Jose Mujica'nın bilim serüveni

İzge Günal

Blog: Bilimin İzleri

Uruguay’ın eski başkanı Jose Mujica “Pepe”, bu günlerde Türkiye’de çok popüler. Geçtiğimiz aylarda Türkiye’ye gelişinde düzenlenen toplantılarda alışılmadık bir izdiham yaşandı. Başkanlık konutu yerine, küçük bir evde oturması, makam aracı yerine kendi eski arabasını yeğlemesi övgüyle karşılandı; çoğunluk örnek alınması gereken bir lider olduğunu düşünüyordu.

Ben hiç de böyle hissetmiyorum; dahası kızıyorum bile. Önemli olan liderin kendi yaşam biçimi değil, toplumun durumudur. Ayrıca, sanılanın aksine kendisi tam bir antikomünist. Kapitalizmin kişiyi nasıl yaratıcı kıldığını, sosyalizmin baskıyla nasıl gelişmeyi engellediğini anlatıyor her fırsatta.1 İşkencecileri koşulsuz olarak affetme yetkisini kendisinde görmesi ise anlaşılır gibi değil.

Mujica açık bir şekilde sağcı ama çevrede solcu olarak bilinmesi onu çok daha tehlikeli hale getiriyor.2 İşte bu yüzden kapitalist dostları oluyor. İzmir’e gelişinde kendisine eşlik eden Barış Yıldırım’ın aktardığına göre Yunanlı armatör dostlar edinmiş ve Ege’nin öte yakasını onlarla dolaşmış.3

Biz yine bilim konusuna, Mujica’nın bilimle tanışmasına dönelim, kendi sözleriyle: “80’lerin başıydı; hapishanede kafayı yiyince beni askeri hastaneye yatırdılar. Sürekli sanrı görüyordum. Peşimi bırakmayan, beni yiyip bitiren bir şeydi. Beni muayene eden psikiyatrist, bir avuç dolusu ilaç verdi ama hiçbirini kullanmadım. Bunun üzerine, yönetime bir şeyler okuyup yazmama izin verilmesini tavsiye etti. Okumak beni normale döndürdü. Ama sadece bilim kitaplarına izin veriliyordu. Önce biyoloji, arkasından ziraat, veterinerlik ve sonra da antropoloji kitapları okudum. Başımı kaldırmadan, durmaksızın, tüm gün okuyordum. Ve zihnimi sağaltan da bu daldığım bilim dünyası oldu. Paso de los Toros Cezaevindeydim tüm bunların yaşandığı sırada.”1

Hapishane dönemi bittikten sonra okuduklarını değerlendirmeye ve daha sonra yazıya dökmeye başlıyor: “Hümanizmin en üst basamağına bilim ile ulaşılabilir. Sonuçta, felsefe ve matematik kardeş disiplinlerdir ve bilim ile felsefe olmadan insanlık var olamaz. Gençken matematiğe pek ilgim yoktu ama biyoloji ve felsefeden büyük zevk alırdım. Birkaç sene önce geometri çalışmaya başladım; gerçekten inanılmaz bir şey. Bir diğeri de istatistik. Yeniden öğrenmeye kalkıştım. Yoksa önüne bir şey koydukları zaman bir halt anlamıyorsun. Gençken matematiğe önem vermediğime pişmanım. Ama herkes kendince farklı şekilde öğrettiği için hiçbir şey anlamadım. Matematik geçmişe dönmektir ve bilgeliğin kaynağı oradadır. Kaç matematikçi, karatahtada onca buluşa imza atmıştır ve daha sonra bunların doğruluğunun tespiti için de üstünden kırk sene geçmiştir?”1 Mujica bilimsel gelişim için özgürlük mücadelesini bir prensip meselesi olarak görüyordu.

Peki, tüm bunların sonucunda Mujica Başkanı olduğu Uruguay’da bilim için ne yaptı? 2010 yılının Mart ayının başında teknik eğitimi, üniversite eğitiminden ayırma projesi vardı. Bu en önemli projesiydi ama gerçekleşmedi ve Uruguay Teknik Üniversitesi hala özerkliğini kazanamadı.

Başkanken Uruguay’ın dışa açılması gerektiğini düşünen Mujica ABD ile çeşitli düzeyde görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerden sonra Uruguay ve ABD arasındaki ticari ve bilimsel ilişkiler gelişme kaydetti. Kimi çevreler, bu yüzden Mujica’yı affetmedi ve ABD ile biraz fazla olduğunu düşündükleri bu yakınlaşmayı ağır bir şekilde eleştirdi. Mujica ise bu eleştirilere kulak asmadığı gibi pişmanlık da duymadı. Kendisini eleştirenlerin ruhlarının çürüdüğünü söylüyordu. Ancak Uruguay milli gelirinin sadece % 0.3-0.4’ü, yani geri ülkelerin ayırdığı kadarı, bilime ayrılabildi. Diğer bilimsel gelişmişlik verilerine göre ise Latin Amerika ülkelerinde sekizincilikten üste çıkamadı.

Sonuç; ne denli iyi niyetli olursanız olun ideolojiniz geriyi temsil ediyorsa bilimde ilerlemeniz olanaksızdır. En iyisi solcu olunmalı.

1Danza A, Tulbovitz E. Saraysız başkan Jose Mujica. Tekin Yay., 6. Baskı, 2015.

2Parenti M. Sol antikomünizm: en beteri. Gelenek 130: 55-64, 2016.

3Yıldırım B. Eski gerilla yeni makul Jose “Pepe” Mujica. Eleştirel Pedagoji, 43:35-9, 2016.