Din-Bilim Çatışması

İzge Günal

Blog: Bilimin İzleri

Rennan Pekünlü’yü tanıyorsunuz değil mi? Anımsatayım; yasaların uygulanmasını istediği için hapse atılan öğretim üyesi, bilim insanı. Elbette bu hukuksuzluğun kâğıt üzerinde görünen yüzü. Gerçek ise bilimi savunduğu için aydınlanma karşıtlarınca, dinci gericilerce hedef seçilmiş biri olması.

Pekünlü’nün yeni kitabı* 2015 yılının sonuna doğru piyasaya çıktı. Kitap bir yandan Rennan Pekünlü’yü dışlayarak üniversitenin neler kaybettiğini, diğer yandan ise üniversiteden uzaklaştırarak, hapse atarak dinci gericilerin kendileri açısından ne denli doğru hareket ettiklerini gösteriyor. İlerici geçinip destek olmayanlar için söyleyebilecek bir sözüm bile yok. Evet, kitap bir tokat gibi iniyor suratlara, üniversiteye.

Kitabın isminden sadece din-bilim ilişkisi üzerinde durduğu düşünülse de, aslında çok keyifli bir bilim tarihi serüveni okuduğumuz. Elbette bilim tarihi kendi zıddı olan dinden bağımsız ele alınamaz ki Pekünlü de böyle yapıyor, ama aynı zamanda bir bilim yöntemi, bir bilim politikası kitabı gibi de okunabilir. Sayfalar ilerledikçe aktarılan anekdotlar, bilim tarihinden günümüze uzanan çıkarımlar, kitap eleştirileri ve alttan alta sürüp giden ironi (evet, kitap boyu Rennan Pekünlü’nün tiye alışını göreceksiniz) okumayı keyifli hale getiriyor.

Kitapta evrim, doğal olarak, önemli bir yer tutuyor; hem din-bilim çatışmasının hem de bilim tarihinin kesişmesi olarak. Bu bölümde Templeton Vakfı’nın evrim düşüncesine karşı yaptıkları, harcadıkları paranın tutarı, gerçekten ilgi çekici. “Din etiği- bilim etiği savaşımının kurbanları” ara başlığında anlatılanlar ise sadece bu bölümün ayrı bir kitap olmayı hak ettiğini düşündürüyor. Pekünlü’nün günümüzde üzerinde yoğun olarak çalışılan kaos kuramının başlangıcının Darwin’e kadar gittiğini göstermesi, Darwin’in önemini başka bir boyutta değerlendirilmesine götürüyor ki, bence çok önemli. Okuduğum en entelektüel evrim kitabı desem, yanlış olmaz.

“1908’den 1998’e tam 90 yıl geçmiş: “sübjektif idealistler” hala Lenin’in tanımladığı yerdeler! Harun Yahya’ya göre ‘İdealist algılamayı Tanrı yarattı; özdekçi algılamayı da Tanrı yarattı’. Tanrı’nın bir yaratığı yine Tanrı’nın bir başka yaratığına saldırıya geçiyor. Bu ne biçim mantıktır! Her şey evrim geçiriyor ama ‘sübjektif idealizm’ aldatmacasının evrimsizliği sürüyor.” İşin felsefi, politik, bilimsel özeti budur ve geride kalan şu soru yüksek sesle yanıtlanmalıdır: Pekünlü’yü içinde tutamayan üniversite üniversite midir?

Kitapta daha önce popüler bilim dergilerinde yayınladığı yazıları olduğu gibi, doğrudan çevirileri de var. Ancak sıralama öyle ustaca yapılmış ki, ayrıksı durmadığı gibi, birbirini tamamlıyor. Öyle ki, daha önce okuduğum yazıları da yeniden okudum kitap bütünlüğü içinde ve bu pek de sık yaptığım bir iş değildir.

Bilim tarihine sosyalist/materyalist yaklaşımın tutarlı bir örneği olarak da ele alınabilir Rennan Pekünlü’nün kitabı. “Eski ve yeni evren modelleri arasındaki çatışma akademik tartışmalarla değil, eski ve yeni tür toplumlar arasındaki savaşlarla sonuca bağlandı” veya “Kopernik’in yapıtı devrimci değil, devrim yaptıran bir yapıttır” ifadelerinin bilim ve toplumsal değişme bağlantısını özlü olarak ortaya koyduğunu söyleyebilirim.

Kitapta “Bilim ve Marksizm” başlıklı çok güzel bir bölüm var: “…Bu nedenle Marksistler, bilimin içinde geliştiği toplumsal ve tarihsel bağlamdan soyutlanmış olarak anlaşılabileceği görüşünü yadsırlar. Ancak, Marksistler (en azından Karl Marks ve Frederich Engels’in başlattığı geleneği içtenlikle sürdürmeye kararlı olanlar) aynı zamanda günümüzde yaygın olan düşünceyi, bilimin yalnızca sosyal bir yapı olduğunu, birçok bakış açısından yalnızca bir tanesi olduğunu ve özel bir nesnel geçerliliği olmadığını savunan düşünceyi de yadsırlar.” Bilimin daha uygun bir tanımı olabilir mi?

Kitap bu bakış açısının somut bir ifadesi olarak bilim tarihine bakıyor ve din-bilim çatışmasını irdeliyor. Bu nedenle, sadece bilimle uğraşan veya uğraşmak isteyenlerin değil, her aydının okuması gereken bir kitap bu.

*Pekünlü R. Din-Bilim çatışması. Kaynak Yay., Ekim 2015, 298 sayfa.