Yollar ayrıldı peki şimdi ne olacak? Boşanma sonrası çocuk-2

Deniz Arık Binbay- Psikiyatrist

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Geçen hafta boşanma durumunda çocukta olan ruhsal değişikliklerden bahsetmeye başlamıştık. İlk yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Bugün kaldığımız yerden devam edeceğiz ve boşanma süreci için öneriler sunacağız. 

Anne ve baba bilinçdışı ya da bazen kısmen bilinçli olarak paylaşımı artırmak ve özellikle çocuğun gözünde suçlu olmadığını kanıtlamak amacıyla çocukla sırdaşlık etmeye başlayabilir. Bu sırdaşlık boşanma sebebinin açıklanması, önceki anlaşmazlıkların paylaşılması, diğer ebeveynin sevilmeyen yanları, kötü özellikleri, O’ndan ne çok çektiği ve şu anki özel hayatını içerebilir. Oysa ki bu çatırdayıp sallanan kulelerin arasında gidip gelirken çocuk için anne babanın, anne baba yerinde kalmasına ihtiyacı vardır. Anne babanın özel hayatına dair her bilgi çocuğun iç dünyasına zehirli bir ok atmak gibidir. Anne baba, çocuklarının sıralarını dinleyebilirler ancak bu sırdaşlık tek taraflı olmalı, kendi sırları konusunda ketum olmalıdırlar. Çocuğun sırtına taşıyamayacağı yükler yüklenmemelidir.

Rutin ve düzen çocuklar için koruyucudur. Özellikle ergenlikte ama genelde her yaşta kurallardan ve rutinden şikayet etseler de ( neden her gün aynı saatte yatmalıyım, neden daha uzun çizgi film izleyemiyorum, off bugün de okula gitmesem noolur?) çocuklar hangi gün hangi saatte neler olacağını, neler yapacaklarını bildiklerinde güvende hissederler, ekstra strese girmezler. Fakat boşanma sonrası evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Baba (uzaktaki ebeveyn yerine kullanılmıştır) artık eskisi kadar sık göremediği çocuğunu her fırsat bulduğunda görmeye çalışabilir, ya da belki çocuğa bağlanması eşe bağlanmasından zayıf olan babalarda hatırlatılmazsa çocuğu alma ihtiyacı hissetmeyebilir. Tutarsızlık ve düzensizlik çocuğun stresini, kaygısını artıracaktır. Baba gelecek mi gelmeyecek mi, alacak mı almayacak mı kaygısıyla uğraşan minik zihni öğrendiklerini kaydetmekte zorlanmaya başlayabilir, çocuğun der başarısı düşmeye, daha unutkan olmaya başlayabilir. Bazı aileler çocukların 1 hafta bir annede bir hafta babada kalması gibi bir formül bulabiliyorlar. Bunun da çocukta göçebelik hissine yol açacağını düşünüyorum. Çocuğun bir tane birincil evi ve odasının olması, diğer eve kısa sürelerle gelip gitmesi daha uygun olabilir. İşyerinde bir hafta bu odada, bir hafta uzaktaki başka bir odada çalıştığınızı düşünün. Ya da her haftanın belli bir günü geçici görevle başka bir odaya geçtiğinizi.. Hangisi daha kolay ve güvende hissettirirdi. Bir kişinin özellikle de bir çocuğun yerinin yurdunun belli olması, özellikle de çekirdek aile parçalandıktan sonra (nükleer çekirdek aile de denebilir bu durumda) aidiyet hissinin korunması açısından önemlidir.

Anne, bebeğin ilk bağlandığı kişidir. Baba ise dış dünyanın temsilcisidir. Çocuğa dış dünyayı tanıtarak, çocuğu dış dünyaya davet ederek anneyle olan bağımlılığından kurtulmasına yardımcı olmak temel işlevlerindendir. Babanın boşanma sonrası gitmesi durumunda anneyle kalan çocuk için simbiyotik ilişkinin çözülmesi ve bağımlılıktan özerkliğe geçiş süreci zora girer. Burada annenin özellikleri ve babanın çocukla ilişkilenme biçimi ve sıklığı önemlidir. 

