Avukat Ersen ve Dadaşlar

Av. Erdem Oktar

Blog: Diren Terazi

+ Avukat bey, isim neydi?

- Erdem Oktar…

+ Erdal?

- Erdem…

+ Ersan Okyan.

- Hayır. Nubar Terziyan benim adım.

+ Nubaaar, Terziyaaa…

Bu tür diyaloglar, daha doğrusu adımı tutanağa doğru yazdırma mücadelesini hemen her duruşmada veriyorum. Aslında çok zor bir ismim yok. Adımın Erdal, Emin, Erkin, Ercan, Erden, Ekin isimlerinin gölgesinde kalması durumunu saymazsak anlaşılır olduğunu düşünüyorum. Erdem… Evet, bence basit ve anlaşılır bir isim. Soyadımın da kedi dostu, meşhur ve muhterem bir şahısla aynı olmasından dolayı akılda kalacağına güveniyorum ama her seferinde Oktay, Okan, Oksay, Okşan ve her ne hikmetse neredeyse eski Beşiktaşlı forvet Feyyaz’a varan bir silsile içinde kendimi izah etmeye çabalıyorum. Kâtip beyin Oktar’ı Madida olarak nasıl anladığını gerçekten bilmiyorum. Madida’yı duyunca Karakartal oley deyivermişim. Sonrası bende yok.

Bir günde sanığı, müştekisi, tanığı, davalısı, davacısı, bilirkişisi, avukatı derken bir sürü insan ismine maruz kalan kâtip arkadaşlarımı anlayabiliyorum. Benim duruşmamdan önce Dodi El Fayed el Cemalani şeklinde bir ismi göçmen kaçakçılığı dosyasında tutanağa geçirmek durumunda kalmış ve böylesi 22 adet isimle boğuşmuş olduğunu da fark edebiliyorum. Peşine de bendeniz Erdem Oktar’ın adı pekâlâ Elâm Okşan olarak tutanağa geçirilmek istenebilir. Kafa karışıklığı ve yorgunluk diyelim. Ben normalde ağır şartlarda çalışan herkese karşı çok anlayışlı davranmak isterim. Ama ismimi hiçbir zaman ilk seferinde tutanağa geçirtememiş olmamın da bir sınır olmalı diye düşünüyorum.

+ Avukat bey, isim neydi?

- Erdem Oktar. Er-deeeem, hah Erdem, Ok-taaaar. Oktay değil. R ile. Ramazan’ın R’si. Hayır, soyadım Ramazan değil. R. Rize. Rıza değil. Bak sil şimdi onu. Yok, komple sil. Erdem’i niye sildin? Ya Erdem’i yaz. Erken değil ya… Erdem, Erdem… Ersen yazdı. Allahım delireceğim. Tamam kardeşim yaz; Davacı Vekili Ersen ve Dadaşlar’ın hazır olduğu görüldü. Yaz yaz, böyle yaz. Ne var hâkim bey, niye öyle bakıyorsunuz? Ersen ve Dadaşlar iyidir ya? Aman tertip can tertip… Ya da vazgeçtim, Cahit Berkay mı olsam bugün? Moğollar’ı ben daha çok severim. Duruşmaya ara vermeye bence gerek yok hâkim bey, ben iyiyim? Bir şey yapmalı hey!

Ekseriyetle ismimin son harfi ile soyadımın ikinci hecesinde sorun yaşıyorum. Birkaç harf düzelttirerek ismimi tutanağa geçirtiyorum. Bazen de yukarıdaki örnekte olduğu gibi ismime en yakın olan şeyi o anlık ismim olarak kabullenip uğraşmıyorum. Yani, kulağın yanılması nedeniyle birkaç harf için kimsenin üzerine varmıyorum. Zaten düzeltmesi de kolay oluyor. Ama bazen öyle vakalarla karşılaşıyorum ki, resmen “Ben diyorum Çanakkale boğazı, sen diyorsun yandı mabadımın ağzı” noktasına ulaşıyoruz.

+ Avukat bey, isim neydi?

- Erdem Oktar.

+ Av. Ebru Okaman’ın hazır olduğu…

- Ne? Yok artık. Ciddi misin?

+ Efendim? Bana mı dediniz?

- Merhaba, ben Av. Ebru. Sizin adınız ne?

+ Nasıl?

- Kardeşim, Ebru’luk bir hal görüyor musun bende?

+ Ay, Ebru mu yazmışız?

- Soyadımı düzeltmenden çoktan vazgeçtim, bari Ebru demeyin ya.

+ Ay hemen düzeltiyorum avukat bey, ihihihi.

Ender, Ercan, Ertem, Ebru, Ersen ve Dadaşlar, Cem Karaca, Barış Manço, Bulutsuzluk Özlemi… Hepsi var… Erdem yok. Okşan, Oktay Derelioğlu, Orman, Oksan, Okaman, Timurlenk… Hepsi var… Oktar yok. Sevgili kâtip arkadaşlarım, meşguliyetinizi ve gerçekten yorulduğunuzu çok iyi gören birisi olarak yine de rica ediyor ve Varna’dan sesleniyorum; işitiyor musunuz? Benim adım Ersen ve Dadaşlar…