Ters yüz kahramanlar: Prensesler çöpe, yaşasın cadılar!

Ezgi Karataş

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Geleneksel cinsiyetçi kodların gündelik pratikte yeniden üretilmesinin pek çok yolu varken bunun bir yansıması da haliyle çocuk dünyasında… Biz de blog yazarları olarak bir süredir bu duruma kafa patlatıyor ve bunun üzerine yazmaya çalışıyoruz. Oyuncak sektöründeki cinsiyetçiliği ‘Oyuncaklardaki dünya: Mavi Dünya Pembe Hayaller’ yazımızda tartışırken çocukların anlam dünyalarını zenginleştiren masallardaki cinsiyet eşitsizliğini de ‘Masal Bir Varmış Bir Yokmuş’ yazımızla konuştuk.

Bizler konuşaduralım, çocuklar buna savaş açtı bile… Misal sekiz yaşındaki Els İngiltere’de çocuk yayıncılığı yapan bir yayınevinin kitaplarında bulunan ‘kızlar için’ ve ‘erkekler için’ etiketlerinin kaldırılmasını sağladı. Els gibi çocukların örnekleri gün gün çoğalıyor. Çocuklar artık oyuncak reyonlarında hapsedildikleri süpersonik güçlü kahramanlardan, ışıltılı, şatafatlı giysiler içinde seken narin prenseslerden bıktığı gibi masallarda karşımıza çıkan kötü cadılardan, büyünün elinde tutsak olup beyaz atlı prensini bekleyen prenseslerden de bıktı…

Çocuklar gibi bu süpersonik güçlerden, pembe hayallerden bıkan biri daha var: Linnea Johannson. Masal kahramanlarının zararlı önyargılara neden olduğunu düşünen ve cadıların prenseslere göre daha iyi rol modeller olduğuna inanan bir ilistüratör ve karikatürist Johannson. Ona göre masallarda bize hep kötü anlatılan cadılar bağımsız, özgür, deneyimli ve güçlü iken iyiliğin sembolü olarak sunulan prensesler pasif, etkisiz ve teslimiyetçi.  Johannson, oyuncak dünyasının da bu rollerden azade olmadığını düşünüyor. Aslında karikatürist ve büyük bir çizgi film hayranı olarak süper kahramanların duygusal ve kompleks karakterler olduğunu biliyorum diyen  Johannson en büyük problemin çocuk yayınlarında bu kahramanların sinirli ve şiddet yanlısı olarak gösterilmesi olduğunu söylüyor. Ama ne güzel ki söylemekle kalmıyor ve buna  çözüm de üretiyor. Johannson bir süredir süper kahramanların ağlamayacağına inanan ve ağlamamak için yemin eden 3 yaşındaki oğluna kahramanların farklı yüzünü gösteriyor. Nasıl mı? Johannson,  oğlu için hazırladığı boyama kitabında süper kahramanları ters yüz edip ağlar halde çiziyor, prensesleri ise biblo hallerinden uzaklaştırıp deney laboratuvarına sokuyor.  Johannson boyama çizimlerini blog sayfasından ücretsiz olarak yayınlıyor, dileyen bunları sayfadan indirilebiliyor.

http://limpan.org/wp-content/uploads/2015/03/Super-Mjuka-Hj%C3%A4ltar.pdf

Johannson’un çizimlerinden bazıları şöyle:

Süper Kahramanlar da kaka yapar, çünkü herkes kaka yapar!

Uyuyan Güzel Hayır! Diyor.

Prenses Belle bilimle uğraşıyor.

Pekala süper kahramandan süper bebek bakıcısı olabilir. 

ve yine süper kahraman süper kek pişirebilir

Toplumsal cinsiyet, cinsiyet eşitsizliği gibi kavramlar dünyada ve elbet ülkemizde de uzunca  bir süre görmezden gelindi. Son zamanlarda bu kavramları daha sık tartışır hale geldiğimiz gibi  ne güzel ki geleneksel kodlara karşı açılan savaşta her gün yeni saflar da kazanıyoruz. Hem de gelenekselin kendini yeniden ve yeniden dolaşıma sokarken kullandığı araçlara karşı yeni çözümler üreterek. Evet, hala erkekler ağlamaz gibi klişe cümleler dolaşımda. Ama artık cinsiyet eşitsizliğini yerle bir etmek isteyen ebeveynler mavi ve pembe dışındaki renkleri keşfediyor, kız çocuğuna oynaması için lego veriyor, erkek çocuğuna aşçılık oyuncak seti alabiliyor. Bu örnekler kocaman dünyada minicik birer  adım ama geleneksel kodların terki sadece kızlara pembe, erkeklere mavi kıyafet giydirmekten ya da  oyuncakların cinsiyetinden vazgeçmekle olmuyor. Kabul edelim ki cinsiyet eşitsizliğini yaratan dilsel arazlara ek  davranış kalıplarını da yeniden kırmak ve eşitlikçi söylem/davranış geliştirmek gerek. Peki, var mısınız yeni hayata?

Katkı ve öneriler için; [email protected]