Çocuk kızsa hem  bağımlılık ve hem anneyle rekabet sorunları ilişkiyi iyice çatışmalı hale getirebilir. Çocuk erkekse,  babayı rekabette alt etmiş olmanın keyfi ve suçluluğu bir arada yaşanır. Hele anne eşinin gidişiyle yaşadığı boşluk duygusuyla birlikte, çocuğuyla aynı yatağı paylaşmaya başladıysa o zaman erkek çocuğunun iç dünyası iyice karışır. Özellikle 3-5,5 yaşları arasında, yani erkek çocuğun annesine aşık olduğu ve  babayla rekabet ettiği dönemde yaşanan bir ayrılıkta anne çocuk arasında sınırların korunması özellikle önemlidir.

Kardeşlerden birinin annede birinin babada kaldığı durumlarda haset, kıskançlık, özlem, öfke gibi duygular yaşanabilir. Bu durumda çocukların kaybı daha da büyüktür.

Peki, boşanmayı nasıl anlatılmalı?

Boşanma süreci netleştiğinde, mümkünse anne baba bir arada çocukla konuşmalıdır. Ayrılık kesin değilse çocuğa boşanmadan bahsetmemek uygun olur, aksi takdirde kaygısı çok artar. Kesinse “Anne babalar evlenmeyi kendileri ister ve kendileri karar verirler ama bazen anlaşmazlıklar yaşayabilirler. Bu anlaşmazlıklar ve kavgalar çok olursa bazen ayrı evlerde yaşamaya karar verebilirler. Biz de annenle/babanla bundan sonra ayrı evlerde yaşamaya karar verdik” denebilir. Yaşına ve anlama kapasitesine göre bu konuşma düzenlenebilir. Ancak çocuğun boşanmada bir rolünün olmadığı, bunun tıpkı evlenme kararında olduğu gibi anne ve babanın kendi arasında bir karar olduğu vurgulanmalı, gerekirse daha açık olarak “bu durumda senin bir suçun yok, değiştirmek için yapabileceğin bir şey yok, bu annenle/babanla aramızda bir konu” da denebilir. Çocuğun anlayacağı şekilde gelecekte yaşayacaklarına dair kısaca bilgi de verilmelidir. Çünkü çocuk boşanmanın ne olduğunu tam olarak bilmeyebilir. Kendisine ne olacağıyla ilgili kaygı yaşar. “Baban yine baban, ben yine annenim bu değişmez. İkimiz de seni çok seviyoruz ve bu hep böyle kalacak. Ama sen benim yanımda kalacaksın, .. günleri baban seni alacak ve onun evinde kalacaksın vs..” gibi gelecekle ilgili bilgilendirme yapıldıktan sonra soracağı sorulara göre detaylandırma yapılabilir. Her şeyi biranda anlatmaktan ve henüz hazır olmadığı, özellikle kaygısını korkusunu artıracak bilgilerden kaçınılmalıdır (İlerdeki yeni ilişkiler gibi).

Çocuğa yalan söylemek (babanın uzakta çalışmaya gittiği gibi) yine çocuğun “iyiliği” düşünülerek yapılan yanlışlardan. Çocuklar biz duymadıklarını hissetmediklerini düşünsek de bir şeylerin çok ters gittiğini, hiç değilse mutsuz ya da üzgün olduğunuzu hissederler. Böyle bir durumda bir açıklama getirmezseniz en kötüsünü düşünme olasılıkları artar. Dahası bu algıladıkları terslikleri kendilerine mal edebilirler. Kaygıları artar. Kötü bir şeyler oluyor ama ne olduğunu bilmiyor olduğunuzu düşünün.

Boşanma sonrası bazı günler eskisi gibi aynı evde kalmak, beraber “aileymiş gibi” yapmak çocuğun kafasını karıştırır. Geri dönülebileceği umudunu doğurur. Umudu bir türlü gerçekleşmeyen çocuk her seferinde bir kez daha hayalkırıklığı yaşar.

