Popüler bilim okurunun hakları*

İzge Günal

Blog: Bilimin İzleri

Üşenmedim saydım: Günlük soL gazetesinde, Mart 2013 tarihinden bugüne  toplam 76 popüler bilim yazısı yazmışım (üniversite konusundakiler buna dâhil değil). En başından beri tüm yazılarımı  okuyan ve bana eleştiri veya katkılarını ileten dostlarım var. Bu yazı, diğer okurlarla birlikte, onların da haklarıyla ilgili.

Okumak önemli bir eylem, tartışmaya gerek yok. Ama en güzel tanımı bence Pennac yapmış: ”Her okuma bir direnme eylemidir. Neye karşı direnme? Bütün sıradanlıklara.” Sıradanlaşmamak için okumak gerek. Her insanın sadece bir kez yaşama hakkı var. Okudukça bir bakmışsınız başka hayatların içinde yeni ömürler yaşıyorsunuz. “Okuma vakti, yaşama vaktini genişletir”.

Popüler bilim okurunun bunlara ek olarak çağı kaçırmama kaygısı da vardır.  Günümüzde ulaşılan bilgi  birikimi, bir kişinin en fazla bir bilimi yakından izlemesine olanak verir bir oylumda. En fazla bir diyorum çünkü genellikle bir bilim değil, ancak onun küçük bir parçası izlenebilir durumda. İşte popüler bilim yazılarını okumak, diğer bilimlerden uzak kalmamanın bir yolu ama daha da önemlisi, bilimler arası kesişme noktalarını görmenin ve tartışmanın bir aracı.

Gelelim popüler bilim okurunun haklarına:

1) Okumama hakkı: Bu hak hiç okumama hakkı olarak algılanmamalı yoksa toplumun yüzde 97’si bu hakkı kullandığını söyleyebilir. Bir bilim okurundan her şeyi okuması beklenemez. Popüler bilim okuru zaman içerisinde yazının başlığından, başlıkla yazının uzunluğunun oranından ve özelikle ilk birkaç cümleden sonra, yazının okumaya değer olup olmayacağını ayırt edebilme yetisine sahiptir ve okumama hakkını kullanır aslında kullanmalıdır da. Okur, kendi uzmanlık alanındaki popüler bilim yazılarını okumama eğilimindedir.

2) Atlayarak okuma hakkı: Genellikle ilk ve son paragraf okununca “mesaj” alınmış olur; geri kalan kısımları okumak artık sadece bir keyif alma sorunudur ve bu sorun aslında okurun değil yazarın sorunudur.

3) Yazıyı bitirmeme hakkı:  Bir önceki maddedekinin biraz gelişmiş biçimidir, başlar başlamaz yazarın ne diyeceğini anlayıp, okumaya son vermektir. Elbette bu da kendisini tekrar eden yazarın sorunudur. Bir de yazı uzunsa bu hak kullanılır. Uzunluk okurun beklentisi ile ilgilidir. Örneğin, bir romana başlarken 500 sayfa okumaya hazır olurken, bu uzunluk popüler bilim yazılarında sadece bir sayfa civarındadır. Yazı gazetede ise boşluklar dâhil 3000 vuruşu aşmaması gerekirken, internette biraz esnetilip 4000 vuruşa kadar çıkılabilir (Bilgi vermesi açısından, bu yazı 3399 vuruştur).

4) Tekrar okuma hakkı: Yazı keyifliyse kullanılan bir haktır. Bir de, okur yazmaya karar verdiğinde tekrar okumalardan yararlanır .

5) Canının istediği yerde okuma hakkı: Bibliyomanlara özgüdür. Evinde, aracında, sokağında, boş bulduğu her yerde okumak ister ve kitapların olmadığı tek bir saniyeye katlanamaz. İnsanlar, olaylar fazladır, yüktür; kitaplar dışında her şey gereksizdir**.

6) Yüksek sesle okuma hakkı: Okuduğunu yaşamanın en basit yoludur. Yazının tüm kusurları da, ister içerik ister biçimde olsun, böyle ortaya çıkar. İletişimin azalmasıyla yavaş yavaş unutulan bu hakkı militanca savunmak gerek.

Kısacası okumak özgürlüktür.


*Bu yazı Daniel Pennac’ın “Roman Gibi” (Metis, 3. Baskı, 204) kitabındaki okur hakları listesinden esinlenerek hazırlanmıştır.

**Aysever E. Nasıl kitap okunur? BirGün, 21 Haziran 2015, s.12.