Cami avlusunda üniversite

Özgür Aydın

Blog: Dile gelen

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi rektörü Sedat Laçiner doğru söylemiyor. Üniversite kampüsü içine camiler ve mescitler inşa ettiğini iddia ediyor. Dört yıl içinde 53 mescit açtığını, Ocak 2015’te açılan ilk caminin ardından yıl sonunda cami sayısının üçe ulaşacağını söylüyor. Ancak söyledikleri doğru değil, Laçiner üniversite yerleşkesine cami falan inşa etmiyor. Eğer üç hektarlık yerleşkeye üç cami ve 53 mescit yerleştirebiliyorsanız, üniversite yerleşkesine cami değil, cami avlusuna üniversite inşa ediyorsunuz demektir.

10 fakülte, 53 mescit, 4 enstitü, 3 cami, 7 yüksekokul, 26 araştırma ve uygulama merkezi… İbadethaneler üniversite kurumlarıyla yarışıyor, kazanan ibadethaneler oluyor. Bir başka üniversitede yapılacak bir caminin temel atma töreninde Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Üniversitelerin kampüslerinde camilerin bulunmasının, fakültelerin bulunması kadar ehemmiyetli olduğunu” dile getiriyor. Aslında üniversitelerin ibadethaneye dönüştürme yolunda açılışı yıllar önce Abdullah Gül yapmıştı. 2008 yılında Gül, üniversiteleri "inançların özgürce yaşandığı yerler" olarak tanımlayarak artık üniversiteleri “bilimsel düşüncelerin üretildiği yerler” olarak algılamamamız gerektiğini söylüyordu.

Bu durumu tuhaf bir biçimde gerekçelendiriyorlar, dünyanın köklü üniversitelerinin tamamına yakınının ya bir cami ya da bir kilise etrafında toplandığını ileri sürüyorlar.  Sedat Laçiner üniversitedeki cami açılışında ciddi ciddi din olmadan bilim olamayacağını iddia ediyor ve Oxford, Cambridge, Harvard gibi dünyanın en saygın üniversitelerinin bir din kurumu olarak ortaya çıktığını, bir kilise etrafında şekillendiğini söylüyor. Oysa tarihsel olarak kilise etrafında şekillenen bu kurumlar zamanla piskoposluğa karşı otoritesini sağlayarak özerk hâle gelmişti. Laçiner hâlâ bu üniversitelerin ilk ortaya çıktığı o noktada yer alıyor.

Tüm bunlar karşısında, Laçiner’in üç cami ve 53 mescit projesi öğretim üyelerinin takdirini almışa benziyor. Son yapılan rektörlük eğilim yoklamasında Laçiner 237 oy alarak diğer adayları geride bırakıyor. Yücel Acer, 180; Muammer Karaayvaz, 163; Arzu Mirici,78; Sefa Dereköy ve Olcay Hisar ise birer oy alıyorlar.

Bu sonuçlar en azından 237 öğretim üyesinin üniversitelerin "inançların özgürce yaşandığı yerler" olarak tanımlanmasını onayladığını gösteriyor. Sadece onayladıkları bundan ibaret değil, Laçiner’in muhalif öğretim elemanlarına açtığı soruşturmaları, 36 işçinin işten çıkarmasını, kemik iliği kanseri ile mücadele eden öğretim üyesini müstafi sayarak işine son verilmesi durumunu da onaylamış oluyorlar.

Gülen cemaati ile AKP çatışmasından sonra AKP için artık “dinci-gerici” olmak eskisi gibi yeterli bir ölçüt değil. AKP artık “bizden gerici-dinci” ölçüt arayışında. 57 oy farkla birinci olan Laçiner, YÖK’ün Cumhurbaşkanlığı’na gönderdiği listede, ilk sırada değil üçüncü sırada kendine yer bulabiliyor. Artık yandaş rektörlerin işi çok daha zor, gerçekten AKP yandaşı olduklarını çok açık bir şekilde kanıtlamak zorundalar.