Mesele örgüt olabilmekte

Özgür Aydın

Blog: Dile gelen

Erdoğan, artık kendisinin bile “Kaçak Saray” olarak adlandırdığı mekânda, muhtarlara hitaben konuşurken, HDP'ye parti demeye dilinin varmadığını, onları organizasyon olarak adlandırdığını ifade etmiş. Erdoğan’ın HDP’yi organizasyon olarak adlandırmasını Demirtaş da onaylamış, ancak organizasyon olmanın şirket olmaktan farklı olduğuna vurgu yaparak. Erdoğan, AKP için dilinin neye vardığından söz etmemiş, onu da biz ekleyelim, AKP’ye teşkilat diyebiliriz pekâlâ. Bu kavram alanında bir de 1980’lerden bu yana yasadışı ilan edilen örgüt sözcüğü var. Peki, meclis çatısı altındaki partilerden her hangi birine örgüt demeye diliniz varır mı?

Fransızca kökenli organizasyon sözcüğü organizare ortacından, o da Latince organum, yani organ sözcüğünden geliyor. Teşkilat ise Arapça kökenli bir sözcük, Arapçada teşkil sözcüğünün çoğulu, [şkl] kökünden geliyor, hani şu bizim şekil dediğimiz sözcük. Teşkilat sözcüğünün Arapçada Türkçedeki gibi bir anlamı yok, Arapçada örgüt için munazzame sözcüğü kullanılıyor. Örgüt sözcüğüne gelince, bu üç sözcük içinden sadece bu sözcük Türkçe kökenli, örmek eyleminden ya da örgü adından türetilmiş.

Türkçe konuşanların bu sözcüklerden hangisini daha çok tercih ettiğini merak ediyorsanız, 50 milyon sözcükten oluşan Türkçe Ulusal Derlemine (TUD) başvurabilirsiniz (http://www.tudweb.org/). Bu derlemde, bu sözcüklerin yalın biçimlerini tarattığımızda, örgüt sözcüğünün 3490 kere, organizasyon sözcüğünün 1060 kere, teşkilat sözcüğünün ise 643 kere geçtiğini görüyoruz. Dilde görünme sıklıkları ortada, Türkçe kökenli örgüt sözcüğünün dilde görünme sıklığı, diğerlerinin toplamından çok daha fazla.

Aslında bunların üçü de eşanlamlı sözcükler. Ancak gerçekte eşanlamlı sözcüklerin bulunmadığı, diğer bir deyişle tümüyle “aynı” anlama gelen sözcük çiftlerinin ya da kümelerinin var olmadığı ileri sürülür. Sözcükler arasındaki farklılığı yaratan nedenlerden biri, sözcüklerin çağrışımları nedeniyle birbirlerinden farklılaşması. Bunun için bu sözcükleri farklı bağlamlarda, yani farklı dizilimlerdeki görünümlerine bakmak gerekir. Bunun için yine TUD’a bakalım ve bu sözcüklerin hangi sözcüklerle birlikte kullanıldığını gözlemleyelim. Bu sözcüklerin hemen solunda hangi sözcüklerin daha sık kullanıldığını incelediğimizde farklılıklar daha belirginleşiyor. Teşkilat sözcüğü en sık şu bağlamlarda karşımıza çıkıyor (Ayraç içindeki rakamlar görünme sıklığını ifade ediyor): (devlet) planlama teşkilatı (151), polis teşkilatı (82), istihbarat teşkilatı (48), emniyet teşkilatı (45), taşra teşkilatı (37)… Fazlasıyla derin ilişkileri içeriyor gibi, öyle değil mi? Organizasyon sözcüğünün bağlamları ise şöyle: spor organizasyonu (12), iş organizasyonu (13), yönetim organizasyonu (10), üretim organizasyonu (8), satış organizasyonu (7)… Burada da piyasacı, yönetimsel ya da ticari ilişkiler söz konusu gibi. Yani bir bakıma “organize işler”… Gelelim örgüt sözcüğüyle kurulan bağlamlara: (sivil) toplum örgütü (107), sağlık örgütü (92), af örgütü (45), kitle örgütü (29), gençlik örgütü (23), parti örgütü (23)… Bu haliyle sözcük daha çok toplumsal ilişkilerle, halkçı konularla ilgili bağlamlarda kullanılıyor. Ancak örgüt sözcüğünün hiç azımsanmayacak sıklıkta “yasadışı” durumları göstermek için kullanıldığına da tanık oluyoruz: terör örgütü (400), suç örgütü (42)… Yani bir yanıyla halkçı, ama diğer yanıyla yasadışı! Sanki Türkiye’de halkçı kurumların yasadışına itme çabasının bir sonucunu gösteriyor gibi.

Erdoğan’la Demirtaş arasında geçen “organizasyon” polemiğinde, Demirtaş’ın, Erdoğan çizgisinde HDP’yi organizasyon olarak adlandırması, örgüt sözcüğünü ağzına alamaması, 1980’lerde başlayan o korkunun yansımasıdır aslında. Meclis çatısı altındaki tüm partiler, sermayeyle olan ilişkilerini de hesaba katarak örgüt olmak yerine organizasyon olmayı tercih etmektedirler. Elbette burada AKP ve MHP’nin organizasyon olmanın ötesinde birer teşkilat olduklarını da vurgulamak gerekir. Ama ne olursa olsun, organizasyon ya da teşkilat olmanın öyle övünülesi bir yanı bulunmamaktadır. Mesele örgüt olabilmekte, mesele örgüt sözcüğünü yasadışına itme çabasının karşısında durarak onu özgürleştirebilmekte. Bu partilerin hiç birinde örgüt olabilme potansiyeli olmadığı gibi, kendilerini örgüt olarak da adlandırma cesareti de yok ne yazık ki.