Adliyelerde bir hayalet dolaşmaktadır…

Stj. Av. Mehmet Kaan Yücel

Blog: Diren Terazi

Türkiye’nin bütün adliyelerinde koşar adım hayaletler dolaşmaktadır. Dikkatli bakıldığında bazen koşan ama en kötü ihtimalle hızlı yürüyen insanlar. Adliyenin acil müdahale ekibi! Koşarlar, çünkü hemen hemen her gün her ne hikmetse “o gün acilen bitirilmesi gereken” işleri mevcuttur. Adliye krokileri ellerinde, mahkeme-icra daireleri arası sprint atarlar. Adliye stajını yaptığın savcılık ya da mahkeme de, dosya yüküne bir dosya daha eklenmiş gibi hissettirir. Aldırma, icraya çek kaptan!

İcra dairelerinde bilmem kaç metre yükseklikte dosya ararken, gözleri kapalı icra dairelerini dinlemek isterlerdi herhalde zamanları olsa. Dosya bulmakla iş bitseydi kimse şikâyet etmeyecekti belki ama dosyayla ilgili talebin “iletilebilmesi” de başlı başına bir mücadele başlığı! Bu mücadelede saygı belirtisi olarak rica etmenin kat kat üstünde bir noktada ricalarımızı iletip “o gün içinde bitirilmesi gereken” işlerimizi tamamlamamız lâzım gelir. Arada “Bir soluklanayım da yemek yiyeyim” mi dedin? Sana adliye personelinin fiyatından yemek yiyebileceğini kimse söylemedi değil mi? Çünkü öyle bir şey yok! “Sen koskoca bir avukat adayısın, bir de indirim mi bekliyorsun” diyerek hiç yakıştıramazlar sana, aman diyeyim! İndirimli olarak toplu taşımayı kullanabileceğini de söylemediler değil mi?  Çünkü o da yok!

STAJ KREDİ PULUNDAN GELEN TBB KREDİSİ

“Yok, ben bu parayla geçinemem” dersen Türkiye Barolar Birliği’nden kredi almaya “hak” kazanabilirsin. Bu “hak” yanında,  üniversitede okurken Kredi Yurtlar Kurumu da sana lütfedip kredi vermişse, hiç de azımsanamayacak bir borçla hayata atılırsın. Çalıştığımız bürolarda da işler çok iç açıcı sayılmaz çoğumuz için. Görev tanımın itibariyle bir sorun vardır. Büroda fotokopi çekerken de bulabilirsin kendini, temizlik yaparken de… Çay, kahve götüren de sen olabilirsin, icra dairelerinin daimi üyesi de… Yelpaze oldukça geniştir. Ayrıca düşük de olsa bir ücret alırsan sevinmelisin bile. Bir şeyler öğrenebilirsen mutlu hissedersin kendini. Fakültede düşlediğin meslek hayatına böyle başlarsın işte, "stajyer avukat" olarak. Fakülteyi kazandığında tebrik etmeye gelen komşular, artık “Sınavlara girmeyi düşünmüyor musun?” soruları sormaya başlamıştır. Avukatlığı tercih ettiğini anlatmaya çalışırken bulursun kendini. "Savunma"yı savunmak bir anlamıyla…

STAJYER AVUKAT VE PİYASA...

Aslında stajyer avukatların içinde bulunduğu bu durumun, ne yargının içindeki avukatın konumundan ne de avukatların bulunduğu genel konumdan ayrıksı olduğu düşünülemez. Savunma ayağını temsilen avukatların yargı faaliyeti içindeki konumunun bize yansımasını yaşıyoruz. Genel olarak toplumun yargı faaliyetindeki asli unsurlara bakışı ve bu bakışın avukatlara tekabül eden kısmı da stajyer avukatlara birebir yansımaktadır. Stajyer avukatların bürolarda yaşadığı sorunlar ise, avukatlık mesleğinin geçirdiği/geçirmekte olduğu değişimle açıklanabilir. Piyasanın ihtiyaçlarına göre yeniden şekillenmeye başlayan avukatlıktan, stajyerler de payına düşeni fazlasıyla almaktadır. Mesleğin kamusal yönünün törpülenmesi ve para kazanmanın asli unsur haline gelmeye başlamasıyla sigorta primi yatırılmasına gerek olmayan, düşük ücretle ya da ücretsiz çalışan stajyer avukatlar, köle pazarındaki köle konumuna gerilemiştir dersek abartmış sayılmayız sanırım.

Hal böyle iken, ya stajyer avukatların mücadelelerinde mesafe kat etmeleri, toplumsal ve diğer yargı unsurlarının avukatlara bakışında değişimi beraberinde getirecektir ya da o noktada bir değişim bizim mücadelemizi ilerletecektir. Buradan bir mücadele ortaklığı çıkarılmasıyla birlikte hem bürolarda yaşadığımız sorunların hem de düşük ücretlere çalışmamızın önüne geçilebilir.

ADLİYENİN HAYALETLERİ...

Yargı faaliyetinin asli unsurlarının yarışmasının, bırakın adaleti sağlamayı, bizi adaletten koşar adım uzaklaştırdığı bir gerçek. Yarışmanın yerine karşılıklı saygı ve samimiyete dayalı olarak yeni bir ilişkinin kurulması gerekiyor. Stajyer avukatlar olarak, yargının diğer asli unsurlarının stajyerlerine sağlanan koşulların bize de sağlanması gerektiğini vurgulamak en doğal hakkımızdır.

Görünmez olmaya, gözden ırak tutulmaya itirazımız var; biz, adliyenin hayaletleri değiliz…