta iki okul arasında süren geleneksel savaşı ve çocuklar üzerinden anlatılan insan hallerini okurken, cesareti Matthias’da, korkuyu Uli’de, mantığı Martin’de, dürüstlüğü ise düello sonunda sözünü tutamadığı için liderlikten ayrılan Egerland’de görebilirsiniz. Çelik Birlik ünlemesiyle kartopu savaşının başlamasını heyecanla beklerken, kavganın da bir onuru olduğunu ve verilen sözleri tutmanın insana verilen değer olduğunu da bilirsiniz. Ve elbette ince bir hüzün yanında yüzünüze kocaman bir gülümseme konduran kış öyküsünde hayatın zorluklarıyla mücadele ederken arkadaşlığın ve dayanışmanın nasıl güzel olduğunu da yeniden hatırlayabilirsiniz. 

Uçan Sınıf’ta yaramaz ama bir o kadar akıllı ve cesur çocukların dostluklarını, çocuklar arası çete savaşlarını okurken sevgili  Ferenç Molnar’ın Pal Sokağı Çocukları’nı da anımsayabilir ve yoksul çocukların oyun sahalarını zengin çocukları Kızıl Gömleklilerden korumaya çalışırken verdikleri savaşa,  komutan Boka’ya ve küçük Nemeçek’e hüzünle selam durabilirsiniz.

Pal Sokağı’nın güzelim çocukları başka bir yazı için sabırla köşede beklerken siz iyisi mi bu kitapları küçüklerinize armağan edin, hatta üşenmeyin siz de okuyun. Çünkü Boka, Martin, Uli, Nemeçek ve nice güzel çocuk başka başka isimlerle hala yanı başımızda ve bu hayatı anlamlı kılmaya devam ediyorlar.

Uçan Sınıf

Erich Kästner

Resimleyen: Walter Trier

Çeviri: Şebnem Sunar

Can yay. 9+ yaş