Her yas sürecinde olduğu gibi çocuğun duygularını ifade etmesine fırsat verilmeli, hiçbir şey olmamış gibi yapması, hızlıca toparlanması beklenmemelidir. Çocuğun öfkeli ve veya üzgün olması doğaldır.  Babayla düzenli görüşmeler olması çok önemlidir. Günün ve saatinin belirli olması herkes için koruyucudur. Anne depresyona girdiyse ya da başa çıkmakta çok zorlanıyorsa yardım almaktan çekinmemelidir. Baba yerinden ilişki kurabileceği dede, dayı, erkek bir öğretmen gibi sağlıklı erkek figürleriyle ilişkisini kuvvetlendirmek yerinde olabilir.

Çocuğa taşıyamayacağı sorumluluklar vermek erkenden olgunlaşmasına içi ham bir meyveyken dışının sert kabuk bağlamasına yol açacaktır. Babanın “gittiği” her durumda sıklıkla yapıldığı gibi “Bu evin reisi/babası artık sensin” denmemeli, çocuğa erişkin sorumluluğu yüklenmemelidir. Taşıyamayacağı büyük bir yük olduğu kadar, ensestiyöz duyguları da alevlendiren bir söylemdir.

Eşinize olan öfkenizin en büyük zararının çocuğunuza olacağını unutmayın. Eski eşinize yönelik olumsuz sözler, imalardan uzak durun. Geniş çevrenin de çocuğun yanında annesi/babasıyla ilgili olumsuz konuşmaması için önceden uyarın.

Eski eşinize söylemek ya da sormak istediklerinizi kendisine söyleyin, ateşe sokamadığınız eliniz yerine çocuğunuzu kullanmayın. Sizin baş edemediğiniz durumlarla O’nun baş etmesini beklemeyin.

Ne yediniz, ne yaptınız gibi sorular yerine, çocuğun kendisine ve duygularına odaklanan sorular sorun: Nasılsın? Günün nasıl geçti? gibi..

Hafiyelik yapmayın ve O’ndan da hafiyelik yapmasını beklemeyin.

Geçmiş ya da güncel konularda sırdaşlık etmeyin; arkadaş değil, anne-baba yerinde durun. Birçok arkadaş bulabilir ancak anne ve babası birer tanedir.

Çocuğun özel günlerinde mümkünse bir arada yanında olmak önemlidir. Eksikli hissetme konusunda konuşmaya çalışın.

Boşanmış aile çocuklarının birbirleriyle arkadaşlık etmesi birbirlerini anlamaları, yaralarını beraber sarmaları açısından yararlıdır. Ancak yalnızca boşanmış aile çocuklarıyla arkadaşlık eden çocukların kendi hüznü ve çatışmasından çıkamaması, özellikle ergenlerde kendi duygularıyla arkadaşının duygularını ve yaşadıklarını zaman zaman karıştırması, olumsuz duyguların girdap etkisiyle kendini tedavi amaçlı tehlikeli olabilecek alışkanlıklara başvurması dikkat edilmesi gereken konulardır.

Eksiğini kapatma dürtüsüyle sınırsız davranmayın, aşırı hediyelere boğmayın. Eşyalar ve oyuncaklar sevginin yerini doldurmaz. Sevdiğinizi, onunla eğlendiğinizi göstermek için çocuğunuza özel zaman ayırmanız, sizin de eğlendiğiniz oyunlar ve aktiviteler yapmanız yeterlidir.

Çocuğun alanlarını artırmaya çalışın: sevdiği bazı kurslar, yeteneğine göre hobiler gibi. Özellikle spor ve tiyatro çocukların ruhsal gelişimleri açısından önerilir. Ancak hiçbir zaman zorlayıcı olmamakta fayda var.

Son olarak, çocukların adaptasyon yeteneği çok fazladır. Birçok yeni duruma erişkinlerden daha hızlı ve daha kolayca adapte olabilirler. Bu söylediklerimizden bazıları sizin çocuğunuzun ya da sizin de başınıza gelmiş olabilir ancak bu ruhsal olarak kesinlikle yaralandığı ya da hastalanacağı anlamına gelmez. Mutlaka izleri olacaktır ancak kimin hayatında izler yok ki? Yara izlerimiz bizi biz yaparlar. Üretken insanlar, özellikle sanatçılar yaralarını dönüştürebilen insanlardan çıkar. 

Katkı ve öneriler için; [email protected]